Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

328 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Bir Ruhun Hikayesi
Oscar Wilde’ın kendisine roman yazamazsın denilmesine karşı adeta bir meydan okuma şeklinde yazdığı ilk ve tek romanı. Wilde, cinsel yöneliminden ötürü yaşadığı çağ olan Viktorya çağında çok ağır eleştirilere ve cezalara maruz kalmış. Buna rağmen yazar dönemin iki yüzlülüğünü çekinmeden muhteşem bir kurguyla anlatmış. Bu kurgu ve birçok psikolojik ögenin yanı sıra kitapta kahramanlar aracılığıyla kendisini temsil eden kişilik çatışmaları da bulunuyor. Bu kişiler ana kahramanımız Dorian ve dostları Basil, Lord Henry. Zira kendisi bunun hakkında “Basil Hallward, olduğumu sandığım kişidir. Lord Henry, insanların ben sandığı kişidir, Dorian ise belki başka çağda benim olmak istediğim kişidir.” demiş. Birçok psikolojik öge içerdiğini söylerken romandaki üç karakterin aslında Freud’un psikanalitik kuramında kişiliği oluşturan üç temel yapıyı temsil ettiğini düşünüyorum: Lord Henry ego, Basil Hallward süperego, Dorian Gray ise iddir. Dorian ailesini kaybetmiş, herkesi etkileyen bir güzelliğe sahip genç bir adamdır. Olaylar Basil Hallward’ın ona tutulup portresini yapmasıyla başlıyor. Dorian, Basil sayesinde Lord Henry Wotton ile tanışıyor. Basil bu arkadaşlığı onaylamamakta çünkü Lord Henry zevkinden başka bir şeye önem vermeyen, konuşmasıyla Dorian’ın saflığını zehirleyebilecek kurnaz bir adamdır. Lord Henry hazcı hayat felsefesiyle Dorian’ı da kısa zamanda etkisi altına alacak ve onu yoldan çıkartacaktır. Basil portreyi tamamlar ve çıkan tablo büyüleyicidir. Dorian kendi resmine hayran kalır, yaşlandıkça bu güzelliğini kaybedeceğini düşünen ve portreyi kıskanan Dorian bir dilekte bulunur: “Ne kadar acı! Yaşlanacağım… İğrenç ve korkunç bir yaratık haline geleceğim ama bu resimdeki kişi her zaman genç kalacak. Şu haziran gününde olduğundan bir gün bile daha yaşlı olmayacak. Keşke bunun tersi olsaydı! Keşke sonsuza dek genç kalacak olan kişi ben olsaydım da bu portre yaşlansaydı! Her şeyimi verirdim bunun için! Evet, bütün dünyada bunun için vermeyeceğim tek bir şey bile yok! Ruhumu bile verirdim!” s.46 Sizce böyle bir dilek gerçekleşebilir mi? Okurken Lord Henry’den nefret etmeme rağmen söyledikleri beni etkilemedi değil. Oscar Wilde, Dorian Gray’in Portresi’nde toplumun değer yargılarındaki çıkarcılığı çok iyi yansıtmış. Kitabın içinde de bunun hakkında alaycı eleştirilere rastlıyoruz. Aradan yıllar geçmesine rağmen eserde anlatıların gerçekliğinden bir şey kaybetmemesi hayat hakkında birçok şeyi açıklıyor aslında. Acaba Oscar Wilde 21. yüzyılda ruhların ne kadar da ucuza satıldığını görse nasıl bir eser çıkarırdı? İyi okumalar.
Dorian Gray’in Portresi
Dorian Gray’in PortresiOscar Wilde · Koridor Yayıncılık · 201872,9bin okunma
·
88 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.