Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

331 syf.
9/10 puan verdi
·
40 günde okudu
Bol sanatlı feminist
Uzun, bol araştırmalı ve yeni fikirler edinmeme olanak sağlayan bir okuma sürecimin de sonuna geldim ve inceleme yazarken neyi ne kadar anladığımı ve öğrenebildiğimi test etmek için de yazdığımı söyleyebilirim. İlk olarak kitabı rahat bir şekilde hangi okurlara tavsiye ederim diye sorarsam kendime, sanat ve tarihi ile ilgili olanların bence kesinlikle okuması gereken bir kitap. Sanat anlayışının modernlik ve kamusal alan çerçevesiyle değişimini, toplumsal cinsiyet açısından yansıttıklarını incelemek açıkçası benim için ufkumu açıcı oldu. Oldukça tatmin oldum ve kendimi huzurlu hissediyorum gerçekten... Sanat ve sanat tarihiyle çok ilgiliyim ve sanat alanında toplumsal cinsiyet olgusunun içinde yer alan kavramların devinimini, feminist bakışıyla resimleri incelemeyi çok istedim ve bu kitabı zevkle okudum. Bu yüzden sanat tarihi size sıkıcı geliyorsa, büyük ihtimalle kitap da sarmayacaktır. Ama şöyle bir durumu var: Yazarın dili oldukça sade ve anlaşılır, bu yüzden kitap oldukça akıcı ilerledi, yani önyargılı davranılmasını istemem açıkçası. Kitaptaki temel kavramların neler olduğuna gelirsek şu başlıkları sıralayabilirim. *20.yüzyıl sanatının sanat tarihindeki yeri ve dönüm noktaları, *Kadınlık "sembollerinin" sanat alanındaki yansımaları, *Sanat eseri ve sanatçı tanımlamalarındaki karşıtlık ve çelişkiler, *Sanat alanındaki kadının nesneleştirilmesi, *En çok ilgimi çeken çıplaklık meselesi, *Tarihteki kadın sanatçılarının ünü ve başarısı, *Tablolardaki "kadın modellerine" feminist bakış, *Toplumsal alanlarda, kamusal modernlik çerçevesinde, sanat mecrasında kadının yaşamındaki ikilik ya da çelişki hali, *Bakılma mevzusu ve arzusu, *Kadınlık arzularının toplumsal inşası, *Burjuva kadınlarının ayrıştırılması, *Sınıfsal farklılık ve kadın sorunları arasındaki ilişkiler. Yukarıda dediğim gibi en çok ilgimi çeken mesele olan çıplaklık meselesinin benim için en çok ilgimi çeken olmasının altında yatan temel sebep şudur: Bedenin çırılçıplak oluşu ve kişinin saygı, itibar ve gücü arasında doğru orantılı bir bakış açısının sanat mecrasında da oldukça yaygın bir durumda olması, dünyaya baktığım çerçeveyi biraz genişletti. Kadının çıplaklığı olayı biraz daha karışık bu durumda çünkü toplumsal ya da kamusal alanda yaygın olan kadının nesneleştirilmesi olayı, sanat dünyasına da elbette sirayet etmiş. Kadının nesneleştirilmesi derken neyi kast ediyorum? Çok basit bir örnek vermek istiyorum: kadın bedeni, masada duran bir biblo olarak değerlendiriliyor. Erkek sanatçının, sanatı için kullandığı bir araç olarak görülüyor. Kadının modellik yaptığı milyon tane tablo çok rahat bir şekilde bulabilirsiniz fakat burada elbette önemli bir nüans, detay var ki o da şu: Kadın çıplaklığının sanatsal dışavurumu değil sözünü ettiğim, daha çok kadının bireyselliğine ve özüne karşı saldırıyı ya da daha ince bir izahla toplumsal inşasını kast ediyorum. Alıntıladığım bir tablo vardı hatta, önemli bir sanatçının sadece kadın olmasından dolayı erkeklerin sempozyumuna katılamadığını anlatan, bunu kast ediyorum nesneleştirmek derken. Bu açıdan yazar, sanat eseri ve sanatçı arasındaki oluşumlara değiniyor. Elbette ki en çok tartışılan ve hakkında nihai gerçek yargılara ulaşılması en zor olan mesele de şudur: kadınlık