Yazgımız aşktır bizim …
Yazgımızın zehirli şerbetini yutmaktır vasfımız
Bir yanan bilir halimizden, birde tenhada naçar kalan
Müptelay-ı gam olan," gam" ile hemhal olan anlar derdimizi ; birde
aşk’ın zehrine susayan…
Zehirden kastımız, şu dünya kafesinde gerçek "Sevgili"yi özlemektir;
O’na duyulan hasrettir
Aşkın ötesiyle, alışı verişi olmayanın bizimle alışverişi olamaz
Sinemizin kitabı sadece aşk yolcularına ayandır, gayrısına pinhan Ancak
aşka aşina olan okur şiirimizi Ancak aşka müptela olan nigehban olur
sohbetimize
Yazgımız aşktır bizim
Kimse bilmez bizim de küçücük gönlümüzde aşka dair söylenecek bir çift
sözümüz olduğunu Mütevazi ruhumuzun en mahrem yerinde Sevgili’ye ait
sırrımızın bulunduğunu Ağyara küçük gelir ehemmiyetsiz gelir derdimiz
Ateş sadece düştüğü yüreği kavurur düştüğü yüreği yakar
Efsanemiz her önüne gelene sorulmamalı Yolsuz damsız olur olmaz mekanda
aranmamalı
Çileden bihaber olan zavallılar ne bilir ki …
Bizim efsanemiz denize, geceye ve derinlerde gizlenen heceye sorulmalı
Aşkı kaleme almak yürek ister, aşkı anlatan kalemi tutmak bilek ister
"Aşk" ı anlatmaya çalışmak haddi aşmaktır biliriz
İddiamız haşa ki aşk’ı anlatmak değildir Gayemiz içimizin karanlık
koridorlarından "Sevgiliye" açılan pencereleri aramak kapıları
aralamaktır Bir nebze de olsa O’na yaklaşmak,yakınlaşmak
"O aramakla bulunmaz
Bulanlarda ancak arayanlardır"
Nurgül ÖZCAN