Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

En güçlü, gücünü hak, boyun eğmeyi de ödev biçimine sokmadıkça hep egemen kalacak kadar güçlü değildir. Güçlünün hakkı işte buradan gelir. Görünüşte alay edilen hak, gerçekte bir ilke olmuştur. Ama bize hiç açıklanmayacak mı bu sözcük? Güç maddesel bir şeydir. Bundan nasıl bir ahlak çıkabilir, bilmem. Güce boyun eğmek, bir istem işi değil, bir zorunluluk; oysa bir sakıntı işidir. Ne bakımdan ödev olabilir bu? Bir an için, bu sözde hak var diyelim. .... . Hakkı doğuran güç ise, etkiyle birlikte etken de değişir. Bir öncekini alt eden bir güç, onun hakkını da elde eder. Ceza görmeden başkaldırabildiniz mi, bu başkaldırma bir hak olabilir. Madem güçlü her zaman haklıdır, öyleyse yapılacak şey, her zaman güçlü olmaya bakmaktır. Güçlünün yok olmasıyla ortadan kalkan kalkan bir hakka hak diyebilir miyiz? İnsan boyun eğecek olduktan sonra, ödev dolayısıyla niye boyun eğsin? İnsan boyun eğmeye zorlanıyorsa, boyun eğmek zorunda değil demektir. Görülüyor ki, hak sözü GÜÇ'e hiç bir şey eklemiyor; bu bakımdan hiç bir anlam da taşımıyor. Güçlere boyun eğin! Eğer bu kaba güce boyun eğin demekse, bir davranış kuralı olarak iyi, ama gereksizdir: çünkü hiç bir zaman buna aykırı davranılmaz. Her türlü güç Tanrı'dan gelir, kabul. Ama bütün hastalıklar da ondan gelir. Böyledir diye, Hekim çağırmak yasak mı olmalı ? Ormanın köşesinde karşıma ansızın bir haydut çıkıverse, ona kesemi yalnız zorlandığım için mi vermeliyim, yoksa -kesemi kurtacak durumda olsam- vicdan gereği vermem gerekir mi yine de ? Çünkü haydutun elindeki tabanca da bir güçtür nihayet. Öyleyse kabul edelim ki, güç hak yaratmaz ve insan ancak haklı güce boyun eğmelidir.
Sayfa 7 - iş BankasıKitabı yarım bıraktı
·
145 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.