Müslümanlar olarak, öncelikle "Adalet" kavramının ne olduğunu yetkililere ve tüm insanlara öğretmemiz gerekiyor. Çünkü bizler, “Her hak sahibine hakkını vereceksiniz. Hatta boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan kısas sûretiyle hakkı alınacaktır.” buyurarak âhirette hiçbir haksızlığın karşılıksız kalmayacağını bildiren bir peygamberin ümmetiyiz. Yine veda haccında, “Ey insanlar! Sizden ayrılma vaktim oldukça yaklaşmıştır! Sizden birine vurmuşsam, işte sırtım, gelsin vursun! Birinizin malını almışsam, gelsin, hakkını alsın! Sakın hak sahibi, şayet kısas talebinde bulunursam, ‘Resûlullah bana darılır’ diye düşünmesin! Bilmelisiniz ki benden hakkını isteyene darılmak, benim fıtratımda yoktur. Benim yanımda en sevimliniz, hakkı varsa, gelip benden onu isteyen kimsedir veyahut helâl edendir. Ben, Rabbimin huzuruna, üzerimde kul hakkı olmadan varmak istiyorum!” diyen Hak Nebinin izinde "Adalet"in ne demek olduğunu herkese öğretmeye mecburuz. Çünkü İslami kurallarla yönetilirken, evet gerçek şeriatla yönetilirken, Yahudiler bizleri "zulümden kurtaranlar" olarak görmüştü. Akademisyen Zion Zohar'ın dediği gibi, "Müslümanlar İber yarımadasında Cebelitarık sokaklarında yürürken, Yahudiler onları zulümden kurtaracak kimseler olarak görmüşlerdi." Bugünkü zulmün ve adaletsizliğin sebebi ilahi hakikatin değil de, temelleri zayıf bir sistemin getirisi olan, kısıtlı bir zihnin ürünü olan hukuk kurallarını kullanmamızdır. Uyanın kardeşlerim. Vallahi uyanın! Çünkü Malcolm X' in de dediği gibi; "Eğer bir şey için ayak diretmezseniz, her darbe sizi yere serebilir."
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَج۪يبُوا لِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ اِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْي۪يكُمْۚ
Ey iman edenler! Sizi, hayat verecek şeylere çağırdıklarında Allah ve resulünün çağrısına uyun.