Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

I. Neyiz ki biz? İlk ışınlar görününce güneşin, Kaparız tepenin gözkapaklarını - Çam değiliz ki, kollarımız açık, Ürpererek karşılayalım donuk ışığı. Gölgeler kısalınca çıkarız ortaya, Açıklıktır, aydınlıktır aradığımız, Parlaklıkta bulur gücünü görüşümüz. Tanımayız alacakaranlığı delen, Tepelerin arasından seçen bakışı, - Kör olmuş ışıktan gözzlerimiz, Gündüz yarasalarıyız biz. II. Geceyi düşleriz gündüzken, Geceyken de gündüzü - Yitirebileceklerimiz yitiktir Onlardan uzaktayken - ama Özleriz, döneriz yeniden Yitirmeden Yitirebileceklerimizi Yitiremediklerimize, Yitirebilirdik, deriz; Ama yalnızca bir fill çekimi bu - Tutsaklıklara bağlamışız özgürlüğümüzü. Gündüz yarasalarıyız biz. III. Sağlamdır düşünce temellerimiz, Ama altlarında kist vardır, sonra kum - Dururuz gerçi, sapasağlam, kalın Taştan duvarlarımızla, dimdik Ayakta; ama biraz su, bir sızıntı Kaydırır temellerimizi hemen Duyarız yerçekimini hemen, Titreriz. Sımsıkı, gergin Bağlar vardır Düşüncelerimizi ayakta tutan, ama, Ya temelsizse temeli Bütün bu bağları Bağlayan Bağın? Bağlantısızca bağlarız bağlarımızı. Gündüz yarasalarıyız biz. IV. Yapacaklarımız vardır kocaman, Kocaman başarılar, yüce çağrılar; ama, Tutmadığımız bir eldedir aklımız, Bir son selamda, biz aceledeyken gönderilen - Nedir ki acelemiz, niyedir ki? Camın boşluğunu arayan kocaman Pervaneler gibi, kanat çırpan Işığa ulaşmak için Çırpınan, camı kıracakmış gibi - Düşmanımızdır oysa ışık bizim, Kanatlarımızı yakan, kavuran - Aradığımız -ışıkta- nedir ki? Işıktan gelir ölümümüz. Gündüz yarasalarıyız biz. V. Hep bir dimdik, dümdüz dürüstlüktür duyduğumuz, Ama bir kuşku kurdu kıvır kıvır kemirir köklerimiz - Nasıl da kolaydır yalanlarımız, uydurmalarımız, Nasıl da rahat. İç sızlaması nedir bilmeyiz; Başedilmez gerekçelerimiz hazırdır çünkü hep- Kozasında mışıl mışıl kanat takınır tırtılımız, Sindire sindire yapraklarımızda açtığı delikleri. Övünürüz delik deşik, bölük pörçük Yeşilliğimizle -yenmiş bitmiştir oysa Büyüme noktalarımız, su çekmez artık Kök uçlarımız, dökülüp gitmiştir Taç yapraklarımız artık, Nasıl da yabancı topraktan baş uzatmış taze fide bize. Gündüz yarasalarıyız biz. VI. Bir görsek andığımız yüzü, Tanır mıyız? -Tanır mıyız Sevdiğimizi, bilir miyiz neydi- Sevdik mi, seviyor muyuz? Yürüyüşü, saçının dökülüşü- Anımsar mıyız, anımsıyor muyuz? Bir anıdan başka nedir ki sevgimiz? Gündüz yarasalarıyız biz. VII. Koy başını omuzuma yine. Aldırma, söylenmeden kalsın Düşünülmedikler, bilinmedikler -bırak Unutulsun geridekiler, özlensin ileridekiler -bırak Yansısın camda donuk ışık, usulca ışıldarken Sabah, aydınlanırken uçup geçen yeşillik. Gel -uyuyalım güneş görününce, Aşınca tepeyi göz kamaştırıcı ışık. Uyanacağız nasılsa, dikelmeden ışınlar, Dümdüz, aklaştırıcı olacak yeniden bakışımız. Ama şimdi -sanki sevdalı gibiyiz şimdi, Sanki karanlıkta sezinledik aydınlığın başladığı yeri- Şimdi kurduk sanki geceyi gündüzle, Şimdi kuruttuk sanki gündüzü geceyle- Aydınlığın karanlığında görür gözlerimiz. Gündüz yarasalarıyız biz.
·
647 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.