Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

ahh ahh değişen hiçbir şey yok :)
"Yalan!" diye bağırdı. "Hepsi yalan bu yazdıklarının! Bu sefalet nerde var? Hangi memlekette?" Suçlama eleştiri sınırlarını aşıyor, kişiliğime kadar uzanıyordu. Ben mi yalancıydım? "Ben gördüklerimi yazdım!" dedim. "Bunların sefalet anlamına geldiğini siz söylüyorsunuz?" "Biz mi söylüyoruz, sen mi yazıyorsun?" "Hiç hoşuma gitmez bu sözcük, bir şair olarak... Hiçbir yazımda kullanmadım bu sözcüğü!" "Ama bütün çizdiklerin sefalet tablosu! Aç çocuklar... Çöp tenekelerinden ekmek arayanlar... Fırın önlerinde kuyruğa girenler..." "Ben gerçekçi bir yazarım. Gördüklerimi yazıyorum, uydurmuyorum!" "Sefalet var mı memlekette, yok mu; onu söyle!" "Siz bilmiyor musunuz efendim?" "Ben sana soruyorum!" "Gördüklerimi olduğu gibi yazdım. Var mı yok mu gerisini siz bulup çıkarın!" "Diyelim ki, gördüğünü yazdın... Ne halt etmeye yazarsın bunları?" "Görmeyenlere göstermek için!" "Hıı! Demek öyle! Göstermek için haaa! Göstereceksin de ne olacak?" "Sadece göstermiş olacağım, bir sanatçı olarak... " "Göstermekte iş biter mi? Söyle, göstereceksin de ne olacak, diyorum?" "Bunu da gösterdiklerim söylesin." "Milleti ayaklandırmak için öyle mi? Senin yaptığın, düpedüz kışkırtıcılık ı" "Aydın olarak, sanatçı olarak bana düşen iş, gerçekleri göstermek." "Öyle demek! Uyarmak, kışkırtmak, ayaklandırmak! Alın götürün bunu! Atın içeri! Görsün çöp tenekelerini karıştırmayı içerde!"
Sayfa 128 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
·
98 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.