Geçmişten günümüze öykü türünün geçirdiği evreleri anlatıyor kitap.
Şiirde anlamın kapalı oluşu, romanın da fazla ayrıntılı ve uzun olması öykü türünü ister istemez öne çıkarmıştır. Her şeyin baş döndürücü biz hız kazandığı günümüzde zamanın önemi artmış, öykü türünün kısa ama yoğun anlatımı okurların ilgi odağı haline gelmiştir.
Yazar, modern öykünün sınırlarını şu şekilde çiziyor: " Modern öykü ille de bir olaya, entrikaya gereksinim duymuyor. Artık bir görüntünün, durumun, gönül kırıklığının da öyküsü yazılıyor. Bu öykülerde de doğal olarak çarpıcı 'son'lara gerek duyulmuyor. Dolayısıyla yazarlar gerilimi, yoğunluğu sonlara saklamıyor, bütün bunları öykünün bütününe yayıyor. Geleneksel sonların aksine artık öykü sonlarında her şey çözüme kavuşmuyor, çatışmalar bitmiyor. Hatta kimi öyküler bizzat çözümsüzlüğü hedefliyor. Bu yaklaşımla anlatıcı aradan çekiliyor ve böylece okuyucuda yeniden üretiliyor, çoğaltılıyor."
Bana göre günümüz öyküsü karmaşayı anlatıyor. Olaydan ve karakterlerden neredeyse bütün bağını koparmış daha çok bireyin iç dünyasındaki yolculuğunu anlatıyor. Okuyucu, geleneksel öyküdeki pasif dinleyici konumundan olayı yorumlayan aktif birine dönüşmüştür.