Gönderi

Bazı Kelimeler ve Mânâları LİN YUTANGʻın yazdığı, dilimize Gizli İsim adı ile ter cüme edilen bir kitapta "bazı kelimelerin komünist ede. biyatındaki mânâlarını belirten fevkalade ilgi çekici bir bölüm var. Kızıl propaganda çarkının nasıl döndüğünü daha iyi bilmek, hangi kelimelerin hangi mânâda ve nasıl bir maksada hizmet için kullanıldığını daha iyi anlamak isteyen muhterem okuyucularıma faydalı olacağını umarak, bu garip lügatçeyi aynen alıyorum: İŞÇİ HÜKÜMETİ: Bütün işlerin işçiler tarafından görüldüğü bir hükümet. DEMOKRASİ: 1 – Halkın, halk için, halk tarafından öldürülmesini tespit eden bir usul. 2 – Diktatörlük yerine kullanılabilen bir kelime; meselâ, halk demokrasisi, halk diktatörlüğüne eşittir. 3 – Öyle bir hükûmet şekli ki, (meselâ Amerika’da) Demokratlar kazanırsa, Cumhuriyetçi liderler San Quentin'i (meşhur bir hapishane) boylarlar ve şayet Cumhuriyetçiler kazanırsa, Demokrat liderler Alaska maden ocaklarındaki listelere katılırlar. DEVLET: Gizli polis ve emir altındaki adliyenin büyümesiyle, tabiî olarak ve sessizce yıkılan siyasî bir varlık. SEÇİMLER: Tek atlı bir yarış. SERBEST SEÇİMLER: Gizli polis, muhalif adayların isini bitirdikten sonra, halkın tek namzedi seçmek mecburiyetinde kalması. (Polonya, Çekoslovakya ve Doğu Almanya'da, halk demokrasilerinin kuruluşunda görüldüğü gibi.) HALK DÜŞMANI: Vurulup öldürülmeleri muhtemel fertler. Polit büronun "Sarmısaksız daha iyi oluyor" demesinden sonra, pilici hâlâ sarımsakla yemekten hoşlananlar dahil. KONGRE: Önceden karar verilmiş bir şeyi ittifakla kabul etmek için toplanan parlâmento veya parlâmento oturumu. (Sovyet Rusya’da 1939 ilâ 1952 arasında, 13 yılda hiçbir parti kongresi yapılmamıştır.) DEMOKRATİK MERKEZİLEŞTİRME: Parti kongresinin Merkez Komitesine, Merkez Komitesinin Polit Büroya, Polit Büro’nun Genel Sekretere sorumlu ve Genel Sekreterin de hiç kimseye karşı sorumlu olmadığı demokratik bir parti teşkilât sistemi. PROLETARYA DİKTATÖRLÜĞÜ: Gerçekte proletaryaya dikte ettirilen ve üstelik, proletaryanın hoşlandığı bir idare!.. PROLETARYA: Cemiyetin en devrimci sınıfi addedilen, işlere tâbi, bağlı olduğu derecede samimî olan ücretli işçiler sınıfı. Buna göre, akıllı proletarya, sırf böyle kabul edildiklerini bilen proletarya; kahraman proletarya, en az yiyecek yiyip en çok çalışanlar; yıkılan proletarya, en çok yiyip en az çalışanlar; uluslar arası proletarya dayanışması ise bütün milletlere mensup işçilerin, yabancı bir memleketten emir almaya istekli ve birlik oluşlarını anlatmaya yarayan istisnaî güzellikteki bir deyim. DİYALEKTİK: “Öyle olmadığını" bilmenize yarayan, bir muhakeme veya izah tarzı, yahut da herhangi bir netice. MARKSİST MADDECİ DİYALEKTİK: Görmek istediğiniz her şeyi görebilmenize yarayan bir çok aynanın, optik esaslarına göre tertibi. HALDEN HALE GEÇİŞ: Çok hüzünlü olan şimdiki zamandan, mutlu bir geleceğe geçişi garanti eden sosyalist değişme! II FIRSATÇILIK: Düşmanın merhametsizce yok edilmesi prensibini kabul etmeyen herhangi bir temayül. KARŞI İHTİLÂL: (Bilhassa sıfat olarak, ihtilâle karşı olan) kabul etmediğiniz herhangi bir şeyle ilgili. SAĞ: Sol (grev, kolektif pazarlık vs. gibi haklarla işçi sınıfını şımartmak). SOL: Sağ (işçinin sermaye sahibi olması, piyasayı inhisar altına almak, fiatlar, işi