Gönderi

·
Puan vermedi
The show must go on!
Bu sefer, edebiyat konuşmak yerine bir diziden bahsedeceğim, kalbime olabileceği kadar dokunmuş, en hüzünlü hallerimde bana bir çikolata gibi sevinç katan, nam-ı diğer ‘Glee’. Şunu söyleyerekten bir başlangıç yapmak istiyorum, iyi olmaya çabaladığımız miktar kadar iyi olduğumuza inanmama rağmen, ön-yargı problemiyle baş eden biriyim, her adımımda önüne geçmeye çalışıyorum. Dolayısıyla bu gereksiz dürüstlüğü nereye koyarsınız, o size kalmıştır. Aslında maksadım kült veya klasik değeri taşımayan (kime göre, neye göre :)] bu yapımı de hiçbir yargıda bulunmadan, insan ruhuna kara bir leke gibi işlemiş saçma beklentilerden uzak şekilde değerlendirmeniz, çünkü ben öyle yaptım… Bir şans verirseniz sizi de mutlu edeceğine eminim. Öncelikle dizimiz müzikal bir gençlik drama dizisi, Spring Awakening oyunun başka bir versiyonunun televizyona aktarılmış hali gibi düşünebilirsiniz, belki daha kadrolu ve kapsamlısı :) Bu güzel dizi benim üzerimde öyle büyük bir etki sahibi oldu ki sözcüklere dökmek oldukça zorlaşıyor. Hiçbir karakterin siyah beyaz olmayışı, salt iyi-kötü karakter niyeti güdülmeden yaratılmış olmaları. Her birinin hatalarıyla, hayalleriyle/ dünyada hepimizin büyük hayallerinin gerçekleşmediğini gördükleri zaman yetişkinliğin farkındalığına erişmeleri… Kısacası hepsinin grinin birer tonu oluşu sevmemde en büyük etken. Farklı etnik kökenden, cinsel kimlikten, sınıftan, dinden gelen, ortak sadece müzik tutkusuna sahip bu gençler, birbirlerine tamamen zıt ve bir o kadar birbirlerine aitler. Aynı bizler gibi, aynı bizim olduğumuz kadar doğru ve yanlışlar. Dile dökemedikleri duyguları müzikle anlatıyorlar biz de anlıyoruz, hem de fazlasıyla. Diziyi sürekli izlerken, ben bunu asla yapamazdım/yapmazdım, ben de aynen böyle yapardım diyorsunuz. Anlatılan aslında sizin hikayeniz, aynı Horatius’un dediği gibi! “Quid rides? Mutato nomine de te fabula narratur" şeklindedir ve tam karşılığı "Ne gülüyorsun? isimleri değiştir ve bu senin öykündür" Diyor büyük üstat, aynen öyle. Sadece arka planda (ön plan desek de olabilir!) müziğin yer aldığı hali. Bu dizi beni en sevdiğim şiirleri okumak kadar mutlu etti; ve her bir karakter içimde öyle yer etti ki… Kendimi daha çok sevmeme: Sürekli eleştiriye tutmamama, sahip olduğum kişiye, kendime daha çok saygı duymama sebep oldu. Tüm açık yürekliliğimle herkese şiddetle öneriyorum. İzleyin, dinleyin. Ve son olarak, söyledikleri şarkılar da bir o kadar güzel, hit yapmış az duyduğumuz çok duyduğumuz, hepimizin sevdiği parçalar. Bonnie Tyler, Bon Jovi’den Lady Gaga’ya kadar. (Rachel karakterini sevmiyorum diyenle iletişimi keserim, o kadar. Zor olanı da sevmeyi öğrenmeliyiz, bazen en güzeli odur…)
Glee - William McKinley Lisesi Yıllığı
Glee - William McKinley Lisesi YıllığıKolektif · Akılçelen Kitaplar · 20156 okunma
·
228 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.