Gönderi

"-Ben, bir insanın hem haklı, hem haksız olup olmayacağını düşünüyorum. - Yani nasıl? - Senin de anlaman kıtlaşmış birader. Bir meselede bir insan aynı zamanda hem haklı hem haksız olabilir mi? - Olamaz. Ya haksızdır, ya haklı. - Peki, bu kadın haksız mı? - Haklı gibi geliyor insana ama haksız. - Bana da tam tersi: Haksız gibi geliyor ama haklı. - Aynı yola çıkar. - Aynı yola çıkmaz. - Çıkar. - Çıkarsa daha iyi ya! Demek ki, bir insan bir meselede hem haklı hem haksız olabilirmiş . - Olamaz. - Sana göre haklı olan bana göre pekâlâ haksız olabilir. Yahut da bunun aksi... - İyi ama ya ikimiz de bu meselede bitaraf değilsek... - Bitaraf olmak ne demek? Her fikir şuna göre doğru, buna göre yanlıştır. - Bir fikrin yanlış veya doğru tarafları olamaz mı? - Fikrin olamaz. - Ulan filozof gibi konuşmaya başladık. İşin içinden çıkamayacağız. - Şu kadın haklı mıydı, haksız mı? - Haksız. - Yani bu meselenin bir tek fikir tarafı var sence. Hadisenin hiçbir ehemmiyeti yok. Onun için haksız, değil mi? - Haklı! - Tü Allah belanı versin! Mahsus mu yapıyorsun? - Kadının haklı olması, haksız olmasına mani değil ki, esas fikir de... - Anlamadım. - Anlamazsın tabii. Bu meselede o kadın haksız. - Peki, kadının haklı tarafı neresi? - Kadının haklı tarafı yok ki . - Şimdi var, dedin! - Kadının haklı tarafı yok. - Senin haklı tarafın var da, bunu kadına yüklemeye çalışıyorsun. Kadın aslında haksız, ama, günahsız da. İşte onun için görünüşte bize haklı gibi geliyor."
Sayfa 50-51, Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
·
232 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.