arzuları. Arzularımız değişken, hassas, hızlı dönüşebilen, kontrolü zor, ortaya çıkışının sebeplerinde çelişkiler olup, manipülatif özellikler taşır. Bu kadar kompleks bir olgunun, toplumsal alandaki dönüşümlerini ve etkilerini incelemek tamamen apayrı bir durumdur, bu çok açık. Hal böyleyken, söz konusu kadınlık arzuları ise, yani inanılmaz zor ama gerçekten zevkli bir uğraş benim için. İnsanın arzularının temelini görebilmesi, belli verilere dayandırabilmesi, kontrol edilmesi meseleleri çok önemlidir, hatta çok iddialı yaklaşayım, bu meseleler hayati meselelerdir. İşte bundan daha önemli olan nokta ise şurası: Arzularımızın inşa süreci, inşa edilen toplum yapısı, inşa sürecinin çıktıları. Bunlarla ilgili edinilen fikirler sadece sanat tarihi alanında değil, insanlık tarihindeki olgular için çok önemli veriler sağlar bize. İşte feminist bir kişinin üzerinde kesinlikle durması gereken bir mevzu olarak bunu görüyorum. Kadınlık arzuları denildiğinde aklınıza gelen ilk görüntü, ilk kavram ya da ilk olgu nedir? Mesela kavram olarak, cinsellik açısından dişilik tabirinin zihninizde belirmesi büyük bir ihtimal. Dişilik, daha çok hayvani bir tabir olarak nitelenir ve bunun kadını indirgeyici bir tavrı olduğunun iddiaları da popülerdir. Fakat bu benim kafama pek yatmıyor. İnsan, yaşam süresince evet kendisini geliştirebilmeli, salt insana özgü olan üretimler gerçekleştirebilmeli fakat doğasına dönmesine de izin vermeli. Doğayla bütünleşmelisiniz ve bu o kadar basit bir şeydir ki. Doğanın içinde salt hayvan olarak değerlendirin demiyorum sadece hayvani yönünüzü keşfetmelisiniz. Bu keşfedildiğinde ben şuna ulaşılabileceğine inanıyorum: Dişilik ve erillik arzularının doğadaki haliyle yansıtılması için herhangi bir engel kalmayacak. Bu açıdan yapılan geniş çaplı bir düşünme, birçok olguyu temelinden değiştirmenizi sağlayabilir. Bence en önemli etkisi de, toplumsal cinsiyet inşasının yıpratıcı etkisi derin bir şekilde idrak edilebilir, bu konuda kesin konuşuyorum çünkü bence gerçek olan bu. Sanatsal çalışmalarda da inşa edilmeye, edileni sürdürmeye çalışılan kadına dair arzular, roller ve sembollerin oluşumlarıyla ilgili süreci daha çıplak bir şekilde göreceksinizdir. Feminizm de sadece kadınların tarih açısından yaşadığı süreçler değil; sınıfsal olarak farklı konumlarda yer alan kadınların yaşadığı sorunlar arasındaki toplumsal ve siyasal karşılaştırmalara da yazar değinmeyi ihmal etmemiş. Havalı bir tanım olan şu kamusal modernlik olayında ise, kadının toplum hayatındaki modernizme geçisindeki tereddütleri, çelişkileri, ikiliği gibi çetrefilli meselelerdeki tavırlarıyla ilgili birkaç metin de yer alıyor ve bu konu sanırım kendime en yakın hissettiğim konuydu. Kadının toplumsal hayatta yer edinme mücadelesindeki tavrının ne süreçte ilerleyebileceği ile ilgili fikirleri okuduğumda itiraf etmeliyim ki, kendime yönelik çok ters şeyler düşündüğümü fark ettim. Yani ne diyebilirim ki, bana etkisi epey fazla oldu. İlk başta dediğim gibi çok verimli ve eğlenceli bir okumaydı benim için, daha çok bir araştırmaydı hatta. Okumanızı rahat bir şekilde tavsiye ederim. İncelemem biraz daldan dala oldu evet, gözleriniz buraya kadar geldiyse çok teşekkür ederim.. İyi okumalar arkadaşlar
Sanat/Cinsiyet
Sanat/CinsiyetKolektif · İletişim Yayıncılık · 202143 okunma
·
243 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.