KAHRAMANLARA GEREK DUYAN ÜLKELERE YAZIKLAR OLSUN!
Bertolt Brecht' in çağdaş tiyatroya katkısı yadsınamaz bir gerçek.
Bu oyununda yazar "gözlemsel astronominin babası" olan Katolik kilisesinin baskısı yüzünden inandığı doğrulardan dönen Galileo Galilei yi anlatıyor. Galilei üzerinden Bilim - iktidar, bilim insani - halk ilişkilerini gözler önüne seriyor.
Galileo, Kopernik'in daha önce savunduğu gibi Güneş'in değil Dünya' nın güneşin etrafında döndüğünü kanıtlamış, tabi çalışmaları sırasında çevresinden tepkiler görüyor uyarılıyor ama o "insanın aklına inandığını söylüyor."
SAGREDO : Böyle dediği için yakıldı o adam, on yıl bile olmadı daha.
GALİLEO : Kanıtlayamadı da ondan. Varsayımdı onununki. Bayan Sarti!
SAGREDO : (İnanmamıştır) Kanıtlasaydı başka türlü mü olurdu?
GALİLEO : Elbette başka olurdu. Bak Sagredo, ben insana inanıyorum, insanın aklınasağduyusuna inanıyorum. Böyle bir inancım olmasaydı sabahları yataktan kalkacak gücü bulamazdım kendimde. Gerçeği bilmek istiyor insanlar. (Cebinden ufak bir taş parçası çıkarır) Biri kalkıp yere bir taş düşürse (Taşı elinden bırakır), sonra da “taş yere düşmedi” dese, susar mı sanıyorsun? İnanırlar mı? Kabullenip susarlar mı? Gözünle gördüğün kanıtın gücünü düşün. Sağlam kanıtlara herkes boyun eğer -eninde sonunda- herkes. Düşünmek insan soyunun en büyük keyiflerinden biridir. (sayfa 15)
Galile'nun bu çalışmaları halk arasında büyük yankı bulur. Kilisenin "dünya evrenin merkezi" görüşünün yıkılması demek kutsal kitabın yanılıyor olması demektir bu da Galileo'yu kilisenin hedefi haline getirir.
Galileo Galilei, "incil’i yok eden adam" dır artık o.
22 Haziran 1633
Engizisyon Galileo'yu yargılar.
Arkadaşları, öğrencileri Galileo'nun söyleminden dönmeyeceğinden emindir.
Onu kahraman olarak görürler.
Ezilen insanoğlu başını kaldırıp “Yaşayabilirim artık” diyecek. Ne çok şey kazanılıyor bir tek insanın dikilip “Hayır” demesiyle.
Kahramanları olmayan ülkeye yazıklar olsun! (sayfa 57) diye haykırırlar.
Ama umdukları gibi olmaz Galileo doğrularından vazgeçer. Kilisenin istediği konuşmayı yapar halkın önünde.
Haykırışları duymuştur ve çıktığında
"Hayır. Kahramanlara gerek duyan ülkeye yazıklar olsun." der.
Kilisenin istediklerini söyleyecek böylece yaşamaya ve bilim için çalışmaya devam edecektir.
(Tam burada Bertolt Brecht'in Nazi Almanyası'nı terk edip sürgün bir hayat sürüp çalışmalarına devam ettiğini hatırlatmak isterim. Belki de bu yüzden Galileo' yu seçmiştir eserinde)
Bu yıllardan sonra Galileo gizlice çalışmalarına devam etmiş ve kitabını yazmıştır lakin onun konuşmaları diğer bilim insanları önünde ket olmuş ve bilimde bir nevi duraklamaya sebep olmuştur
Peki şimdi Galilei, uğrunda kilisenin tutsağı olmak olsa da yaşamını bilime hizmet ederek yaşamış bir kahraman mıdır yoksa korkak bir hain mi?
Galileo kilise tarafından sürekli göz hapsindedir ama yakalanma riskini göze alarak gizlice kitabını yazmaya devam eder, burada Galileo için gizli bir direnişçiydi diyebilir miyiz?
Oyunun son sahnesine bakalım bu cevaplar için,
Yargılanmadan önce beraber çalıştığı Andrea ile aralarında geçen konuşmaya yer verilir bu sahnede.
Andrea doğrularından vazgeçtiği için Galileo'ya kırgındır ama kitabını tamamladığını gördüğünde aslında onun amaçlarında hiç vazgeçemediğini anlar ama Galileo kendisini, yaşadıklarını sorgulamaya devam eder :
Bence bilimin tek amacı insanoğlunun yükünü hafifletmek, acılarını dindirmek olmalıdır. Eğer bilim adamları bencil efendilerine boyun eğer, yalnızca bilmiş olmak için bilgi biriktirmekle yetinirlerse, bilim sakatlanır, yeni bulunan makinalar da ancak insanlığın ezilmesine yeni yollar açmaya yarar. Belki zamanla bulunabilecek her şeyi bulursunuz. Ama bu yolda ilerledikçe insandan bir o kadar uzak düşmüş olursunuz. Aradaki uçurum zamanla öyle derinleşir ki bir gün bakarsınız, bilim adamlarını sevince boğan bir başarı, yeni bir buluş, öte yandan bütün dünyayı saran bir korku çığlığıyla karşılanır. ( sayfa 65)
(Tam burada Hiroşimaya atılan bombaları düşünmenizi istiyorum)
Son olarak metindeki Galileo'nun son sözleriyle bitiyorum incelemeyi
Bilim adamı olarak eşsiz bir olanak geçmişti elime. Benim zamanımda gök bilim sokaklara dökülmüş, çarşıya pazara ulaşmıştı. Bu olağan üstü durum bir tek kişinin direnmesinin büyük yankıları olabilirdi...
Üstelik, şimdi düşünüyorum da, Sarti gerçek bir tehlikeyle karşı karşıya kalmadım, ben, Birkaç yıl boyunca baştakiler kadar güçlüydüm. Ama. Efendilerin eline bıraktım tüm bilgimi.
İster kullansınlar, ister kullanmasınlar, yada kötüye kullansınlar, kendi amaçları doğrultusunda dilediklerini yapsınlar diye. Bilime ihanet ettim ben.
Keyifli okumalar dilerim.