Gönderi

ÖNSÖZ Hazret-i Mevlânâ'nın en önemli eseri olan Mesnevi, Osmanlı tasavvuf düşüncesinin el kitaplarından birisidir. Daha yazıldığı günden itibaren yayılmaya başlayan eser, Osmanlı tasavvufî telif geleneği bakımından tercüme, şerh veya intihâb olarak üzerinde en fazla çalışılan eserlerdendir. Molla Fenâri'ye kadar Mesnevim etkisi daha çok Mesnevi hikâyeleri veya bazı beyitlerin seçilmesi ve tercüme edilmesi şeklindedir. Molla Fenâri'nin (v. 834/1431) Mesnevinin I. didinin dîbâcesinin şerhiyle başlayan Osmanlı Mesnevi Şerh Geleneği ise oldukça mümbit bir karakter arz etmiştir. IX/XV. yüzyılda başlayan bu şerh geleneği, X/XVI. ve XI/XVII. yüzyıllarda hem keyfiyet hem de kemiyet açısından en güzide örneklerini vermiş, bu zaman dilimi Mesnevi üzerine yapılan çalışmalar açısından en verimli dönemler olmuştur. Bu dönem, aynı zamanda Mevlevîliğin Anadolu'nun yanı sıra Balkanlarda ve Arap coğrafyasında yaygınlaştığı ve nüfuz alanını genişlettiği bir dönemdir. Ayrıca bu dönemde Mevlevîlik, devlet ricâli tarafından hem teşvik edilmiş hem de Mesnevî üzerine yapılan şerhlerde devlet ricalinin teşvikleri göze çarpan bir unsur olmuştur. X/XVI. yüzyıl Mevlevîliğinin önde gelen sîmâlarından birisi de günümüz Yunanistan sınırlan içerisinde kalan Vardar-Yeniceli Yûsuf Sinâneddîn-i Sîneçâk'tır (v. 953/1546). Sîneçâk Dede kaynaklara göre, "melâmî meşrep muhakkik bir mevlevfdir. Mübtedîlerin kendisinden, Mesneviden bir seçki yapması yönündeki isteklerini geri çevirmeyerek Cezire-i Mesnevi ismini verdiği bir seçki eser ortaya koymuştur. Eser, Sîneçâk Dede'nin âşık tavrı ve Mesneviye vuküfiyeti sebebiyle oldukça rağbet görmüştür. Sîneçâk Dede'nin vefatından yaklaşık kırk yıl sonra İlmî Dede (v. 1020/1611) şerhiyle başlayan şerhler silsilesi, XII/XVIII. yüzyılda Şeyh Gâlib (v. 1213/1799) şerhi ile son bulmuştur. Toplam beş adet şerh yapılmıştır. Çalışmamızın konusunu da Cezire-i Mesnevî, şerhleri ve şerhlere göre Mevlevî sülûkü oluşturmaktadır. Cezire-i Mesnevide, Mesneviden hareketle Mevlevî sülûkünün çerçevesi çizilmiş, şerhlerde de bu çerçeve genişletilerek izah edilmiştir. Sîneçâk Dede'nin, eserindeki konu başlıklarını rastgele seçmeyip belirli bir düzene göre tertip etmesi, bu tertibe şerhlerde de riayet edilmesine zemin hazırlamış, şârihler de Sîneçâk Dede'nin tertibi üzere eserlerini kaleme almışlardır. Bu eser, 2014 yılında tamamladığımız "Cezire-i Mesnevi ve Şerhlerine Göre Mevlevî Sülûkü" başlıklı tezimizin kitap olarak basılmış hâlidir. Çalışma, giriş, üç bölüm ve sonuç kısmından oluşmaktadır. Giriş kısmında, çalışmanın kapsamı ve çalışmada kullanılan kaynaklar hakkında bilgi verildikten sonra Afesnevf nin bir irşâd metni oluşu ve eserin neden rağbet gördüğü üzerinde durulmuştur. Ardından Sîneçâk