Gönderi

Tesadüflerle Dolu Bir Yazı!
75 yıl önce bugün dedesinin ölüm gününde doğan bir insan, 75 yıl sonra bugün bu yazının yazılmasına sebep oldu. Şuan okuduğum bu kitabı, (
Rüzgarlar Hep Gençtir
Rüzgarlar Hep Gençtir
) okumak için ne zamandır erteliyordum; belki de bir yılı aşkındır diğer kardeşlerinin yanında tozlanıyordu diyebilirim. Aslında önceden okumayı planladığım farklı yazarlardan birkaç kitap halihazırda vardı zaten, fakat bunların arasından gidip de neden bunu okumaya karar verdim, gerçekten bilmiyordum, daha doğrusu umursamıyordum. Ne gereği vardı? Her şey normal gözüküyordu başlarda; görünürde her seçim gibi bu seçimin de gayet sıradan ve tesadüfi bir seçim olduğunu düşünüyordum... Gerçekten öyle miydi? Aşağıdaki paragrafta, söz konusu kitaptan kendi hayatından bakın neler yazmış Livaneli: "Bu arada dedelerle ilgili en ilginç olay da ölüm tarihleridir. Bana ve kardeşime, daha sağlıklarında iki dedemizin isimleri verilmiştir.    Yıllar sonra Zülfikar Dedem benim doğum günüm olan 20 Haziran'da, Asım Dedem de Asım'ın doğum günü olan 2 Temmuz'da doğdu." Burada beni her şeyin tesadüfi olduğundan şüpheye düşürecek etken/ler nelerdi peki? Bir bakalım: 20 Haziran'da doğduğunu öğrenmem mi? Doğru ya bugün tam da 20 Haziran... Yoksa dedelerinin ölüm gününde doğan iki kardeş mi? Tabii, bunun gerçekleşme ihtimali yüzde kaçtır ki? Buna ne deniyordu? Hatırlamıyorum ya da emin değilim... determinizm, indeterminizm, prodeterminizm, olasılıkçılık, olasılıkçı determinizm, belirsizlik ilkesi?.. Tesadüf; inançlı bir insan için mümkün değildir. Ona göre her şeyin bir sebebi vardır. Fakat kastettiği; doğanın determinist işleyişi değil, tanrı müdahalesidir (kader, kısmet). İnançlı olmayan bir insan içinse, milyonlarca parametrenin her birini tek tek belirleyip, sonuçlarına dair tahmin yürütmek mümkün olmadığından, sadece bir illüzyondur. Aslında kestirilemeyen sonuçlar da sebep sonuç ilişkisinden doğar. Gördüğünüz gibi "hiçbir şey tesadüf değildir" sözü, aslında öyle olmamasına rağmen, inananlarla inanmayanlar arasında bir kesişme kümesi gibi görünüyor. O yüzden kullanırken dikkatli olmalı. Peki burada benim durumumda ne demeli? Zülfü Livaneli'nin mistik bir güçle, dedesinin ölüm günü olan doğum gününde beni kitabını okumaya bir çağrısı değil miydi yani? Aramızda nasılını bilmediğim bir tür bağ yok muydu, görünmez bir iplikle? Edebiyatını, müziğini, bilgisini ve buna benzer tüm yetkinliklerini tartışabilirim. Fakat benim onunla bir bağ oluşturduğunu düşündüğüm ana neden bunların hiçbirisi değil... veya belki de hepsi; yani kafamda oluşturduğum dünya görüşü, insanlığı görmek istediğim ütopyanın ortak imgesi ve onu da bağdaştırdığım aynı görüşler... Peki bilimsel veya gerçekçi açıdan bakarsak? İki kardeşin ikisi de dedelerinin ölüm gününde doğma ihtimalleri çok düşük olsa da en nihayetinde imkansız değil, öyle mi? Aylardır okumayı ertelediğim bu kitabını da bugün 20 Haziran'da, yani onun doğum gününde okumam da pekala bir tesadüf dahilinde olabilir. Kitabını okumama neden olarak saymasam da bilmiyordum dediğim doğum günü, belki de bilinçaltımın bir köşesinde saklanmış olabilirdi. Nereden bilebilirim ki? Tüm bunlardan bir sonuç çıkarmaya çalışırsak, sevdiğim bir insanın tesadüf zincirleri arasında onun doğum gününü öğrenmek oldu. Doğru zamanda doğru bir yazarın kitabını okumak bana değişik bir mutluluk sağladı sanırım, dolayısıyla iyiki böyle bir seçimde bulunmuşum. İnançlı biri değilim sanıyordum. İnancın toplum tarafından addedildiği şekilde sadece tanrı-insan ilişkisi gibi bir şey olarak görüyordum. Kendi açımdan bir nevi yanılıyordum, tıpkı az önceki tesadüf ilişkilerinde her şeye bir anlam yüklemeye çabaladığım gibi, yani hiçbir şey her zaman o kadar da özel veya karışık olmayabilir, tıpkı çoğu zaman o kadar da basit olmadığı gibi.. İnanca dönersek tekrar, aslında inanç da her şeydir. Tolstoyvari bir biçimde düşünürsek inanç, illa tanrının var olduğuna inanmakla yetinmez. İnancın bizlere sunduğu güven, mutluluk ve her şeyin birbiriyle bağlantılı olmasından hareketle tanrıya atfettiğimiz sonsuz gücün de bize sağladığı rahatlık ve konforun karşılığında sevmek ve saygı göstermek gerekliliğini de taşır. Ortadan tanrıyı kaldırdığınızda, ki bu 21. Yüzyılda çok da zor değil, diğer değerleriniz zarar görmüyor, aksine olduğu gibi kalıyorsa tebrikler, sizin de tanrıya ihtiyacınız yoktur: Siz de inançlı bir ateistsiniz artık! İyiki doğdun! #ZülfüLivaneli
Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
·
304 görüntüleme
İbrahim Oruç okurunun profil resmi
Gayet güzel bir inceleme yapmışsın. Tesadüf yoktur tevafuk vardır.
Azat Karakurt okurunun profil resmi
Teşekkürler. Olabilir, o da senin düşüncen. :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.