MÜGE ANLI'NIN BİLE ÇÖZEMEYECEĞİ OLAYLAR SİLSİLESİ!Selam değerli okurlar.
Kitabın incelemesine başlamadan evvel, eser sahibi hakkında duygu ve düşüncelerimi aktarmak istiyorum biraz.
Sevgili Hakan, değerli dostum; uygulamada tanıdığım ve tanımaktan da fevkalade mutluluk duyduğum, görgülü, efendi, saygıdeğer bir beyefendidir. Kendisine karşı hissettiğim sevgi ve destek olmak isteğim, kitabını almamın başlıca faktörüydü, bunu inkar etmeyeceğim, çünkü( benim düşünceme göre) kendisi desteği, saygıyı, sevgiyi fazlasıyla hak eden, terbiyeli, tevazu sahibi, kalender bir adamdır!
Doğrusunu isterseniz kitabına dair fazla bir alıntı yok. Kitabını özellikle alma isteği uyandıracak, beni fazlasıyla heyecanlandıracak bir bülten yahut inceleme yazısı da okumadım.
Dediğim gibi kişiliğinin hatırına kitabını aldım. Peki ya sonra? İşte sonrası pişmanlık değil kesinlikle "iyi ki" oldu.
—İyi ki almışım, yoksa beni derinden etkileyen böylesine güzel bir kitaptan ve emekten mahrum kalacaktım— diye düşündüm. Kitabı artılarıyla- eksileriyle, tamamen tarafsız şekilde incelemeye gayret sarf edeceğim ve neden böyle düşündüğümü anlamış olacaksınız diye umut ediyorum.
Kitapta fazlasıyla noktalama işareti hatası, anlatım bozukluğu, zaman kayması( -yor cümlesinin ardından -mış/miş, dı/di, yahut -ır/ir) kurguya hizmet etmeyen, hikayenin akışını bozan absürt ögeler ve eylemler( Sadık'ın Zilan'a karşı beslediği anlamlı duyguları okuduğumuz cümlenin ardından Sadık'ın karanlıkta tuvalete gitmekten korkmasını öğrenmemiz gibi, tekil ve çoğul şahısların ardışık cümlelerde, aynı konuyu anlatırken,şahıs eklerinin karıştırılması gibi.)
Normalde sıraladığım hususlardan rahatsız olabilirdim. Dikkatli bir okur olduğuma inanırım, genelde gözümden en ufak bir detay dahi kaçmıyor.
Ama bu sefer ne oldu biliyor musunuz? Müthiş keyif alarak okudum. Sıkılmadım.
Hiçbir olumsuz detay rahatsız etmedi.
–Bitse de gitsek, şu zulüm sona erse, dostluk da bir yere kadar be kardesim– demedim( beni tanıyanlar bilir, normalde derim :)
Demek istediğim şudur ki; yazarın kitap dilinin tuhaf ve büyülü bir akıcılığı var.
İnanın kendimi Van'da, Sadık gibi yılanla korkutulmuş hissettim. Sadık gibi aşk acısı çektim. Sadık gibi şahit oldum her pisliğe, onun gibi sustum, korktum bazen, vicdan azabı çektim defalarca vs. vs.
Bu müthiş bir şey. Yazarın samimiyeti ve eserini içselleştirmesi burada ortaya çıkıyor. O Sadık oluyor, biz Sadık'a üzülüyoruz, Cemşit Ağa oluyor, Cemşit Ağa'ya hürmet duyuyoruz, Yakup Ağa oluyor, tüfeği alıp köyü taramak istiyoruz vb. Yer yer çok basit cümlelerle karşılaşıyorsunuz, gereksiz detaylar belirtiliyor örneğin: "Çayı içti. Çayı içtikten sonra kalktı, yatağına gitti" gibi. Genelde bu tarz güvensiz ve yanlış detaylarla okuyucuların cümle yağmuruna boğulduğu kitaplar için eleştirmenler; yazarın güvensizliği ve dile hakim olamamasını örnek verir. Bende bu düşünceye katılırım aslında. Ama gelin görün ki, en az bu hatalar kadar şu da önemlidir: "Yazar eserini keyifle okutmayı başarıyor mu, konuya hakimiyeti nasıl, dili akıcı ve duru mu? "
Evet. Bu kitap için sorduğum bütün bu sorulara, gönül rahatlığıyla –evet– diyebilirim!
Yazarımızda en beğendiğim haslet şu oldu: Merak duygusunu her an diri tutabilmesi!
Bakın bu büyük bir yetenektir!
Ama şuna da üzüldüm: Meraklandırdığı konuların hemen hemen hepsini birkaç cümlede sonuca ulaştırdı ve hemen sümen altı etti.
Örnek; Sadık'ın babasının, Cemşit Ağa'nın ve oğullarının vahim mağduriyeti gibi.. Son sayfalara doğru, hepinizi meraklandıran meselenin bir anda vuku bulması ve hemen sonucunun aktarılması. Spoiler vermemek adına detaylı anlatamadım. Kitabı okuyanlar ifade etmek istediğim noktayı zannediyorum anlayacaktır.
Sadık, aidiyetsiz yerli!
Sadık, hüzünlü evlat!
Sadık, yürekli bir çocuk!
Sadık, en fiyakalı kaybeden!
İşte bu talihsiz adem oğlu Sadık'ın başından geçenler, hem sizlere doğu kültürünü, gelir ADALETSİZLİĞİNİ, fırsat EŞİTSİZLİĞİNİ, gelenek, görenek adı altındaki ahlaki kokuşmuşluğu anlatırken, "başta Sadık olmak üzere, doğu toplumu ve bu toplumun talihsiz evlatları bu acıyı çekmeyi hak edecek ne yaptı acaba?" diyeceksiniz!
İncelememi bitirirken yazın emekçisi, değerli kardeşim Hakan'a belirtmek istediklerim var!
Sen hep yaz canım kardeşim olur mu?
Dilin efsunlu. Kurgu zekan ve olay çatısını kurabilme yeteneğin fazlasıyla etkileyici!
Sadece, senden rica ediyorum, herhangi bir metin yazdıktan sonra iyi bir editörlük sürecinden geçsin ki, kurgu zekan, kitaptaki teknik hataların gölgesinde kalmasın. Noktalama işaretleri, basit cümle kullanımı, zaman kayması, olayların hızlı gelişmesi ve bir anda başka konulara atlamak gibi kurgusal zekanı ve yaratıcılığını gölgede bırakacak teknik sorunları da çözersen, kesinlikle umut vaat eden bir yazarsın kardeşim!
Çıkaracağın bütün kitapların, üreteceğin ne varsa bütün metaların destekçisiyim!
Mutluyum ki Türk edebiyatı senin gibi güzel bir adam, iyi bir yazar kazandı.
Emeğine, kalemine, zihnine, ilmine sağlık!