Gönderi

Bu meydan, Sevilla'daki bütün büyük şenliklerin yapıldığı yerdi. Gerçi insanların yakılmasıgibi feci bir olaya şenlik demek garip olur ama o zamanlar İspanya'da halkın başlıca eğlentisini dinsizlerin kızartılışını seyretmek teşkil ediyordu. Üstelik halk, bu korkunç manzarayı seyretmekle kendi ruhunun temizleneceğine de inandırılmıştı. Gerçi o çağda İspanya'da insan yakılması dışında boğa güreşi gibi bir eğlence daha vardı. Fakat bu güreşler oldukça seyrek yapılırdı. Üstelik bu güreşler bugünkü gibi, herkesin parayla girebileceği bir eğlenti değildi. O zamanlar İspanya'da boğa güreşleri, yalnız asilzadelere ve yüksek tabakaya mahsus, vahşi bir gösteriydi. Meydana inip boğa ile güreşebilmek için mutlaka asilzade olmak lazımdı. Hatta Kral ikinci Philippe'nin babası İmparator Charles-Quint bile boğa ile güreşmişti. Fakat asil eğlencede halka da ufacık bir yer ayrıldığı olurdu. Ancak, asıl geniş yer, yüksek tabakadan olanlara verilirdi. Halbuki, dinsizlerin yakılmasında ve idamlarda durum böyle değildi. Bu çeşit eğlenceler, özellikle halkın gözünü korkutmak ve onu papazların ve devletin istediği duruma getirmek için tertip olunurdu. Bu yüzden asıl büyük yer, halka ayrılır ve halk da bundan apayrı bir gurur duyardı. Meydana girip de iyi bir yer kapmak için acele eden ve törende bulunan çeşitli tarikatlardan papazların yanındaki mütevazı rolünü oynamaya koşan bu halk arasından birçoğu Don Cesar'ı tanıyor ve birbirine göstererek, hayran hayran: "Boğa güreşçisi Don Cesar! Boğa güreşçisi Don Cesar!" diye mırıldanıyordu. İçinden de şöyle söyleniyordu: "Gel de kanın kudretini inkâr et. Bu çocukta iş var. Bana, karakteri çok sağlam gibi geliyor, ama ne de olsa bir tâcın parlaklığı en sağlam karakterli insanlan bile zıvanadan çıkarabilir.
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.