Debbie Macomber'i bazı okurlar; herhangi bir yetkinliğe sahip değil, basit ve sıradan bir yazar olarak yaftalamaktadırlar. Acaba bu haksız yargıya varmadan önce bilgileri dahilinde miydi, Debbie Macomber'in " Disleksi (Öğrenme Bozukluğu ) hastalığı " nedeniyle eğitimine liseden sonra yarım bırakmak zorunda kaldığından. Yazarın hayatını araştırırken, disleksi hastalığına yakalanmış olduğunu okuyunca, aklıma kızımla beş yıl önce izlemiş olduğumuz " Taare Zameen Par "( Yerdeki yıldızlar ) adlı hint filmi geldi. Senaryoda küçük kahramanımız da, bir disleksi hastasıydı. Ne ailesi, ne de çevresi küçük kahramanımızda ki farklılıkların ayırdına bir türlü varamamıştı. Ta ki resim öğretmeni (Aamir Khan ) senaryoya dahil, oluncaya kadar. Sonrası gerçekten tam bir başarı örneğiydi. Kızımla o kadar çok etkilenmiştik ki , disleksi hastalığını ayrıntılarıyla araştırmıştık. Öğrendiklerimiz karşısında şok olmuştuk. Çünkü tanıdığımızı sandığımız bir çok ünlü, geçmişlerinde disleksi hastalığı yüzünden sıkıntılı durumlara maruz kalmıştı. Ama bu hastalık onların, insanlar tarafından sevilmesine ve ünlenmesine bir engel teşkil etmemişti. Mesela, Agatha Christie, Albert Einstein, Alfred Hitchcock ve Napoleon Bonaparte aklımda kalmış ünlülerden sadece birkaçı. Neden incelemede yazarın gençliğinde geçirmiş olduğu, hastalığa önem verdiğimi düşünen arkadaşlar olabilir. Önem veriyorum ki, bir yazarın meydana getirdiği eseri yargılamadan önce herkesi etik olmaya davet ediyorum. Kaldı ki, onların dediği gibi uslüp sade, olay örgüsü basit olsa da bu demek değildir ki, Debbie Macomber kitapları okunmamalı! Aksine satırlar arasında ilerledikçe her okurun kendisinden bir parça bulacağı tartışılmaz bir hakikattir.
" Yıldızlı Gece " adlı kitabımızın muhteviyatına kısaca değinmek istersek; olay örgüsü, bir noel arifesinde gazeteci olan Carrie ve yazar olan Finn Dalton'un birbirlerine karşı hissettikleri çekim üzerine kurulmuş. Carrie ve Finn'in farklı bir kültür de yetişmiş olmalarına rağmen, ortak bir noktada buluşmalarını okumak eğlenceliydi. Ne zaman başlayıp da, bitirdiğimin ayrımına varamadığım bir Debbie Macomber kitabı daha.
" Romanları diğer edebi anlatılardan ayıran şey, gizli bir merkezleri olmasıdır. Romanların onları okurken varlığına inandığımız ve aradığımız gizli bir merkezleri vardır. " diyen, Orhan Pamuk ile aynı fikirde olduğumu belirterek arada yaşama bir mola vermek istediğinizde Debbie Macomber'in herhangi bir kitabını okumanızı tavsiye ederim...