Gönderi

Polio
Biraz daha yüksekten çığıralım Türkülerimizi, ey Sicilya Musaları, Sevmez önüne gelen ağaççıkları, Bonu bükük ılgınları: Ormanlar, evet bir Consul’a yaraşmalı Üstüne türküler yakacağımız ormanlar. Gelmiş Cuma’lı Yücenin pek eskiden Söylediği çağ gelmiş, Yeniden başlıyor düzen, Yeni bir çağ doğuyor şimdi. İşte gelmiş geri Virgo, çıkıyor ortaya Saturnus soyunun evren yöneticiliği, Yeni bir kuşak gönderiliyor yüksek göklerden. Ey doğuşu ile demir çağını ortadan kaldıran Bütün evrende altın çağını Yeniden yükselten çocuk, Korusun seni kutlu, özü duru Lucina, Artık senin Apollo’nun elindedir buyruk. Senin Consulluğunla başlayacak Bu çağın süsü. Ey Pollio, senin başkanlığın altında Çıkacak ortaya büyük aylar. Kalmışsa bizim işlediğimiz kanlı suçların İzleri bu sonsuz kötülükler korkusundan Kurtaracak yeryüzünü bunlar. Bir Tanrı yaşamı sürecek bu çocuk, Görecek birbirine karıştığını Tanrılarla yiğitlerin. Evet, görülecek bu çocuğun atasının Erdemleriyle acunu yönettiği, Bir barış içinde sürdürdüğü, görülecek. Sunacak sana ey yüce çocuk Bu bakımsız, bu verimli yeryüzü Bir gönderme olarak sürünen sarmaşıklara Dolanmış yüksek otlarını, Yonca gülüşleriyle karışmış nilüferleri. Kendiliğinden getirecek eve keçiler südü Çatlarcasına şişmiş memelerinde, Korkmayacak kocaman kocaman arslanlardan Sürüler, kendince bezenecek senin beşiğin En sevimli, en güzel çiçeklerle… Adı sanı kalmayacak yılanın, Yok olup gidecek korkunç, ağulu bitkiler, Yetişecek dört bir yanda Asur çiçekleri. Başladığın gün anlamaya yiğitlere söylenen Övgüleri, atanın erdemlerini tanımaya Görürsün yavaştan yavaştan sarardığını tarlaların Bakımsız çalılıklarda kızardığını aslan asmaların Kaskatı meşe kabuğundan damla damla balın damladığım. Gene sürüp gidecek sinsi sinsi Eskiden kalma bir takım uygunsuzluklar, İşte o izler olacak güzel gemilerde Thetis’e karşı koymak için ölümlüleri kışkırtan, Kentleri kalın duvarlarla kuşattıran, Toprakta derin evlekler açmak için sıkıştıran. O gün gene götürecek bir Tiphys Başka bir Argo ülkesine yiğitlerin seçkinini, Başka savaşlar olacak, Gönderilecek Troya’ya gene büyük bir Achilleus. Yıllar senin gücünü çoğaltıp erkişi yapınca, Bırakacak denizi gemiciler, Öte beri taşımayacak artık çamdan gemiler, Bütün yaratacak nesnelerin tümünü. Toprak çekmeyecek kazmanın acısını, Asma dalları duymayacak artık bıçağı, Salıverecek güçlü tarımcı Boğaları boyunduruktan, Öğrenmiyecek yabancı boyalara bürünmeyi yün, Görecek çayırda yan gelip yatan bir koç Yünlerinin kendiliğinden bir ala, Bir de altın sarısına dönüştüğünü, Kendi gönlünce giydirip kuşatacak Otlayan kuzuları bir al boya, bir kızıllık. Anlaşarak değişmez alın yazısı ile Parca’lar Dönün bu mutlu çağları iğiniz İğler, söylediler… Çık sen de günüdür ünün en yüce doruğuna, Ey Tanrıların ulu çocuğu, Ey Jupiter’in yüce yavrusu… Bir bak şu acunun titreyişine Gök kubbenin ağırlığı altında bir bak, Karalara, engin denizlere, Uçsuz bucaksız gök yüzüne bir bak. Bak sevinç içinde çalkalanıyor bütün varlık Gelecek çağların yolunda… Ne olurdu biraz daha uzun boylu yaşasam Senin yaptıklarını övmek için, Ululamak için tüketsem soluğumu. Beni ne trakyalı Orpheus, ne de Linus Bastırabilir türkü çığırmada, İsterse Orpheus varsın Calliopea’dan Ayak alsın, isterse Linus yakışıklı Apollo’dan. Bıraksa Pan bile benimle yarışmanın Son sözünü Arcadia’nın yargısınca. Başla yavru çocuk ananı gülüşünden Tanımaya başla, Neler çekti anan on ay boyunca neler, Ne sıkıntılar, Başla yavru çocuk başla, anasına gülümsemeyen Ne Tanrıların sofrasında yer bulmuş, Ne Tanrıçanın yatağına sokulmuş…
·
113 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.