Dede'nin eserini vücûda getirdiği zaman dilimine kadar Mesnevî üzerine yapılan çalışmalara değinilmiştir. Birinci bölüm, musannifimiz Sîneçâk Dede'ye tahsis edilmiştir. Orada, Sîneçâk Dede'nin hayatı, eserleri, görev yaptığı Edirne Mevlevîhânesi, meşrebi ve etkilerinin geniş olarak incelenmesine gayret edilmiştir. İkinci bölüm, şerhlerin tanıtımına ayrılmıştır. Bu bölümde, Osmanlı telif geleneği ve Mesnevi şerh geleneğinin temel özellikleri üzerine bir başlık ayrılarak incelenmeye çalışılmıştır. Bundan maksat ise telif geleneği bağlamında Cezüre-i Mesnevinin ve şerhlerinin mahiyetlerinin anlaşılmasıdır. Ardından Cezire-i Mesnevinin kendisinin ve şerhlerinin tanıtımına kronolojik olarak yer verilmiştir. Şerhler tanıtılırken, öncelikle uzun olmayacak şekilde şurrâhın hayatları aktarılmıştır. Sonra, şerhin yazılış gayesi, temel özellikleri, kaynakları, muhtevası ve nüshalarının incelenmesi suretiyle ilgili şerh tanıtılmaya çalışılmıştır. Üçüncü bölüm ise, Cezîre-i Mesneviden hareketle çerçevesini çizdiğimiz Mevlevi sülûkü konusuna tahsis edilmiştir. Konu incelenirken öncelikle Cezîre'nin muhtevâsmm anlaşılmasına yardımcı olacak şekilde "sülûkün mâhiyeti", "sâlik türleri", "sülük yolları", "aşk yolu ile sülük" ve aşk yolu ile sülük eden tarîkadardan olan "Mevlevi sülûkü" incelenmiştir. Sonra ise, "Cezîre-i Mesnevi ve Şerhlerinde Mevlevi Sülûkü" başlıklı kısma geçilmiştir. Burada asıl olarak, aşka zemin hazırlayan temel unsurlar olan "tezkiye" ve "tasfiye" süreçlerine dair Sîneçâk Dede'nin tespit ettiği başlıklar tasnife tabi tutulmuş, eserin tertibinde musannifinin gözettiği düşünülen sıralamaya riayet edilmeye çalışılmıştır. Daha sonra son konu olan aşk ile konu tamamlanmıştır. Bu eser vücuda gelirken, her aşamasında hem görüşleriyle rehberlik eden hem de titizce okuma sabrını ve hoşgörüsünü gösteren kıymetli hocam Prof. Dr. Hülya KÜÇÜK'e teşekkürlerimi arz ederim. Değerli görüşleriyle esere katkıda bulunan Prof. Dr. Hüsameddin ERDEM, Prof. Dr. Ethem CEBECİOĞLU ve Prof. Dr. Mustafa TAHRALI hocalarıma, ayrıca çalışmamızı kendisine gönderdiğimiz zaman okuma lütfunda bulunan ve görüşlerini paylaşan Prof. Dr. Mustafa AŞKAR hocama teşekkürü borç bilirim. Abdullah Bosnevfnin Cezîre-i Mesnevî şerhi üzerine hazırlamış olduğunu edebiyat doktorasının bir nüshasını tarafımıza gönderen Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Malik BANKIR Bey'e, İSAM Kütüphanesi idareci ve çalışanlarına ve de Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi müdürü Sayın Bekir ŞAHİN ve kütüphane çalışanlarına teşekkürü borç bilirim. Çalışma kuldan, tevfîk Allah'tandır. Ali ÇOBAN Meram, 2021
Sayfa 5 - PALET YAYINLARI ☪ 1.BASKI - KONYA MAYIS 2021
·
153 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.