Gönderi

59 syf.
·
Puan vermedi
·
8 saatte okudu
Borgesvari kısa bir ilişki sorgusu: Bizden...
Evet; sosyal medyayla başlayan ve çekilen filmiyle biten reklamı bol bu novellayı (kısa roman), yazar merakı dürtüsüyle okudum: Baştan söyleyim, pişman değilim. Klasik roman kurgusundan uzak ve postmodern dokunuşlarla dolu içeriği sizi yanıltmasın, zira karşınızda Yeraltı edebiyatı tadı ve Metin Kaçan'ın Ağır Roman tarzında bir Türk eseri var. Konu; aslen film montajcısı işsiz bir yazarla aşkı Müzeyyen. Öyle ki; sonu hüsranla bitse de, her yerde görüp betimlenen ve bitmeyen bir hikaye özelinde ilişkisi sorgulanan ama, derin. Sait Faik gibi tüm gününü sokaklarda dolaşıp adeta malzeme toplayan ve gece yarısı tutkusu Müzeyyen'e danışan anlatıcı yazar, zamanla yolunda gitmeyen Aşk- yazmak tercihini satırlarına sıkıştırıyor ve yetmiyor aralarda pek sevdiği film ve şarkılarla da Orhan Gencabay, Müslüm Gürses gibi ünlü Türk büyüklerinden(!), Apo ile Doğan'ın çift kale maçıyla terörün çözülmesi gibi siyasi sokaklara da kendi deyimiyle bir taraflarıyla sapıyor. Esere gelen temel eleştirilerden; Sadri Alışık denen hergele ve küçük üvey kızı için Orospu sıfatları kızgınlığına gülüp geçiyorum: Zira Alışık için her filminde ağladığı için Ağlak sözüyle kitabın bir yerinde yaptığı diyaloglar ile küçük kız için Canımın içi ve Meleğim sözleri durumu fazlasıyla kotarıyor. Bu noktada merak ettiğim; kat be kat kadınların sayfalarca aşağılandığı Celine ve Bukowski gibi yazarları aynı eleştirmenlerin göklere çıkarabilme ironileri. Sokak ağzını sevmeyen okurlara kendi deyimiyle KIVIRTKAN bir tarafı denk geleceğinden önerilmemekle birlikte, Borges'in istediği gibi oldukça kısa formunda çok şey anlatabilmiş eseri edebi manada fazla nitelik beklemeden okuyabilirsiniz, BENCE...
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutkuİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 201418 okunma
·
269 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.