Gönderi

79 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 4 hours
Avrupa'da Etik, Din ve Laiklik - Şerif Mardin
Kitap üç makaleden oluşuyor, ilk makale büyük sosyolog Şerif Mardin'in makalesi. Şerif Mardin, modernitenin getirdiği laikliğin, toplumun kolektif hafızasında boşluklar meydana getirdiğini ve modernite tarafından doldurulamayan bu boşluğun, eski meşruiyet zemini olan İslam kültürü tarafından bir çatışmaya yol açtığını belirtiyor. Anladığım kadarıyla Şerif Mardin diyor ki, Türkiye'de laiklik, dinsel meşruiyet alanını yok etmiş ama yeni bir etik teorisi oluşturamamıştır. Ve bu durum, bir meşruiyet boşluğunu (ve bazen krizini) beraberinde getirmektedir. İkinci makale, Arkoun'un makalesi. Arkoun burada laikliğin sadece dinsel metinlere değil, dünyevî metinlere de eleştirel bir gözle baktığını, ve dolayısıyla laikliğin sadece dine eleştirel bir saldırı olmadığını ifade ediyor. Arkoun, ayrıca eleştirel akıl ile İslami akıl arasında bir ayrım yapıyor. Ona göre İslami akıl, 'düşünülemez olan'ın alanını açarken, dünyevi aklın alanını daraltmış ve İslam dünyasının gelişmesini engellemiştir. Fakat bunun sadece İslami akıldan kaynaklanmadığını söylüyor. İslam dünyasındaki siyasal iktidarlarının payı büyüktür ona göre. Üçüncü makale Abel'in. O laiklik konusunda şöyle düşünüyor: "Laiklik kavramını bugün hâlâ kullanılabilir kılabilecek yegâne şey, laiklik ile laisizm (laikleştirmecilik) arasındaki ayrımdır; yine yalnızca bu ayrım, laikliği, İslam'ın gerçekten sekülerleşmesine yer açmak için şimdi acil olan bir yeniden tanımlamaya açık kılabilir. Ama bu, İslam'ın bu sekülerleşmeyi kendine has özümleme tarzını düşünmeyi de gerektirecektir. İslam'daki hukuki temelin eleştirisinden hareketle, sekülerleşmiş bir müslüman hukukunun ve onun Avrupa dünyasına yapabileceği muhtemel katkıların kimi özelliklerini belirtmek istiyoruz." Abel devamında diyor ki, laiklik bir toplumda din haline gelirse, laikliğin kendisinin de laiklieştirilmesi gerekir. Yani laikliğin kendisinin de daha esnek, çoğulculuğa izin veren bir yapıya bürünmesi gerekir. Özetle Abel, otoriter bir laiklik ile liberal bir laiklik arasında ayrım yapıyor. Diyor ki, Türk laikliği ise, ne Avrupa tipi laikliğe ne de Anglo-sakson laikliğine uygun düştüğünü yazıyor, ayrıca şunu belirtiyor, toplum içinde her insanın hem laik hem dindar olduğunu söylüyor. (Bir paradoks ya da oksimoronmuş gibi duruyor ama açıklıyor nasıl olduğunu.) Bunun ötesinde birkaç tespiti daha var ama ahmakça olduğu için yazmaya gerek duymadım. Bu üç makale yazarı, herkesin dindar olduğu teziyle, dinsel bir etik geliştirip, dinin laikleştirilmesi taraftarıdır. (Nasıl olacaksa bu, çok saçma.) Devamında konuşmacıların tartışmaları var, onları buraya aktaramıyorum. (Tartışma kısmı güzeldi.) Şahsen kitabı beğenmedim. Kitabın ismine bakınca Avrupa'daki laiklik sürecinin oluşumunu anlatacak sanmıştım. Bambaşka şeyler anlattı ve vaktimi çaldı yahu. 6/10 veriyorum. Okumanızı da tavsiye etmiyorum.
Avrupa'da Etik, Din ve Laiklik
Avrupa'da Etik, Din ve LaiklikŞerif Mardin · Metis Yayıncılık · 19958 okunma
·
318 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.