Gönderi

Kendine iyi bak !
“Kendine iyi bak…” Giderken dudagindan dökülen en aci sözdü bu. Ha birde “Biraz hatirim varsa, azalt sigarayi” demistin. “Kendine iyi bak… Hatirim varsa…” Bilemiyorum düsünerek mi söyledin bu sözleri, yoksa söyleyecek bir sey bulamadin da adet yerini bulsun diye mi? Tek bildigim, söyledigin o son sözlerin hala kalbimin kulakçiginda aci aci çinladigidir. Her ne sebeple söylediginin artik önemi yok. Simdi kiyisina çömeldigim aksamlarin anlamini yüklenmisim. Önemi olmusum, önemsizliklerin ayrintisina. Ve simdi kamburu oldugum bu sehrin gözlerine yagmur dolmakta… Ben yagmaktayim… Ben akmaktayim sehrin yanaklarindan. Evet, senin hatirina kendime iyi bakiyorum. Emin ol sigarayi da azalttim. Sen içimde çogaldikça, her seyim azaliyor zaten. Sen merak etme. Senin hatirina kendime iyi bakiyorum. En saglikli haliyle yasiyorum hasreti. Mesela, balkonda otururken asla hirkasiz çikmiyorum. Yaz mevsimi olsa bile, içim ilgit ilgit titriyor çünkü. Meltem ilik ilik esse de, karayel yalnizligimda üsüyorum sensizken. Ha bir de çayimi artik sekersiz içiyorum. Fark etmiyor çünkü agzimin tadi. Sen gittikten sonra tadi tuzu kalmadi inan agzimin. Ha sekerli, ha sekersiz… Hasret, toprak tadinda yapisiyor genzime. Dedigim gibi merak etme sen beni. Bak sigarayi da azalttim. Duman duman ayrintisinda yittigim bu sehri içmekteyim ve cigerlerim çatlarcasina, ummali ahlar üflemekteyim gecenin kasvetine. Zakkum kokulu yoklugunu sarip çarsafina gecenin, basimin atesiyle tellendirmekteyim safagini ömrümün. Sen beni merak etme. Sarkilarin kiyisindan umarsizca geçen ben, simdi kulak kesilir oldum gecelerin inciten senfonisine. Sanki bütün sarkilar senin için yazilmis. Bütün siirlerin konusu sensin sanki. Ressamlarin isledigi tema, romanlarin al yazmali kir çiçegi sensin. Intiharim olur dinledigim sarkilar. Baktigim resimler timsalini nakseder güllerin kanadina. Siirlerin güftesidir, tasviri imkânsiz sehla bakisin. Bak sana ne söyleyecegim. Madem o kadar umurundaysam ve hatirim varsa sende, hadi gel oyunu bir kerecik kuralina göre oynayalim. Sen kal ben gideyim. Ve eger hatirim varsa, sen kendine iyi bak. Olmaz mi? Almiyor gözün degil mi? Gitmek, kalmaktan daha kolay. Daha bir özgür kiliyor sözlerin cümlelesmesini. Kolaysa sen kendine iyi bak. Bakabilirsen tabi… Vurunca perdelerin arasindan gecenin hüznü, kaybedersin ben öznesini hayatinin satirlarindan. Nesnesi olursun bütün teferruatlarin ve ruhsuz bir beden, kamburlasir zamanin sirtinda. Kendine iyi bak sözü, söylendigi an gibi anlamsiz kalir, anlamini yitirmis hayatinin lehçesinde. Sen musallaya bakan yüzü olursun koca dünyanin. Iste bak, kendime iyi bakiyorum. Sen merak etme beni. Kendimin bile inanmaktan haya ettigim yalanlari heceliyorken, bir fincan kahvenin kirk yillik hatirini yudumluyorken ve bir fincani dahi doldurmadigini fark ediyorken yasadiklarimizin, senin hatirina kendime iyi bakiyorum. Of! Olmuyor kara gözlüm! Kendime iyi bakamiyorum. Bakmak istesem de bir türlü kendimi, kendimde bulamiyorum. Giderken ya beni de götürdün, ya da kendini unuttun. Bulamiyorum. Cevapsiz sorularin sapaginda hezeyanlara durmanin aksamini yasiyorum. Bir türlü sabah olmuyor sanki. Giderken eteginin kivrimlarinda sürünen gölgeye mi karisti sabah? Nedir bu karanlik? Nedir bu körlük? Bir türlü kendime rastlayamiyorum. Zamanin her anini didik didik ariyorum, tek buldugum adi geçmiste sakli ince bir sizi… Sen… Her sey körkütük sen olmusken, senin kimligine bürünmüsken yasamim, kendimi aramaktan vazgeçiyorum. Iste bu yüzden, kendime iyi bakamiyorum…
·
114 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.