Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

616 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Stephen King'den yine çokça düşünülmüş, üzerine çalışılmış ve etkileyici bir kitap olan Enstitü'yü bitireli bir saat bile geçmedi. Bir süre yatıp üzerine düşündükten sonra insanların yorumlarının peşine düştüm ve kitabın gereksiz detaylar içerdiğine, gereksiz uzun olduğuna dair yorumlar gördükçe üzüldüm. Bana kalırsa kitap gerçekten çok ikna ediciydi. Bu önemli bir özellik çünkü kendi dünyamızın içinde yepyeni ve çarpıcı bir sistem yaratılmıştı ve okura "Biliyorum, fazla uçuk kaçık ama inan bana, güven bana." çağrısı yapılıyordu kitapta. Ve inanıyordunuz -en azından gerçek olabilirliğini düşünüyordunuz. İşte ben bu özelliğin, biraz da kitapta çokça yer alan detaylardan kaynaklandığını düşünüyorum. Araştırmalara göre doğrulara yakın yalanların inandırıcılığı daha yüksektir. Bu yüzden kitabın içindeki, akışta önemli ya da önemsiz, her yerin ve karakterin güzelce betimlenmesi ve geçmişlerinden detaylıca bahsedilmesi bütün uçarılıklar içinde kitabın ayaklarının yere basmasını sağlamış bana kalırsa. Çünkü baktığımız zaman, hayatın kendisi de gereksiz detaylarla dolu. Bir benzinliğe girdiğimizde gözümüzün çarptığı reklam afişinin hayat yolculuğumuzda belki bize hiçbir faydası olmayacak ama yine de orada. Bence kitaptaki anlatım da bu yolda ilerliyor, bu nedenle kitabın içindeki detayları gereksiz bulmadım, bilakis onlardan keyif aldım. Ayrıca baktığımız zaman, bir kitabı kitap yapan sadece konusu mudur? Bir kitap sırf konusu güzel diye mi edebiyatta yer kazanır? Peki ya betimlemeler, anlatım özellikleri, sonrasında sana bıraktıkları?.. Bakınca kitabın konusu -arka kapak yazısından bahsediyorum- aşırı sıra dışı, benzeri duyulmamış ögeler içermiyordu. Kitabın konusunu ilk okuduğumda almamı sağlayan şey "Acaba bu konuyu Stephen King nasıl işledi?" sorusu oldu, ki kitabı farklılaştıran da zaten yazarın satır aralarını nelerle doldurduğuydu. Aynı konu 600 değil de 300 sayfada da anlatılabilir miydi? Evet. Yine bu kadar etkileyici olur muydu? Hayır. Tabi ki herkesin yorumu kendine; herkes kitaptan benim kadar keyif almamış olabilir, buna sözüm yok. Sadece kitabın daha kısa anlatılabileceğini söylemek bana mantıklı gelmiyor. Jane Austen'ın Gurur ve Önyargı'sını sadece aşk hikayesi olarak görüp daha kısa olabileceğini söylemekle eşdeğer bence -ancak diğer karakterlerin müdahalelerini, Elizabeth ve Bay Darcy'nin iç çatışmalarını yok sayamayız, Jane Austen'ın kendine özgü anlatım tarzı olmasa kitap bir şaheser olamazdı. Velhasıl Enstitü beğendiğim bir kitap oldu. Sınava hazırlık sürecinden kaynaklı elimde gereğinden fazla oyalansa da her fırsatta kapağını merakla açtığım, bazen araya bir iki gün girse bile tansiyonundan kopmadığım bir kitaptı. George'u, Nicky'yi, Kalisha'yı ve özellikle de Luke'la Avery'yi aşırı özümsedim ve sevdim. Bu sefer anlatılan çocukların uğraştığı sorun -O ile kıyaslandığında- gerçeğe daha yakındı, bu yüzden korkudan çok gerilime yakındı diyebilirim. Tekrar söylüyorum, bunlar kişisel fikirlerim. Umarım okumayı düşünen birileri için aydınlatıcı olur, benim kesinlikle önerdiğim bir kitap kendisi. NOT: Yazar Notu'nda Doktor Russ'tan bahsettiği kısım beni çok duygulandırdı.
Enstitü
EnstitüStephen King · Altın Kitaplar · 20211,413 okunma
·
1.391 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.