Gönderi

¶ Badahşan şahları kendisinin geldiğini duyup savaş hazırlığı yapmasınlar ve asker toplama fırsatı bulamasınlar diye gizlice hareket edip as kerlerini Talkan'a gönderiyor. Gerçekten de haber alamayan Badahşan sultanları çaresiz kalıyorlar ve hediyeler vererek Timurlanke tabi oluyorlar. Buraya hakim olması gelişip yükselmesine imkan sağlıyor. (Tüzükat-ı Timur, Kaynak Yayınları, 2004, s. 19) ¶ Düşman askerlerinin durumunu öğrenmek için casus görevlendiriyor. (Tüzükat-1 Timur, Kaynak Yayınları, 2004, s. 19) ¶ Yanına gelen elçilerin gözlerini boyamak için askerlerini onların önünden iki defa geçiriyor. Böylece asker sayısının gerçekte olduğundan daha fazla sanılmasını sağlıyor. Elçiler gittikten sonra hiç vakit kaybetmeden harekete geçiyor ve onların üzerine art arda asker sevk ediyor. (Tüzükat-ı Timur, Kaynak Yayınları, 2004, s. 20) Askerlerinin gevşeyip dağılmaması ve ittifaksızlı ğın büyümemesi için askerlerinin içinden "devlet ortağı" ve "ölüm ortağı" dediği kişiler seçiyor. Bu kişiler kendisine her koşulda bağlı kalan adamları ve onların kendisine biyat etmesi Timurlenk'i rahatlatıyor. (Tüzükat-ı Timur, Kaynak Yayınları, 2004, s. 20) . ¶ Timurlenk'in "gönül avlamak" dediği hareket tarzını çok iyi uyguladığını görüyoruz. Buna pek çok savaş öncesinde tanık oluyoruz. Örneğin Tüzükat'ta şunlar anlatılıyor: "Şimdi bunların gönüllerini avlayıp kendime bağlamak için söz konusu dört emiri kenara çağırarak onları kendime devlet ortağı kıldım. Bunlar da kesin söz vererek beni inandırdılar. Sonra emirlerden tereddütleri olanları birer birer çağırıp her biriyle özel olarak konuştum. Bunlardan dünya malına düşkün açgözlülerini mal ve eşya verip imrendirdim. Makam ve rütbeye göz koyan görev hayranlarını emrimdeki bölgelere vali olarak atadım. Bunların her birine birer birer muhafiz tayin ettim. Diğer sipahilerin kendilerine layık giysi, hediye ve başka şeyler vererek gönülle rini avladım. Eşya yetmeyenlere vaatte bulunarak onları ümitlendirdim. Tüm askerimi korku ile ümit arasında tuttum. Güler yüz ve tatlı sözle hepsinin gönlünü kendime bağladım. Bir hizmet edeni on hizmet etmiş görüp kalplerini sevindirdim. Böylece birlik ve beraberliğe gelerek hepsinin gönlü bana bağlandı. Her yerde ve her işte birlik ve beraberliği bozmamaya, benim emrimden çıkmamaya söz verdiler. Benim için mal ve canlarını esirgemeden muharebe meydanında can vermeye ahd ettiler." (Tüzükat-1 Timur, Kaynak Yayınları, 2004, s. 20) ¶Askerleri sayıca az olduğu için tereddüt ediyor ve Kur'andan tefe'ül açıyor. "Nice küçük topluluklar Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiş tir" ayet-i kerimesini okuyunca az sayıda askerle düşman üzerine baskın yapmaya karar veriyor. (Tüzükat-1 Timur, Kaynak Yayınları, 2004, s. 20) ¶ Yedek kuvvetler bulundurmaya özen gösteriyor. (Tüzükat-1 Timur, Kaynak Yayınları, 2004, s. 21) Çok sayıda ateş yaktırarak asker sayısını fazla göstermeye ve düşmanların kalbine korku salmaya çalışıyor. (Tüzükat-1 Timur, Kaynak Yayınları, 2004, s. 21) ¶ Savaşlarında kaba kuvvetten ziyade akla, bilgiye ve zekaya önem veriyor. ¶ Kendi kuvvetlerinden sayıca fazla olan ve bil hassa atlı askerlerden oluşan düşman kuvvetleri kendisini dağlık bölgeden indirip geniş düzlük araziye çekmeye çalışıyor. Sanki kaçıyorlarmış gibi yapıp geri çekiliyorlar. Fakat Timurlenk bu hileyi anlıyor ve askerlerine onları takip etmeme emrini veriyor. Düşman saldırıya geçiyor. Ancak atlar dar olan dağlık araziden geçemiyorlar ve Timur onları okla vurmalarını emrediyor. Düşman o gün başarılı olamayınca dağı çevreliyor. Timur bunu fark ediyor ve askerlerini dört bölüğe ayırarak sabaha karşı gece baskını düzenliyor. Büyük bir mücadeleden sonra düşman askerleri yenilip dağılıyor. (Tüzükat-ı Timur, Kaynak Yayınları, 2004, s. 22, 23)
·
92 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.