Gönderi

“Totoca!” dedim. “Evet?” “Noel’de bize hiç, ama hiçbir yerden armağan gelmeyecek mi sence?” “Sanmıyorum, gelmez!” “Ciddi konuş, ben herkesin söylediği kadar kötü ve sersem miyim?” “Kötü değilsin. Ama içine şeytan girmiş senin.” “Noel günü geldiğinde şu şeytandan kurtulmayı çok isterdim! Ölmeden önce, hayatımda hiç değilse bir kez, küçük şeytanın yerine küçük İsa’nın benim için doğmasını isterdim doğrusu.” “Belki gelecek yıl olur… Neden benim gibi yapmayı öğrenmiyorsun?” “Sen ne yapıyorsun ki?” “Kimseden hiçbir şey beklemiyorum. Böylece hayal kırıklığına da uğramamış oluyorum. Hem, küçük İsa herkesin söylediği, papazın ve din dersi kitaplarının anlattığı kadar iyi değil…” Sustu, düşündüklerinin gerisini söyleyip söylememekte kararsızca bekledi. “Evet, nasıl küçük İsa?” diye üsteledim. “Bak, diyelim ki sen çok yaramazlık yaptın, hiçbir şey hak etmedin. Ya Luís ne yaptı?..” “O bir melek.” “Ya Glória?” “O da.” “Ya ben?..” “Bak, sen… ara sıra sen… sen… benim bazı şeylerimi yürütüyorsun, ama yine de çok iyisin.” “Ya Lala?” “Çok kötü dövüyor, ama o da iyidir. Bir gün kelebek boyunbağımı dikecek.” “Ya Jandira?” “Jandira şöyle böyle, ama kötü değil.” “Ya annem?” “Annem çok iyi, beni dövmenin onu çok üzdüğünü biliyorum. Hiçbir zaman bütün gücüyle vurmuyor.” “Ya babam?” “Bak, onu bilemem. Hiç talihi yok. Bana benziyor olmalı, ailenin kötü kişisi.” “Görüyorsun ya, ailede herkes genellikle iyi. Öyleyse neden küçük İsa bize yakınlık göstermiyor? Dr. Faulhaber’in evine gidersen, masanın bir sürü şeyle tepeleme dolu olduğunu görürsün! Villas-Boaslarda da öyle. Dr. Adaucto Luz’dan hiç söz etmeyelim…” İlk kez, Totoca’nın ağlamak üzere olduğunu gördüm. “Bu nedenle, küçük İsa’nın, yalnızca iş olsun diye yoksul doğmak istediğini düşünüyorum. Sonra da, yalnızca zenginlerin zahmete değdiğini görmüştü… Neyse, bırakalım bunları. Belki söylediklerim çok günah.” Gerçekten çok yılgındı; konuşmak ve yontmakta olduğu sopadan başını kaldırmak bile istemedi.”
·
76 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.