Gönderi

552 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 saatte okudu
Kitap çıkalı çok olmadığından "Kitap çıktığından beri aşırı merak ediyordum" desem çok etkili olmaz sanki ama öyle :) Kitap çıktığından beri aşırı merak ediyordum. Karakterlerden ve konudan birazcık bahsedeyim. Zafira'nın yaşadığı bölgede kadınlara değer verilmiyor. Hatta halife ülkedeki büyünün gitme sebebinin Kadim Kız Kardeşlerin kadın olması olduğunu düşünüyor. Zafira da uzun bir süredir halkını beslemek için erkek gibi davranıp Arz denen, girenin geri dönmediği ormana gidip avlanıyor.  Nasir ise babası (yani sultan) kimi isterse onu öldüren, korkak bir canavar olduğunu düşünen bir prens. Bazı nedenlerden dolayı bu iki karakterimiz yıllar yıllar önce kaybolmuş büyüyü almak için tehlikeli yaratıklarla dolu Sharr adasına gidiyorlar. Hem Zafira'yı hem de Nasir'i çok sevdim. Zafira çok güçlüydü ve beni kendisine hayran bıraktı. Nasir'e çok üzüldüm. Ne zaman "Ben korkak biriyim", "Babamın dediği gibi mankafayım", "Bir canavarım" gibi şeyler söylese tokat atıp "Kendine gel" demek, sonra da sarılmak istedim. Özellikle de ağladığı sahnede o kadar çok üzüldüm ki :( Yan karakterleri de sevdim. Altair'e karşı ne hissettiğimi tam bilmiyorum aslında. Başta nefret ettim. Sonrasında ise bir sevdim, bir nefret ettim. Şimdilik nötr diyebiliriz sanırım.  Kitabın 1. kısmı daha çok ana karakterleri ve evreni tanıma üzerine. Yaklaşık 200 sayfa boyunca Nasir ve Zafira'nın hayatını, neden büyünün kaybolduğunu, ormanı, karakterlerimizin göreve seçilme ve yola çıkma kısımlarını okuyoruz. Kitabın 2. kısmındaysa Sharr adasına ulaşmalarını, bir şekilde karşılaşmalarını ve başlarına gelen olayları okuyoruz.  Kitabın 3. kısmı ise benim en sevdiğim kısım oldu. Çok heyecanlandım, üzüldüm, sinirlendim. Özellikle son 100 sayfada resmen çıldırdım.  Kitabı dolu dolu aşk okumak için aldıysanız çok kolay yarım bırakabileceğinizi söylemem gerekiyor. Öyle bir slowburn ki yani öncesinde okuduğunuz bütün bu tarz kitapları unutun. Karakterlerimiz arasında sadece bir tanecik bir şey oluyor, o da olduğu gibi bitiyor. Bu beni rahatsız etmedi. Karakterleri tanıyınca neden böyle olması gerektiğini de anlarsınız bence. 2. kitapta daha yoğun bir aşk olacağını hissediyorum. Kitap beni duygudan duyguya sürükledi. Bütün karakterlerin geçmişinde sorunlar olduğu için zaten duygulanmamak elde değil ama yazar öyle bir yazmış ki sadece bir tanecik kelime bile gözlerimi doldurdu. Ayrıca kitapta bazı şeyleri tahmin edebildim ama yine de tahminlerimin doğru olduğu kısımları okurken çok şaşırdım. Yazar artık nasıl yazdıysa cidden çok garip hissettim kendimi. Birkaç küçük detaydan bahsedip yorumu bitireyim. Altair'in, Nasir'e "habibi" demesi bana çok komik geldi. Misk'in, Yasmine'e "kalbimin kalbi, ruhumun ay parçası" demesi çok tatlıydı. Zafira'nın annesiyle konuştuğu sahne çok duygusaldı. Kimsenin Nasir'e geri dönerlerse ne yapacağını sormaması çok üzücüydü. Birisi ona da sorsun diye bekledim ama kimse sormadı:( Kısacası kitabı çok sevdim. En kısa zamanda ikincisi de çıkar umarım. Not: Farklı kültürlerin kitaplarını okumaya bayılıyorum. Özellikle de kitabın içinde farklı dillerde kelimeler olduğunda o kelimeleri kullanarak konuşmak istiyorum sadece ama kimse anlamadığı için biraz sorun çıkıyor tabii dkskmxlsjd Bir başka not daha: Az önce ikinci kitapta one bed trope olduğunu öğrendim hihi:)
Ateşin Peşinde
Ateşin PeşindeHafsah Faizal · Yabancı Yayınları · 2021432 okunma
··
3.128 görüntüleme
Zübeyde Başar okurunun profil resmi
Merhaba. One bed trope ne demek, merak ettim
Gamze okurunun profil resmi
Merhaba nasıl açıklasam tam bilemedim 🤭 tek yatak şeyi yani çift bir odada kalmak zorunda kalır ama içerde tek yatak vardır olayı 🤭
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.