Gönderi

224 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Mizah, dünyamızı gülünç olmaktan kurtarır.
Gençlerimizi ne de güzel yetiştiriyoruz! Sonra da -Niçin böyleler? diye yakınıyoruz. İçimizi, davranışlarımızı, çarpıklığımızı gösteren bu tür aynalara bir baksak ya! Baksak görür müyüz acaba? özdenlikten nice uzak olduğumuzu. Sözlerimizle davranışlarımızın, yaptıklarımızın tutarsızlığını? Benciliğimizi, çıkarcılığımızı, cüceyken devce şişinmelerimizi? Çocukları anlamak, anlatmak kolay mı? Değil. Aziz Nesin de söylüyor: -Bu kitapta en yapılamayacak olanı yapmaya çalıştım, kendimi sizin yerinize koymaya uğraştım. Bu, hiç yapılamayacak olan birşeydir. Çünkü, büyümüş insanlarla kendi çocuklukları arasında, belki bin, belki ikibin yıllık bir zaman vardır sanki. Onun için biz büyümüşler, kendi çocukluğumuzu unuturuz. Anneniz, öz babanız, öğretmeniniz de, kendi çocukluklarını unutmuşlardır. Zeynep'le Ahmet'in, iki ilkokul çocuğunun mektuplarından oluşan kitabı yeniden, bir solukta okudum. Yeniden güldüm. Düşündüm. Yeniden o yanılgı: Bunca sade, yalın, hemen söylenivermiş, yazıya geçirilivermiş sanısı uyandıran kitabı ben de yazabilirdim. Nesin Usta'nın üstünlüğü, geçerliliği, kalıcılığı biraz da bu sadelikten, özdenlikten, yanılgıdan gelmiyor mu? Hepimize, tüm insanlara seslenmesinden. Çocuk da insan. Şimdiki Çocuklar Harika için, -Bu romanı, salt çocuklar için değil, ana, babalarla öğretmenler için de yazdım diyor, Aziz Nesin. Kasıntılar varsın küçümsesin, gülünçlü diye. Todor Dinov ne demiş: -Mizah, dünyamızı gülünç olmaktan kurtarır. Çocuklarımızdan yakınıyoruz, özellikle gençlerimizden. Onlar bizden, büyüklerden yakınıyorlar mı? Yakınmaya hakları yok mu? Kulak verelim: İlkokul 2. sınıfında, sekizindeki çocuklara sormuşlar: -Siz baba olsanız babanız da çocuğunuz; suç işlediğinde ona ne ceza verirsiniz? Yanıtlar korkutucu şaşırtıcı, düşündürücü. Biri topal ata bindiriyor babasını. Üstüne çadır örtüyor. Tepesine bıçak asıyor. At topalladıkça bıçak babasının kafasına dokunacak, akıllandıracak onu. Öbürü, çok konuşan babasının ağzına fermuar dikiyor. Gezmeye götürmeyenler, eşeklerin yanında yem yedirenler, ayaklarından tavana asanlar, ağaca bağlayıp kırbaçlayanlar, pastırma gibi doğrayanlar, eşek sudan gelene kadar dövenler, kaynar suyla haşlayanlar da var. Ayrıca her üç çocuktan biri annesinden memnun değil. Çocuklar, sevgi, ilgi, hoşgörü, arkadaşça davranış, güleryüz, özenli giyim, kültür, temizlik, çalışkanlık, fedakarlık bekliyor annelerinden. İçkiye, sigaraya da karşılar. Ahmet'le, Zeynep, ailelerini seviyorlar. Ilımlı, akıllı, çalışkan, apaçık yürekli çocuklar. İlk dört yılı birlikte okumuşlar. Zeynep'in babası Ankara'ya göç edince mektupla sürdürüyorlar arkadaşlıklarını, İstanbul, Ankara arası. Müfettişin denetimini yazıyor Ahmet. Sırayla aynı soruları yöneltiyor ya, tüm sınıf ezberlemiş yanıtlarını. Sıra bozulunca cümbüş başlıyor. Ezberciliğin doğal sonucu, arada -Kaç yaşındasın? deyince müfettiş, Amerika'nın keşfini soruyor sanısıyla: -1492 efendim... yanıtı hazır. Bütün babaların birinci olması da doğal: -Ben, okulun birincisiydim. Bahçede, çocuklar konuşurken birbirlerine, benim babam okulun birincisiymiş derler. Babası kaç kez söyledi bunu. Sonra, okul arkadaşları evde buluşunca gerçek çıkar ortaya. Zeynep'in kardeşi Metin, işi gevşektutunca, babasında aynı şarkı: -Ben bütün hayatımda sınıfımın en çalışkanıydım... Zeynep'in yargısı ilginç: -Baba, Metin de birgün baba olunca, çocuklarına, sınıflarını birincilikle geçtiğini söyler. Öğretmenlerin, yeni atandıkları okulda, öğrencilerine ilk sözleri: -Çocuklar, eski öğrendiklerinizi hep unutacaksınız. Anladınız mı? Yeni baştan öğreneceksiniz her şeyi. Neden? Eh, eski öğretmen iyi