Gönderi

Şair Eşref
ŞAİR EŞREF Eşref yolda eşekle giderken İzmir Valisi Kamil Paşa yanından yaylı arabayla geçmektedir. Önüne bir çukur çıkınca Eşrefin eşek durur. Kamil Paşa yukardan seslenir "dikkat et Eşref çukura düşme". Eşref cevabı yapıştırır "merak etmeyin paşam eşek Kamil’dir". *** “Söz demem bir kimse hakkında tahkik etmeden, Eski bir darb-ı meseldir gerçi orman taşlamak; Hicvedersem haini, zahid, günah ettin deme: Din-i İslam’da sevaptır çünkü şeytan taşlamak...” **** Padişahım, bir dirahta döndü kim güya vatan. Daima bir baltadan bir şahı hali kalmıyor. Gam değil amma bu mülkün böyle elden gitmesi, Gitgide zulmetmeğe elde ahali kalmıyor ( diraht. Ağaç-) *** şair Eşref Eşme'de kaymakamlık yapar. Eşme o zaman çok küçük. İlçe idare meclisi üyeleri ya çoban veya çiftçi. Esnaf yok, pazar yok. Şair, kimseyle konuşup yarenlik edememekten dolayı sıkılır. Bir gün idare meclisi üyelerinden birine rastlar, nereden geldiğini sorunca "Koyun gütmeden geliyorum" karşılığını alır. Bunun üzerine şu dörtlüğü kaleme alır: "Eşme dedikleri iki dükkan bir fırın,/ Peynir ekmek yemekten ne ağız kaldı ne burun!/ Kazara kaza olmuş Eşme Kazası,/Koyun gütmeden gelir Meclis idare azası!" *** Haksız yere hapis yatan Hasan bey için. Tilkilikte yavrunun beyhude koptu kuyruğu; Böylece sâdık idi angarya nefye gitmeden. Sen Hasan Beyde olan kurnazlığı seyreyle kim Mazharı[kazanılmış] af oldu ömründe kabahat etmeden. *** Padişahım! Görüyorsun, çoktan, Çıkıyor meseleler hiç yoktan; Arap İzzet gibi kılavuz oldukça Burnunu kurtaramazsın hiç boktan(1) *** Vakt-i istibdatta söz söylemek memnu idi Ağlatırdı ağzını açsan hükümet ananı Devr-i hürriyetteyiz şimdi değişti kaide Söyletirler evvela, sonra ….. ananı **** Mahalle komiserlerinden biri, Şair Eşref’e takar. O dönemlerde geceleyin sokağa çıkan kişinin yanında mutlaka fener olması da gerekir. Fener almadan sokağa çıkmak yasaktır. Bir gece mahalle komiseri, Eşref’i fenersiz yakalar: – Yürü ulan karakola, der. Eşref direnir, komiser de yakasına yapışıp bir tokat patlatır. Eşref de aynı biçimde karşılık verir komisere. Durumu gören iki polis daha yardıma gelir komisere. Üçü Eşref’i, ite kaka karakola götürürler. Ertesi gün de, “vazife başındaki zaptiye memuruna tokat atma” suçundan, müstantikliğe -sorgu hakimliğine- sevk ederler. Müstantik Ohannes Efendi adında bir Osmanlı Ermenisi’dir. Sorularını bir kağıda yazar ve Eşref’e uzatır: – Bunları cevaplayın, der. Eşref de, “Suallerinizin hepsine cevaptır” notuyla, şu dörtlüğü yazıp uzatır Ohannes’e: "Elinde yok adalet, olsa da sen kim, adalet kim Kimi maznun [sanık] görürsen, hep “kabahat sendedir” dersin Polisler üstüme saldırdı, ben de sille aksettim, Be müstantik efendi, söyle, sen olsan ne bok yersin?" *** Kaç Tüy Var Cahillik ve bağnazlık Eşref'in en nefret ettiği şeylerdi. Bir gün mecliste, bağnazlığıyla ünlü birisi hakkında fikri sorulduğunda şu cevâbı verdi : " Döner dünya, o dönmez, çünkü sabittir.Sorulsa Selanik nerdedir bilmez ; ama Cebrail'in kanadında kaç tüy olduğunu bilir." *** Bir Şehadetle Abdülhamid'i ve onun baskı yönetimini devirmek için örgütlenen ittihat ve Terakki, iktidara geldikten sonra bazı Abdülhamid hafiyelerini bünyesine alınca, Eşref'in tepesi atar, " Ohh, ne âlâ! " der," bütün ömrünü küfürle geçir, sonra bir şehadetle cennete gir! Her kula nasip olmaz bu başarı!" *** Musiki Dinler Gibi Abdülhamid döneminde yolsuzluk ve rüşvetten şikayet eden bir zat bunu feryat figan Şair Eşref'e anlatınca Eşref : boşuna feryat figan etme der. Hükümet mazlumların bu inlemelerine ne yazık ki musiki sanıyor ; musiki dinler gibi, özellikle faiz dinlemekle yetiniyor. " *** Ne olacak bu memleketin hali diye sorarlar. Şair Eşref : Merak etmeyin der bu memlekete bir şey olmaz. Niye? Zaten olacağı kadar olmuş. der. *** Hacıyatmaz Düşse, bir hileye dayanmaktadır bu sükût, Hünerli bir çeviklikle meydandan kalkar. Ne kadar zulm ile sarılsa yıkılmaz bu millet, Hacıyatmaz gibidir, düştüğü yerden kalkar. *** Şeyhülislam'ın atadığı bağzı kötü kadılar içün ; Sarıklı gördüğün cahilleri zanneyleme nevvab (kadı), Kurutmakçün dıraht-ı mülkü(memleket ağacı) gûya bir diken sarmış ; Başından boyna indir, anınla boğ hemen kelbi, Sarık sanma, bir ölmüş beyne tutmuş bir kefen sarmış.
440 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.