Gönderi

Ne Olursa Olsun Gelmeli mi? Tövbe. بسم الله الرحمن الرحيم İnsan bir bebek gibidir Rabbi'nin gözünde. Nasıl ki bir bebek düşe kalka büyür, annesi hiç kızar mı ? düştüğünde evlâdına.. Kızmaz bilâkis tutar ellerinden kaldırır ,her düştüğünde onu yerden bıkmadan usanmadan. Merhametlidir anne bebeğine kıyamaz ona. İşte böyle de Rabb'imiz de bilir bizim düşeceğimizi , öyle yaratmıştır çünkü. Bir annenin bebeğine merhameti neyse Rabb'imizin merhameti de odur bizlere. Hatta daha fazladır. Rahmetim gazabımı geçti demiştir çünkü. Yeterki gelin kullarım düştüğünüzde kalkın yerden bana gelin. Ateşten kurtarın kendinizi diye bize en güzel hediyeyi vermiştir. Merhametinin en güzel ikrâmını. Tövbeyi.. Peki nedir tövbe? Tövbe; şimdiye kadar yapmış olduğumuz yanlışlardan ve hatalardan dolayı büyük bir pişmanlık duymak ve onları bir daha yapmayacağımıza dair kendimize veya Allah’a söz vermek; affedilmeyi istemektir. Tövbe, pişmanlığın en faydalı halidir. Farzedelim ki; çok sevdiğimiz bir arkadaşımız var ; nefsimize uyup ona karşı çok büyük bir hata ettik. Pişman olduk...Özür diledik , kendimizi affettirmek için elimizden geleni yaptık, ve bir daha aynı hatayı yapmayacağımıza dair söz verdik. Peki şimdi sorayım size? Affeder miydiniz? Azıcık merhametiniz var ise affederdiniz değil mi? İnsandır hata yapar çünkü. Kaldıki insan merhameti sınırlıdır. Peygamber Efendimiz buyurdu ki: Bir kimse, istirahat için ıssız bir çölde uyur. Uyanınca yiyip içeceği bulunan bineğinin, yanından kaybolduğunu görür. Her tarafta arar bulamaz. Yorgunluk içinde eski uyuduğu yere gelir, "Bu ıssız çölde aç susuz kalacağım için ölmem mümkündür" diyerek ümitsizlik içinde uyuyakalır. Uyandığı zaman devesini ve yiyip içeceğini yanı başında görünce çok sevinir. İşte Allahü teâlâ da bu kulun sevinmesinden çok, tevbe edene sevinir.  Yani Allahü teâlâ, yiyip içeceği ile devesini kaybedip, ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalan ve ümidini kestikten sonra yiyip içeceği ile birlikte devesini bulan kimsenin sevincinden çok, kulun, kendisine yönelip, tevbe etmesine sevinir. Sübhanallah ne büyük bir müjde değil mi? Hâl böyle iken ; insanın ezeli düşmanı olan şeytan boş durmaz. İnsanları saptırmaya and içmiş olan; iblis insanı en çok belki de buradan vurmaya çalışır. - Ya sen tövbe etsen ne olacak ki ? Tövbe temizler mi seni bunca kire , çamura ,pisliğe batmışken? Yatacak yerin yok senin, ölmüşsün gömenin yok! Bunca kötülükle , bunca günahla utanmıyor musun Allah'ın huzuruna çıkmaya? Sen kimi kandırıyorsun? Allah seni affeder mi sanıyorsun? yemediğin halt kalmamış vs tarzında telkinler verir biz insanoğluna. Çoğu insan da rüzgârın önündeki yaprak misali kapılır şeytanın bu telkinlerine iman zafiyetinden dolayı . Ve uçuruma götürür kendini. Öyle ki şakası olmayan bir uçurumdur bu. Peki sadece şeytan mı verir bu telkinleri biz insanlara. Hayır? Şeytanın oyuncağı olmuş insanlar da verir. En yakınlarımız , kardeşlerimiz , arkadaşlarımız hatta anne ve babalarımızdan bile duyarız bu tarz cümleleri. Yüzümüze vurarlar her seferinde hatalarımızı bir tokat gibi.  Güzel bir iş yapmayagör hemen geçmişini hatırlatırlar sana.   