terk etme yasağı vs.) CASUSLARIN VE EMPERYALİST AJANLARIN İŞİ: Ekmek, hürriyet ve yüksek ücret için grevler ve greve tahrik. (Tabiatiyle bu hal, komünist bir idare için bahis konusudur. Aynı hareketler demokratik bir düzende yapılırsa, adı "yurtseverlik ve ilericilik" olur). İLERİCİ VE GERİCİ: Değişik memleketlerde kullanılan müşterek terimler. A – İleri işçi: İşçilerin hiçbir hakka sahip olmadığı, grevlerle, patron ve işçi arasındaki pazarlığın kaldırıldığı ve sendika başkanlarının hükûmet tarafindan tâyin edildiği komünist rejimlerde yaşayıp durumundan memnun olan işçi. B – Gerici işçi: İşçinin serbest olduğu memleketlerde yaşayıp durumundan müşteki olmayan işçi. C – İlerici köylüler: Komünist rejimin mirastan mahrum ettiği köylüler. D – Gerici köylüler: Mirastan mahrum bırakılmayanlar. E – İlerici fertler: Başarı göstermemelerine rağmen, düşüncelerinde geçici bir durgunluk yaratmaya çalışanlar. F – Gerici fertler: Ekmeklerini, işlerini, hareket ve düşüncelerini hükûmetin kontrol etmesini istemeyenler. (Komünist bir idarede). G - İlerici basın: Hükûmetin sahip olduğu ve ancak, komünist partisi âzaları tarafından idare edilen bir basın. H - Gerici basın: Hususî şahısların sahip olduğu, bilinir bir ideolojileri (Bu kelime ile sadece komünizm kastedilir.) bulunmayan ve partici olmayanların idare ettikleri bir basın. SOSYALİST OLMAYAN SANAT VE EDEBİYAT: Siyasi ihtiyaçlarla münasebeti olmayan, kendi kendine yaratıcı bir tesirden fışkıran herhangi bir sanat. EKONOMİ: Merkeziyetçi siyaset. SOSYALİST: Umumiyetle, bugün Rus edebiyatinda "Komünist" kelimesinin yerine kullanılan bir tâbir. Meselâ; Sosyalist terakki, başarılar, hekimlik, vs. Sosyalist cemiyet: Ayda 1000 rubleden fazla geliri olan zenginlerden %13 verginin tahakkuk ettirildiği, buna mukabil, fakirlerin yiyecek ve giyeceğinden % 100-% 200 vergi alınan bir cemiyet. (Sovyet Rusya'da pamuklu % 100, ipekli % 50 vergiye tâbidir.) SOYALİST REALİZM: A - Komünist rejimlerde: Köylülerin durumlarına, yahut idarecilerin iyiliğine vs. dair, romantizm yapmak. B - Komünist olmayan rejimlerde: İşçinin sefaletine, köylünün perişanlığına ve idarecilerin kötülüğüne dair, romantizm yapmak. SOSYALİST REKABET: Stakhanovite (şok tugayları) tarafından tespit edilen ve devamlı olarak artırılan bir iş hacmi “norm"una yetişebilmek için, işçilerin devamlı surette, gönüllü (!) olarak iş saatlerini uzattığı bir sistem. HAİN: Macaristan'ı ve Polonya'yı milletlerarası komünizmin anavatanı (Rusya)dan fazla seven, bir Macar veya Polonyalı. DALKAVUKLAR, BÖCEKLER VE BENZERLERİ: Komünist Partisi Tarihi adlı kitapta, Lenin'in bütün silah yoldaşları ve Lenin'in Politbüro'suna dâhil -Stalin hariç- bütün âzalar için serbestçe kullanılabilen deyimler. (Lin Yutang, on yıl öncesini anlatıyor. Şimdi o listeye Stalin de dâhildir.) YOLDAŞ: Patron; sakınmak mecburiyetinde olduğunuz insan. BURJUVA ZİHNİYETİNİN KALINTILARI: Mahsulün tespit edilen fiyatlar üzerinden mecburen satılması gibi, parti kanunları ve kararlarına memnun olmamak. SOYSUZLAŞMIŞ BURJUVA: A - Ahlak ilminde ve cemiyette, ferdiyetçilik, Tanrıya, kiliseye, hürriyete inanç gibi, burjuva sınıfına has acaip hususiyetler arzetme. B- Burjuva biyolojisi, burjuva fiziği ilimlerinde, ilmî gerçeğin siyasî fikirleri tasvip etmekten