öğretmemiş, kendisi en doğrusunu biliyor, eskisinden çok üstün o. Çalışan kazanır değil mi? Zeynep'in babası evde yakınır durur: -Sanki biz okuduk, çalıştık da ne olduk... İşte ancak Zeynel Beyin yanında iş bulabildik. İş, Zeynel Beyin çocuğuna kızını vermeye gelince Zeynel Bey dangalaklıktan beyefendiliğe terfi ettirilir evde. Metin, şaşalar, kızar, bozar nişan düşlerini. Fedakarlık diye çoğu kez gösterişe kaçar, çocuklarımıza da fedakar olun deriz. Elli iki öğrenci hergün yazılı olur mu? Öğretmen nasıl okur kağıtları, nasıl değerlendirir? Zeynep, anlatır mektubunda. Bir raslantı sonucu, öğretmenin yazılı kağıtları okumadığı anlaşılır. Sorulara yanıt diye Galatasaray - Fenerbahçe maçını anlatanlar vardır. Vicdan azabı'nı çocuk nasıl yorumlasın, anlatsın? Demir, babasına sormuş -Çocuklar vicdan azabı çekmezler, demiş babası, çünkü vicdan azabı çekilecek olaylar için, daha zamanları olmamıştır. Vicdan azabı çekilecek işler yapmak için büyümek, büyük adam olmak gerekir. Sekiz kız babasının, son kızını erkek gibi giydirip yetiştirmesi, utancından onu erkek diye tanıtması erkeklik mi? Erkekle kadın eşit değil mi? Üstelerseniz, Ahmet'in babasında yanıt hazır: -Sen daha anlamazsın.... Yaşgünün' de budalalığını görüp de susmak, görmezlikten gelmek kolay mı? Çocuklarımızı zorla dahi yapabilir miyiz? Aptal ederiz. Büyüklerin sözleri başka, davranışları başka: Damlaya damlayagöl olur, der Zeynep'in babası. Bir yılbaşı gecesi, dışarıda, onca savurganlık yaptıklarında küçük Metin yetiştirir:...sel olur. Pasaklı kız, pasaklı oğlan sözcükleri çok geçer evlerde. Büyükler başka çeşit mi? Nesin Usta'yı okuyun. Çocukların kötü sözcükler kullanmamalarını, terbiyeli olmalarını isteriz. Biz büyükler öyle miyiz? Yurtsever Olunuz söylevlerini, yazılarını yineler dururuz. Ve kendimiz? Ünlü bir yazar, gazeteci de olsak, bencil, çıkarcı örnekleri sergileriz yaşamımızda. Önemsiz bir güçlüğe, eşit bir sıkılığa gelemeyiz, dayı ararız. Çıkarını düşünen, emeğin karşılığını esirgeyen patron, kahramanlık öyküleri anlatır, duygululuk gösterileri sıralar. Sanki, olsa da tümüne verse, veremediği için ağlamaklı görüntüleri. Okul Aile Birliği toplantılarında neler konuşulur? Yaramazlığın, şımarıklığın adı nasıl -harikaya- çıkar. Karı-koca kavgaları nasıl canım, cicim'le örtülmeye çalışılır? Evde nasıl, misafirin yanında nasıl konuşulur, davranılır? Büyükler nasıl kopya çektiklerini aralarında anlatıp çocuklarına -Aman kopya çekmeyin öğüdünü verirler? Öğretim, eğitim nasıl ezbere, ezberciliğe, geçersiz bilgilere dayandırılır? Çocuklara -Aman yalan söylemeyin. diyen büyükler nasıl yalan söyler? Çocuk Bayramındaki müsamerelerde çocuklar niçin kendi çağlarını, yaşamlarını oynamazlar da takma bıyıkla, sakalla acıklı oyunları güldürüye çevirirler? Öğretmenleri, yöneticileri niçin öyle oyun seçerler? Şimdiki Çocuklar Harika'nın sonunda Aziz Nesin, küçük okurlarına, -Yaşlarınız küçük diye hiçbir gerçeğin sizlerden saklı kalmasından yana değilim. Çocukların anlayamayacakları hiçbir sorun yoktur. diyor. Acı, gülünçlü gerçekler büyüklerden de saklanmamalı. Sorunlar da. Onat Kutlar haklı: -Büyüklerin dünyasını, iki yüzlülüklerini, yalanlarını, toplumdaki haksızlıkları, eğitim alanındaki saçmalıkları çocuk gözüyle veren bu yapıt okunmalı. Yayınlanmış yapıtlarının sayısı yaşını aşan, yapıtlarının tüm gelirini kimsesiz, yoksul çocuklara adayan -haksızlıklar, çirkinlikler, baskılar içindeki ülkemizi gülünç olmaktan kurtaran değerli sanatçımızı içtenlikle kutlamak görevimiz. Varlık - Eylül 1978 NACİ GİRGİNSOY.
Şimdiki Çocuklar Harika
Şimdiki Çocuklar HarikaAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 201916,9bin okunma
··
1.362 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.