Allah demenin yasak olduğu devirde mücadelesiyle iman tohumlarını bizlere bırakan Üstad Necip Fazıl Kısakürek'e dahi birisi geçmişindeki günahları yüzüne vurmaya çalışmış  -Benim geçmişim bir çöplüktür ve çöplükleri sadece kediler ve köpekler kurcalar." cevabını vermiştir üstad Necip Fazıl Kısakürek mekanı cennet olsun. Dedim ya; insanı hata yapabilen varlıklar olarak yaratmış Rabb'imiz öyle uygun görmüş. Hiç hata işlemeyen varlıkları da yaratmış Melekleri. Biz melek değiliz ki hiç hata ve günah işlemeyelim. Allah bunu bildiği için hata ve günah işleyen biz varlıklara Tevbe kapısını her daim açık bırakmıştır. Ta Hz Adem Peygamber'den tutunda tüm peygamberler hata işlemiştir. Çünkü hiç kimse hatadan ali değildir. Şeytan, Hz. Âdem’i kandırmış ve ona yasak ağaçtan yemesini telkin etmiştir. Hz Adem' de yasak meyveyi yemiş. Lâkin hemen akabinde hatasını anlayıp; derin bir üzüntü ve mahcubiyetle ; Rabbine iltica edip tövbe etmiştir. Rabbimiz de onu affetmiştir. Hz Nuh ; tufanda oğlunun boğulduğunu görünce; -Rabbim oğlum benim ailemdendir. demiş. Allahu Teala -O senin ailenden değildir, o kötü amel sahibidir buyurunca . Hz Nuh Allah'tan istememesi gereken birşeyi istediği için tövbe edip Allah'tan bağışlanma dilemiştir. Hz Musa Allah'ı görmek istemiştir. Allahu Teala kendini gösterince dağ parçalanmış ve Hz Musa bayılmıştır. Hz Musa Allah'u Teâlâdan hadsiz bir istekte bulunduğu için tövbe edip af dilemiştir. Ve Hz Yunus kavmini terkedip ; Allah'a verdiği sözü unuttuğu için; Balık onu yutunca hatasını anlamış ve tövbe etmiştir. Hz Yusuf Peygamber ise zindanda iken araya aracı koyduğu için Allah'tan af dileyip Tevbe etmiştir. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Hz Vahşi'ye değinmesek olmaz zannediyorum. Hz Vahşi Peygamber Efendimizin en sevdiği amcası Hz Hamza'yı Uhud savaşında vahşice katledip; Efendimizi gözbebeğinden ayırmıştır. Öyle ki Efendimiz Vahşi'ye kin gütmemekle birlikte gözüne gözükmemesini istemiştir uzun bir süre. Katletmekle kalmayıp ciğerini söküp yemiştir. Ama Vahşi müslüman olduktan sonra pişman olup Tevbe etmiştir. Vahşi'yi Hz Vahşi yapmıştır tevbesi. Biz müslümanların en büyük hatası; karamsarlık tövbem kabul olmazsa ben çok günahkarım öldüm bittim demesidir. Hz Vahşi'yi affeden Rabb'imiz bizleri neden affetmesinki. Yeter ki biz onun kapısının tokmağını çalmasını bilelim. Yine dikkat etmemiz husus; Mevlana Hazretlerinin malum olan "Ne olursan ol yine gel " sözüdür. Ne kadar çok günaha batmış olursak olalım; hangi günahı işlemiş olursak olalım hiç farketmez. Allahu Teala bize Tevbe edin diyor. Tevbe edin kurtulun. İman ateşiyle içimizde bir korku, huşu ürperti oluşacak; bulunduğumuz gidişatın yanlış olduğu idrâkinde olup doğru yola yöneleceğiz. Geçmiş günahlardan arınıp gelecekte de aynı günahları işlememeye söz verip; uzak durmalıyız. Aynı günahları işlememeye gayret etmeliyiz. İşte Mevlana'nın Ne olursan ol yine de gel sözü daima suistimal edilmiş; insanoğlu tövbesinin kabul edileceğine kendini o kadar inandırmıştır ki; hayatı boyunca amel defterini çeşitli günahlarla doldurup; yaşlanınca toplu bir şekilde tövbe ederim düşüncesiyle avutmuştur kendini.  