daha mühim addedilmesi. SOSYO POLİTİK PROFİLAKSİS: Günün birinde suç işlemeleri ihtimal dâhilinde olan, muhalefetin enerjik elemanlarının, henüz suç işlememiş olmalarına rağmen gruplar halinde öldürülmesi veya sürülmesi. SOSYAL DEMOKRAT: Bütün midelerin aynı olduğuna inanan halk. SOVYET BÜYÜKELÇİLERİ: (1) Umumiyetle gurbette dolaşan ve memleketinde ölen kimse. (2) Memleketine döndükten sonra öldürülen, veya ölmesi lazım gelen insan. Meselâ: Karahan (Çin, Türkiye), Sokolnikof (İngiltere), Rakovski (İngiltere, Fransa- Müebbet hapis), Bogomolof (Çin), Yurenef (Japonya), Davtyan (Polonya). Bunlar arasında elçiler de vardır: Yakuboviç (Norveç), Brodovski (Letonya), Asmus (Finlandiya). BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDE SOVYET DELEGELERİ: Bir diplomat; (1) Vazifesi torpidoya benzetilen bir kimse (Gromiko), veya (2) Vatanında bütün eski Bolşevikleri öldürdükten sonra, demokrasiye karşı Bolşevizmi savunmak için dışarıya gönderilmiş kimse (Stalin'in savcısı Vişinski.) DOSTLUK, SULH, MÜŞTEREK YARDIMLAŞMA, SALDIRMAZLIK PAKTI: Komşu bir memlekete yöneltilen sulhçu gayeyi anlatan bir vasıta. Meselâ Rusya'nın Almanya, Japonya, Milliyetçi Çin, Finlandiya, Letonya, Estonya, Litvanya, Polonya, Macaristan, Gürcistan, Ukrayna ile olan paktları gibi. TESİR SAHASI: Müstemleke ve yarı müstemlekelere, emperyalist hâkimiyetin hüküm sürdüğü yerlere ait bir tâbir. Başlangıçta, Sovyet Dünya ihtilâlinin en büyük gayelerinden biri Marks'ı, Engels'i, Lenin'i yok etmek iken, bugün gayretli bir şekilde bu maksattan kaçınmaktadır. LENİNCİ- STALİNCİ: İhtilâlci, stratejik, daimî ve insafsızca bir mücadele fikri. Bu mücadelenin ruhu ve değişmez unsuru insafsızlıktır. Hedefini umumiyetle aşağıdaki sıra üzerinde ve bir önceki silinip yok edildikten sonra hemen alttaki olarak değiştiren bu mücadele, şunlara doğru yönelmektedir: A - Muhalefet partilerine (Lenin); B- Kapitalist - burjuvaziye (Lenin); C- Arazi sahibi çiftçilere (Lenin-Stalin); D- İşçi sendikalarına (Lenin- Stalin); E - Parti muhalefetine (Lenin- Stalin); F- Yüksek parti kademelerine (Stalin); G-Dostlara (Stalin); H-Sadece tanıdıklara (Stalin); I- Memleket içinde silip yok edecek bir şey kalmadığı ve "Sosyalizm tamamlandığı zaman", yabancı memleketlere (Stalin). CASUSLARIN VS.'NİN İMHASI, TASFİYESİ: Azınlık tarafından çoğunluğun gizlice kandırılışı. Meselâ: 17. Parti kongresi delegelerinin üçte ikisi. Ve daimî komite âzalarının üçte ikisi vurulup öldüğü veya yok edildiği. MAHKEME: İstek üzerine kanunî ameliye; polisin müfettişin, dâvacının, müdafiin, hâkim ve cellâdın hiüvi yetini göstermesi. RAHAT TRENLER: İmtiyazlı kimselere has, soysuzlaşmış burjuva cemiyetinde birinci mevkie tekâbül eden DE LUXE trenler. "Sınıf farklarının ortadan kalktığı bir cemiyette birinci mevki trenin mevcut olmayacağı âşi- kardır." Bu "lügatçe"yi sık sık okuyunuz. Daima hatırınızda tutunuz ve yerli “mahutlar"ın aynı kelimeleri aynı mânalara gelmek üzere nasıl bir inatla kullandıklarına lûtfen dikkat ediniz. •Yeni İstanbul, 1, 2 Aralık 1962 Galip Erdem, Milliyetçilik ve Sosyalizim Üzerine Mektuplar Ötüken Neşriyat, 5. Baskı: İstanbul-2018, syf: 28-29...33-34
Sayfa 29 - Ötüken Neşriyat, 5. Baskı: İstanbul-2018Kitabı okudu
·
269 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.