Gönderi

Vaziyetin ihmale asla müsaadesi olmadığı için alınacak kararların en az saat meselesi addedilerek tedbir hususunda ona göre istical gösterilmesi gerekirken, yaptıkları teklifin sükûtla karşılandığını gören paşa, düşüncelerini tekrarlamış olmalarına rağmen yine de ehemmiyet verilmemişti. Nihayet, Mustafa Kemal'in bu uyarmalarından çok kısa bir süre geçtikten ve ancak, üzerinde önem ısrarla durdukları vaziyetin meydana gelmiş olmasından sonra ordu harekete geçmiş bulunuyor. Bu vaziyet üzerine telâşa düşen ordu kumandanı Liman von Sanders, Mustafa Kemal'i derhal telefon başına davet ederek ordu erkânıharbiye reisi (eski İzmir valisi merhum General Kâzım Dirik) aracılığıyla yaptıkları muhaverede; durum hakkında kendilerinden izahat istenilmiş olmakla birlikte düşmanın vaki teşebbüsüne mukabil ne gibi bir tedbir düşünüldüğünün sorulmuş olduğunu ve buna karşı Mustafa Kemal'in: - Vaziyetin çok ciddi olup zaten er geç bu şekli alacağını daha evvelden kestirerek keyfiyeti orduya bildirmiş bulunduğunu, cevabını verdiğini ve telefonda tedbir bahsine tekrar temas edilmesi üzerine yine Mustafa Kemal'in: - Meydana gelen müessif durum karşısında kumanda mevkiinin ne düşündüğünü ve ne gibi bir karara varacağını bilmemekle beraber kendilerince yapılması icap eden işin, daha önceleri tespit ve teklif edilmiş olduğundan bahisle son tedbirin artık orduca ittihazı, gerektiğini söylemiş olduğu ve ordu kumandanının, vaziyete behemahâl bir çare bulunması hakkındaki ısrarına karşı verdiği cevapta: - Çok nazik bir safhaya girmiş olan durumun ıslahı için tek çare kaldığını, bildirmesi üzerine, bu çarenin -büyük bir ümitle- ne olabileceğine dair yapılan soruya da: - Temsil ettikleri emir ve kumanda görevini, bütün yetkileriyle birlikte kendisine devir ve teslim etmekten başka yapılacak bir iş tasavvur edemediğini, açıkça beyan eylemesi muvacehesinde telefondan: - Çok gelmez mi? hitabıyla karşılaştığı ve bu konuda karşılıklı cereyan eden görüşmelerin devamın müddetince soğukkanlılığını daima muhafaza etmiş olan Mustafa Kemal'in son söz olarak: - Az gelir! dediğini ve bu kesin cevabı verdikten sonra artık telefondan işittikleri tek sesin, herhâlde biraz sertçe yerine konmuş olan reseptörün husule getirdiği madenî sadadan ibaret bulunduğunu çok açık ve kendilerine has tatlı bir ifadeyle anlatmışlardı. Davetlilerin tam bir sükûn içinde ve merakla dinledikleri bu hatıra, paşanın tok ve heyecanlı sözleriyle sona erdiği zaman, aynı heyecanı kat kat fazlasıyla duran vali merhum Memduh Bey'in daha ziyade sabır ve tahammül gösteremeyip Mustafa Kemal'in son sözü üzerine hemen kadehini eline alarak çok samimî bir ifade ve pek heyecanlı hâliyle: - Paşam, paşam! Sizin bindiğiniz atın zahmesi olayım! demesi ve arkasından da kendi şivesiyle: - Anafartalar kahramanının sıhhatine! sözünü ilave etmesi üzerine bütün kadehler Mustafa Kemal şerefine kaldırılmıştı.
Sayfa 142 - Türk Tarih Kurumu Yayınları ~ :))Kitabı okudu
·
49 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.