Gönderi

88 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
İvan İlyiç'
Hasta olmadan hasta olmanın ne demek olduğunu bilemeyiz, sağlığımızın kıymetini de. İvan İlyiç varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğmuş, okullardan başarıyla mezun olarak işe girmiştir. Kendisi gibi kültürlü bir kadınla evlenmiş, çocukları olmuştur. Belki de herkes böyle bir hayatı yaşamak ister. İvan İlyiç de hayatından son derece memnundur. Çünkü olması gerektiği gibi bir hayatı vardır. En azından kendisi öyle düşünüyordur hayatının son dakikalarına dek. Her şeyi şevkle yapmaktadır. Evinin perdelerini özel olarak yaptırır, masaların rengine, şekline kendi karar verir, odalara eşyaları kendisi alır. Öyle de umursamaktadır aslında hayatı. Karısıyla son günlerde çok tartışsalar da evde yaşanan bu sıkıntılardan kendisini işine vererek kurtarır. Bir şekilde hayatını böyle geçirir. Ta ki vücudunda duyduğu bir ağrı gitgide büyüyerek onu yataklara düşürene kadar. Hiçbir doktor teşhis koyamaz onun hastalığına, eşi zaten ondan ümidi kesmiş hatta onu evde bir fazlalık gibi görmeye başlamıştır. Kızı nişanlısıyla, oğlu sınavlarıyla meşguldür. İvan, hastalığının bu derece önemsenmemesine çok üzülür. Onun tek istediği ilgidir. Başında bir çocuk gibi hüngür hüngür ağlanmasını ister. Ölümden korkar ama elinden hiçbir şey gelmez. Doktorların verdiği ilaçlar etki etmez, durumu sürekli ağırlaşmaktadır. Ölüm ona çok yakındır. Bunun da farkındadır. Düşünceleri onu rahat bırakmaz. Acaba bu hayatı güzel yaşayamamış mıdır? Böyle bir hayata, yaşamak denir mi? Daha önce hiç bunları düşünmemiştir. O hep mutlu olduğunu, verimli bir hayat geçirdiğini düşünmüştür. Ama hayır aslında o sadece gerektiği gibi yaşamıştır bu hayatı. Sadece gerekli şeyleri yapmış. Her şeyi gerektiğini düşündüğü için almıştır. Her şey planlanan bir kurala uyar gibidir. Ama mutluluk? Yoktur mutluluk onun hayatında. Bunu çok geç anlar.
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Can Yayınları · 202046bin okunma
·
539 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.