Gönderi

Science Up Mart 2021 alıntılar Kadınlara ve erkeklere ilişkin cinsiyetçi algılamalar, özellikle kadındaki “insanı” de-ğil, sadece ondaki “cinsiyeti” görme var. Bu karşılamada, gerçekten, cinsiyetçi ayırımcılığın sık-lıkla egemen olduğuna tanık olabiliyoruz. “Kadın olma”-yı, “erkek olma”yı sarsılmazlık içinde “öz”e indirgeyen bu yaklaşım, her şeyi, bu “öz”le algılıyor ve değerlendiriyor. O zaman da kadınlara ve erkeklere çeşitli cinsiyetçi roller biçiliyor; neyi düşünebileceklerine, neyi söyleyebilecekle-rine, neyi yapabileceklerine görünür-görünmez cinsiyetçi otoriteler karar veriyor. Öyleyse ne yapmalı? Her bir kadın kendisi, kendi eylemleri, eylemlerinin, ilişkilerinin ardındaki istemenin da-yandığı ilkeler üzerinde her zamankinden daha çok düşün-meli; karşılaştığı durumları nasıl, neye, kime göre karşıla-dığının hesabını vermeli; duruşunu belirlemeli, kısa erimli kazançlar uğruna uzun erimli kendisi olma başarısından ve bunun sağlayacağı özgüvenden vazgeçmemeli. 2 0. yüzyılda kadınlar dünyada ve Türkiye’de önemli kazanımlar elde ettiler ama eşitlik hala epey uzaklarda D ünya Ekonomik Forumunun yürüttüğü, po-litikaya ve iş gücüne katılım, sağlık ve eğitim olmak üzere dört alanda yapılan ölçümlerin verilerinin yayımlandığı Küresel Toplumsal Cinsi-yet Eşitliği Uçurumu Raporunda (2020), küresel olarak uçurumun kapanması için yaklaşık bir asır geçmesi gerektiği belirtilmektedir. Hukuki altyapı ile desteklenen, topyekûn bir dönüşüme ihtiyaç var. Toplumsal cinsiyet eşitliğini güvence altına alan ve kadının sosyoe-konomik statüsünü iyileştirmeyi hedef l eyen yasal altyapı güçlendirilmeli. İş hayatında da eşitliği sağlayıcı tedbirler alınmalı, cam tavan uygulama-sını bertaraf edici uygulamalar hayata geçirilmeli. Avrupa Birliği ülkelerinde uygulanan, çalışma hayatında eşitsizliği bir nebze de olsa dengeleyebilmek için kota sistemi örnek alınabilir. Mesela Almanya’da büyük şirketlerin yönetim ku-rullarında kadınlar için kota öngören yasa tasarısı henüz geçen ay Bakanlar Kurulu’nda kabul edildi. İş hayatındaki kadınlar eskisine göre daha etkin ancak yeterli değil. S on çağlarda dejenere olan Y kromozomunun gelecek çağlarda yok olacağı ileri sürülüyor. Ancak, Y kromo-zomunun kendisini koruduğunu söyleyen uzmanlar da var. Y kromozomu bireyin yaşamı için gerekli olmayan tek kromo-zomdur. Ayrıca, ori-jinal insan Y kromozomundan neredeyse hiç-bir şey kalmadığına ve arda kalan günümüz Y kromozomunun da hızla azaldığına dikkat çekmiştir. Dana-Farber ve David Steensma ‘Y kromozomu, en kü-çük kromozomlardan biridir ve muhtemelen en vazgeçile-bilir olanıdır.’ ‘Muhtemelen nispeten az gen taşıdığı için, Y kromozomunun kaybı diğerlerinden daha iyi tolere edilir.’ demektedir. Erkeklerde kan hücrelerinde var olan Y kromozomlarının bü-yük ölçüde kaybolmasının evrimsel anlamda önemli gösterge olmasına karşın, cinsiyet belirlemede rol alan Y kromozomla-rının milyonlarca yıldır varlıklarını sürdürdükleri ve kaybolma eğiliminde olmadıklarının bilindiğini söyleyen Prof. Akıncı, X ve Y kromozomlarının hakim olduğu tüm canlılar için içgü-düsel olarak gerçekleşen üreme ve yeni döller oluşturma me-kanizmasının kaybolmaya eğilimli olmadığı ve var olacağına dair çok güçlü bulgular mevcut olduğuna dikkat çekti. Dünya Sağlık Örgü-tü Avrupa Bölge Direktörü Kluge’ye göre, Covid 19 salgı-nı 2022’nin başlarında sona erebilecek. 25 OCAK 2021 Koronavirüs vaka sayısı dünya genelinde 100 milyonu aştı. 9 KASIM NOVEMBER 2020 Pfizer, Alman biyoteknoloji firması BioNTech ile ortak geliştirdiği koronavirüs aşısının etkinlik oranının yüzde 90'ın üzerinde olduğunu açıkladı. 27 KASIM NOVEMBER 2020 Sağlık Bakanlığı’nın yalnızca “hasta” sayılarını değil, bütün vaka sayılarını açıklamaya başlamasıyla birlikte Türkiye vaka sayılarında dünyada dördüncü, Avrupa'da birinci sıraya yerleşti. Virüsün mutasyona uğraması baştan beri dillendirilen bir durumdu ama şu aşama-dan sonra iyi yönde olma ihtimali var mı? Prof. Dr. Ceyhan, bu soruya ise "Baştan beri mutasyonun iyi yönde olması için ümidimiz vardı. Pandeminin sona ermesi için virüsün iyi yönde mutasyona uğraması lazım. Virüs mutasyona uğradı ama daha az zarar verecek hale gelmesi gerekiyor Tüm gerekli ortam ve ekran ayarlamaları yapılsa da aynı pozisyonda uzun süre oturup aynı noktaya sa-atlerce bakmanın göz ve beden sağlığını olumsuz yönde etkilemeye devam edeceğine dikkat çeken Akıngöl, göz-lerimizi dinlendirmek adına 20-20-20 kuralına uymanın faydalı olacağını belirtti. Akıngöl, bu kuralı şöyle anlattı: “Her 20 dakikada 6 metre uzaklığa 20 saniye boyunca bakmak göz kaslarımızı rahatlatacaktır.
·
163 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.