İstanbul'da yaşayanların -yaşayanlar diyorum çünkü İstanbul'a sadece gezme maksatlı gelenlerin bilmediği pek çok semtten/yerden bahsediyor yazarımız- bir nevi el kitabı olması gerektiği kanaatindeyim. Haluk Dursun, fevkalade İstanbul bilgisiyle köşklerden sebillere, camiilerden kiliselere ve hatta her mevsim İstanbul'da önceden ne yapılırdı, İstanbullu olmanın verdiği nezaketin Osmanlı'ya ne denli sirayet ettiğini nakış nakış işlemiş eserde. Zevk-i selimle okuduğum, İstanbul'a karşı hislerimin kuvvetlendiği bir eserdi. Haluk hocayla tam zamanında karşılaşmış gibi hissediyorum. Siz de eğer benim gibi hiç zat-ı muhteremin kitaplarını okumadıysanız büyük bir geç kalınmışlıktasınız, hemen İstanbul'da Yaşama Sanatı'nı alın ve İstanbul yerliliğine oynayın! :)