Bir deniz’ hikayesi..
Bazı kitapları değer verdiğiniz kişi tavsiyesiyle okursunuz, bazı kitaplar nicelik olarak yükselmiştir ilginizi çeker okursunuz, bazı kitapları yazarın kalemine güvendiğiniz için seçersiniz ve daha muhtelif nedenler söylenilebilir, fakat ben bu kitabı tamamen tesadüfi gördüm, haritası yoktu elimde, olumlu bikaç tanıtım yorumlarını da okuyunca ve en gerçeği de yalan söyleyemem adı için tereddüt etmeden okumaya başladım.. Deniz Deniz, diyorsa bir kitap daha kapağında mutlaka vardır deniz’e çeken/ deniz’den gelen bi şeyler dedim, yanılmamışım, hem de hiç.. Denize özel hayranlığımdan da, normale fazla anlam yüklemiş olabilirim, kabul ediyorum.. Zira yazarın daha önce hiçbir kitabını da okumamıştım, tamamen gözü kapalı bi gidişti benimki. Hani insanların zararsız zaafları vardır, deniz de bende öyle, ayrıcalığı var hayatımda. “Bir deniz hikayesi” başlığını da kendime bu kitaba özel bi hikaye çıkardığım için yazmak istedim..
Kitabın konusuna gelince, yıllardır tiyatroculuk yapmış bir adamın şehirden uzak deniz kenarı bir eve yerleşmesi ve bir şeyler yazmalıyım diyerek hem geçmişi/ hem de o an’ını enine boyuna anlatması.. Bir insan serüveni yani.. Özellikle aşk hayatından bahsetmiş, ya da olayın kurgu değil de gerçek olduğunu düşünürsek konu dönüp dolaşıp aşk’a geliyor, diyebiliriz. Kahramanı izlediğinizde başka bir adam, dinlediğinizde başka bir adama rastlıyorsunuz. Şöyle ki, istenilen/ hissedilen düşünceler eyleme geçirilerek tatbik edilseydi dünya nasıl bir hale gelirdi acaba? Nefretin, sevginin, intikamın, merhametin düşündürdükleri.. Kitapta bunu hissediyorsunuz, türlü düşünceleri eyleme geçişte zapt etmeye ve kendine sürekli dur’ olması gerekeni düşün’ diyerek türlü planlar yapan/ kendini dizginleyen ve yönünü hep olumlu bir süreç dahilinde aşkı kazanmaya adayan bir adam.. İnsan aşkını bu kadar mı güzel sahiplenir tüm aşklara ve tüm zamanlara rağmen?.. Evet, sahiplenir.. Fakat bu sahipleniş, hastalık mı, takıntı mı ya da gerçekten sağlıklı bir gelecek öngörüsü mü? Kitabın son sayfalarında kahramanımız her düşündüğünü açıkça ve sade bir biçimde belirtmiş.. Şu alıntıda ifade ettiği gibi:
“Dönüp geriye bakınca, olanları yorumlayınca, kendi hayal ettiklerimi gördüğümü ve gerçekliği görmezden geldiğimi nasıl da anlıyorum..” S/510
Ve aşk romanı gibi işlense de, akraba/ arkadaş ve özel hayatına dair ilişkilerini de tek tek işleyen kahraman, kendine öyle bir ayna tutmuş ki, kendini bilmek’ eylemi tarifçe yerini bulmuş..
Betimlemeler, konuşmalar, anılar, anlar hepsi ayrı güzeldi. Üstelik bu kitabın bendeki diğer alışılmışın dışı özelliği ise, bitmesin diye okumadığım güne sevinmem, sizi bekleyen masmavi satırlar var müthiş bir his, durağan ilerlemeyi bu yüzden tercih ettim, zamana tüm kelimeleri ayrı ayrı serdim, bölüm bölüm sahnelenen tiyatro oyunu gibi oldu benim için, zira olayların geçtiği mekan/lar sabit ve kişiler de aklınızda tutup daha sonra ne oldu ki deyip merak edebileceğiniz kadar hayatları anlatılmış sağlam karakterler..
Sanırım bu sefer kitap’ serüvenine beni seçti/ buldu, iyi ki de karşılaştık..
Roman okumak isteyenlere sürükleyici, ilgi uyandırıcı, duyguların kuvvetle işlenip hissedildiği, biraz biz biraz karşımızdaki denilebilecek, tereddütsüz önerilebilecek bir kitap. Fazlası da okuyucunun ayrıcalığında beklentisine, zevkine ve zamanına kalmış..
Keyifli okumalar/l/a..