Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bu hikayeyi dün babamdan dinledim bugün sizin için yazıya döktüm :)
Bir gün birbirini tanımayan zeki bir genç adamla yaşlı bir adam tesadüfen beraber yürüyerek bir yolculuğa çıkmışlar. Yolculuk uzun ve bir süre sonra yorulmuşlar. Genç adam yaşlı adama "Amca sana karşı saygımı yitirmemekle birlikte bir şey söyleyebilir miyim? İkimiz de yorulduk. Yolun kalanının bir kısmını sen beni sırtında taşı sonra ben seni sırtımda taşırım öyle öyle gidelim olur mu?" diye sormuş. Yaşlı adam sinirlenerek, "Hiç utanmıyor musun be kepaze adam! Deden yaşındayım. Ben seni nasıl sırtımda taşıyayım." diye hiddetle çıkışmış genç adama. Genç adam da "Tamam amca özür dilerim demedim say." diyip yola devam etmişler. Bir süre sonra bir buğday tarlasının yanından geçmişler. Yaşlı adam tarlayı şöyle gözüyle süzdükten sonra "Vay be! Ne güzel bir buğday bu böyle. Baksana şu sümbüllere. Çok güzel bir buğday çıkar bundan." demiş. Genç adam da bunun üzerine "Sahibi yememişse güzeldir. Ama yemişse bir anlamı yok bu güzelliğin" demiş. Yaşlı adam gene sinirlenerek, "Yahu ne biçim adamsın sen böyle. Buğday daha tarlada sen kalkmış neyden bahsediyorsun. Buğday tarlada iken adam nasıl yesin!" Genç adam yine "Tamam amca özür dilerim, demedim say" diyip yola devam etmişler. Bir süre sonra akşam üzeri yaşlı adamın köyüne varmışlar. Köyün yanındaki mezarlıkta bir cenaze merasimine denk gelmişler. Yaşlı adam üzülerek "Ben köyden gitmeden önce yaşlı ve hasta biri vardı. Sanırım odur ölen ve bu onun cenazesi." demiş genç adama. Biraz sonra kalabalıktan birine sormuş yaşlı adam. Bakmış ki tahmin ettiği kişi vefat etmiş. Genç adam söze girerek, "Amca bu adam temenni mi öldü yoksa hâlâ yaşıyor mu?" diye soru sormuş. Yaşlı adam yine çok sinirlenmiş. "Yahu kör müsün be adam ölmüş diyorum sana, mezarını bile kazmışlar, senin bu sorduğun soru mu şimdi." diye öfkeli bir şekilde yine söylenmiş. Genç adam yine "Tamam amca özür dilerim sormadım say." demiş. Yaşlı adamın evi vardıkları köyde, ama genç adamın köyüne hâlâ yolu varmış. Genç adam, yaşlı adama, "Karanlık bastı. Ben de çok yoruldum. Köyün camisine gideyim. Geceyi orda geçirip sabah yoluma devam ederim." demiş. Vedalaşıp dağılmışlar. Genç adam camiye yaşlı adamsa evine gitmiş. Yaşlı adam evine varırken genç kızı karşılamış onu. Babasına yemek sofrası kurma hazırlığı yaparken, "Baba nasıl geçti yolculuğun?" diye sormuş genç kız. Yaşlı adam, "Hiç sorma kızım. Aptal biriyle geldim. Yol boyu saçma sapan sorular sorup durdu. Yolu daha var şuan bizim köyün camisinde. Geceyi orda geçirip sabah yoluna devam edecekmiş." demiş kızına. Kızı bunun üzerine "Hayırdır baba ne sordu ki bu kadar saçma?" diye sormuş. "Yahu kızım yolda gelirken ikimiz de yorulduk. Bana kalkıp sorduğu şey birbirimizi birbirimizin sırtında sırayla taşıyalım mı? Allah aşkına kızım yaşlı birine bu soru sorulur mu?" demiş kızına. Kızı da, "İyi de babacım adamın kastı gerçek anlamda sırtınızda birbirinizi taşıyarak yola devam etmek değil ki, adamın maksadı senle sohbet etmek. Bir konuyu sen konuşursun, birini o derken sohbet ile yolculuğu yapmak istemişki sohbetle yolu nasıl aldığınızın farkına bile varyasınız istemiş." demiş. Adam da şaşırarak. "Aaa, haklısın kızım onu akıl edemedim. Ama sadece o değil ki. Misal biz buğday tarlasının yanından geçtik. Ben de ne güzel bir buğday dedim. Adam da bana kalkıp sahibi yememişse iyidir dedi. Allah için tarladaki buğdayı sahibi nasıl yesin. Bu nasıl saçma bir soru." demiş. Kızı yine cevap vermiş, "Babacım adam o soruyu sorarken haklı. Belki tarlanın sahibi daha buğdayı olmadan bir öngörü hesabıyla buğdayını ucuza satmıştır. Ve büyük zarara uğramıştır. Adam da