Öyle ki yaşlanınca öleceğinin garantisi yokken. Kimisi de tövbeyi o kadar yanlış anlamıştır ki. Nasıl olsa tövbe ederim diyerek aynı günahı sürekli işlemeye devam etmiştir. Tevbe hafife alınan ama en ciddi konulardan biridir. Tevbenin şartları yerine getirilmediği takdirde iyi sonuçlar doğurmaz. Evet Rabb'imizin biz aciz kullarına ikrâmıdır Tevbe. İnsanlar bile birbirinin küçük hatalarını görmezden gelmezken; Rabbimiz onca günahlarımıza rağmen bembeyaz bir sayfa sunmuştur bizlere Tevbe ile. Yeni doğmuş bir bebek gibi tertemiz olabilme imkanı sunmuştur bizlere. Eğer günah işlenir işlenmez Tevbe edilmezse; kalp kararır ve işlediğimiz herbir günah, kafamıza giren herbir şüphe, kalb ve ruhumuza yaralar açar. Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi. Küçük gördüğümüz her bir günah kalbimizde süveyda dediğimiz siyah noktalar oluşturur ve iman nurumuzu yavaş yavaş yitirmeye başlarız. Müslümanken hafazanallah münafık hatta fasık olmaya başlarız böylece. Bir diğer husus Allah Kur'an-ı Kerim'de ; O Tevvab'tır {Tövbeleri kabul edendir} Rahimdir. Buyuruyor. Ayetle sabit iken; Allah'ın rahmetinden ümit kesip ; haşa Allah beni affetmez benim günahım dağlar boyu diye düşünmek Allah'ı itham etmeye onu yalanlamaya gireceği için çok tehlikelidir. Mümin Allah'ın getirdiklerine sorgusuz sualsiz iman edendir. Tevbe ikiye ayrılır . Müslümanların çoğunun yaptığı Tevbe tavuk tevbesidir. Nedir peki tavuk tevbesi? Büyük ve küçük günah fark etmeksizin kişinin tövbe edip edip aynı günahı işlemeye devam etmesidir. Kişi yaptığının günah olduğunun idrâkindedir ama yine de nefsine söz geçiremeyip günahta ısrar eder . Tövbe ile de vicdanını rahatlatır. Tavuk tevbesi denilmesinin sebebi ise: tavuk yiyecek aramak için bahçeye çıkıyor her yeri gagasıyla gagalıyor, bakıyor ki gagasını soktuğu yerde pislik var. Gagası pisleninca temizlemek için sağa sola sürtüyor. Fakat yine hiçbir şey olmamış gibi gagasını her yere sokmaya devam ediyor. Rabb'imizin bizden istediği Tevbe tavuk tevbesi değil . İkinci Tevbe çeşidi olan Nasuh tevbesidir. Nasuh Tevbesi nedir? Günahı işledikten sonra Allah korkusunu hissedip; Tevbe ederek bir daha kesinlikle o günaha bulaşmamaktır. Gerçek bir mümin Allah'ın Nasuh tevbesi ile kesinlikle onu affedeceğini bilir. Yaşlanınca hacca giderek vs topluca Tevbe ederim düşüncesinin yanlış olduğunu söylemiştik. Diğer husus :Sekerat anında yani ölüm anında yapılan tevbeler kesinlikle kabul edilmemektedir. Çünkü azraili gören o anda zaten pişman olacaktır. Firavun'da hayatı boyunca Musa Peygambere zulmetmiş kendisini ilah zannetmiş , ne zamanki ölüm kapısına dayandı Tevbe etmek istemiştir lâkin tevbesi kabul edilmemiştir. Son nefesindeki pişmanlığı fayda etmemiştir. Rabb'imiz (Allah şöyle buyuruyor): "Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir." Bize böyle bir müjde ile gelmiş Rabbin kullarıyız. Biz kim oluyoruz ki Allah'ın rahmetinden ümidimizi kesiyoruz. Oturup yaşantımızı gözden geçirelim. En güzel silgi tevbedir. Kaç yaşında olursak olalım yüz yaşında hayatı günahlarla geçmiş birisi olsak dahi pişman olmuş isek samimiyet ile Allah'tan af dileyelim. Tevbe edelim. Yalvaralım.  Çünkü Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdu ki: Bütün insanlar günah işler, fakat günah işleyenlerin en hayırlısı , TÖVBE edenlerdir... @mahzakalemm✍️
·
329 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.