Kelimeler yetmez ki anlatmaya...
Okudum bitti.Ben de bittim tabi. :(((
Çok fazla tasvirlerden hoşlanmasam da Raif efendinin Maria'nın saç teline kadar kelimelerce tarif edişi beni çok etkiledi.Kimi bakar, kimi görür hesabı sevdiğini bu kadar yakından incelemiş olması hayran kalınacak derecede. Bu kadar güzel bir eseri neden daha önce okumadığıma hayıflandım. O aşka öyle imrendim ki.Ve itiraf etmeliyim, bir çok yerde gözyaşlarıma engel olamadım.
Raif efendiyi çok sevdim ve bir gün böyle birinin karşıma çıkması ihtimaliyle ümitlenirken, '' nerde öyleleri '' diyerek de tekrar içerledim.
Maria'da kendimden birşeyler buldum.Kısacası bu karakterlere hayran kaldım.Aşka bakış açıları, isteklere duyulan saygılar,beklentisiz de birilerinin sevip sevilebileceği tam da hayalimdeki aşktı. Belki de bu yüzden çok sevdim bu romanı bilemiyorum.Ama şu gerçek ki duyguları olan her insan mutlaka etkilenir bu eserden. Çok yoğun duygular içinde okuduğum bu eser yeni şeyler öğrenmeme ve araştırma içine girmeme de teşvik etti beni.
Michel Zévaco (Mişel Zevako)
Jules Verne (Jül Vern)
Alexandre Dumas (Aleksandr Duma)
Ahmet Mithat Efendi
Vecihi Hürkuş
Monsieur Lecoq (Mösyö Lökok)
Mucius Scaevola
Bu kişileri mutlaka araştırıp romanları olanları mutlaka okumak istiyorum. Ve yine Paris Esrarı; (Eugene Sue’nün romanı)
Sefiller; Victor Hugo'nun kitapları okuyacaklarım arasına girdi.
Ve Sabahattin Ali ; Kalemi, duyguları ne güzel bir yazarmış. hayatta ve hâlâ yazıyor olmasını çok isterdim. O'nunla yeni tanışan beni çok kınıyor ve cahil buluyorum.
Sonuç olarak; sıkılmadan severek okuduğum ve mutlaka okunması gerektiğini düşündüğüm, okumayanlara da tavsiye edebileceğim harika bir eser.