bunun üzerine kalkıp sahibi yememişse iyidir demiş." Adam yine şaşırarak kızına hak verdi. "Kızım son olarak bişi diyecem mümkün değil haklıdır diyemezsin bu kez buna. Biz köye vardığımızda. Bugün ölen kişinin cenazesine denk geldik. Kendisi de yanımda kazılmış mezarı görüyor. Kalabalığı da görüyor. Öyle bir yerde kalkıp bana sorduğu soru, 'Adam temenni ölmüş mü yoksa hâlâ yaşamaya devam ediyor mu?' Allah aşkına kızım bu sorulacak soru mu?" Kızı yine "baba adam haklı" demiş. Adam çok şaşırmış ve kızından açıklama istercesine bakmış. Kızı "Baba adamın o soruyu sormasındaki amaç adamın gerçek anlamda ölüp ölmediği değil. Yani ölen adam ardından nasıl evlatlar bırakmış diye sormuş sana. Eğer ardında yetiştirdiği hayırsever, ve güzel ahlaklı çocuklar bırakmışsa o adam ölmüş sayılmaz. Çünkü evlatlarının yaptığı her iyilik aslında o adamı yeniden yaşatır. Ama olaki çocuklar ipe sapa gelmez hayırsız ise, işte o zaman adam gerçek anlamda ölmüş demektir." Yaşlı adam yine sustu. Kızına hak verdi. Kızı, o adamın çok zeki biri olduğunu anladı. Ve adamı daha hiç görmeden ona aşık oldu. Ona bir şekilde ulaşmak istedi. Ama babasından da çekiniyordu. Aklına bir fikir geldi. Kalktı ona 12 yumurta haşladı ve yanına bütün bir yuvarlak ekmek de ekleyerek babasına verdi. "Baba, o adam da sen gibi uzun yoldan geldi. Aç ve yorgundur. Madem bizim köyün camisinde. Hadi sana zahmet kalk bunları ona götür de karnını doyursun. Sevabımız olur." dedi. Babası evden çıkarken, kızı arkasından "Baba ona 12 yumurta haşladım ve yanına bütün bir yuvarlak ekmek ekledim. Senden ricam yeme onları yolda. Ona ver çabuk dön yemeğin burda hazır zaten. Evde yersin." Yaşlı adam "tamam kızım." diyip caminin yolunu tuttu. Yolda giderken çok acıktığını ve bunca yumurtanın bir kişiye fazla geleceğini düşünerek kızının ikazına rağmen yolda kalkıp on iki yumurtadan birini soyup ekmekten de biraz kopararak yedi. Yaşlı adam camiye varıp elindekileri genç adama uzattı. Genç adam yumurtaları göz ucuyla saydı. 11 taneydi. Ve ekmek de biraz yenilmişti. Genç adam mesajı anladı. Anladı ki karşıdaki kişi de zeki biri. Bu çok hoşuna gitti. Yaşlı adam gitmeden ona "Amca, getirdiklerin için teşekkür ederim. Ama senden bişi isteyebilir miyim? Eve gittiğinde, bu ekmekle yumurtayı her kim hazırladı ise, ona sorar mısın 'yıl ne zaman 11 ay oldu ve güneş ne zaman ay oldu?' Yaşlı adam yine bişi anlamadan "tamam" dercesine başını sallayıp evine döndü. Eve vardığında kızı babasının yanına varıp "Baba ona verdin mi sana verdiğim yiyecekleri?" diye sorunca babası, "Evet kızım verdim. Ama bunları hazırlayan kişiye iki soru sormamı istedi. Birinde dediki yıl ne zaman ay oldu. Birinde de güneş ne zaman ay oldu? Vallahi sana dedim bu adam manyak. Baksana şu sorduğu sorulara." Kızı o an olayı anladı ve babasına "Baba, vallahi bu adamı daha görmedim. Rengini, boyunu posunu, yaşını hiç de bilmiyorum. Ama ben bu adamın zekasına aşık oldum. Ben sana 12 yumurta vermiştim. Her biri 1 ayı temsil ediyordu. Bu yılın 12 ayı onu seveceğimi temsilendi. Ve sen 12 yumurtadan birini yemişsin yolda. O da buna istinaden yıl ne zaman ay oldu demiş. Yani 12 ay iken bir yıl ne zaman 11 ay oldu diye. Ve sana yuvarlak tam bir ekmek vermiştim. O da güneşi temsil ediyordu. Bu da ona güneş olabilirim anlamında idi. Sen ekmekten de bir parça koparıp yemişsin yolda. O da ona istinaden güneş ne zaman ay oldu sorusunu sormuş. Ben bu adama aşık oldum baba. Rızan varsa onla evlenmek isterim." Yaşlı adam şaşırmış. Kızının her dediği de doğru olduğu için de bişi diyerek kızını üzmek istemeyip kızının genç adamla evlenmesine razı olup evlendirmiş... Zekâ, her şeydir...
·
268 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.