Gönderi

440 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
44 günde okudu
Henry Higginsler'in Dünyasında/Referans:Beyaz Erkek
Bernard Shaw’ın bir oyunundan esinlenilerek yazılan ve 1956 yılında sahnelenmiş olan “My Fair Lady” adlı müzikalde Henry Higgins karakteri, kendisinin aşağılamalarına uzun süre katlanan öğrencisi Eliza Doolittle sonunda ona sert bir şekilde yanıt verince yakınmaya başlar: “Kadınlar neden daha erkekler gibi olamazlar?” Aslında neredeyse tüm dünya düzeni bu cümle üzerine kuruludur desek hiç de yanlış olmaz. Henry Higginsler tarafından betimlenen, tanımlanan ve “gerçek”in tanımının da yine sadece Henry Higginsler’in deneyimlerine ve çıkarımlarına bakılarak oluşturulduğu bir dünyada yaşıyoruz. “Kadınlar neden daha erkekler gibi olamazlar?” Çünkü beyaz erkek dışındaki her şey atipikitir, “normal”den sapmadır, yanlıştır, eksiktir, deneylerde ve türlü çalışmalarda “karışıklığa neden olan etken”dir. (Oysa sorun hiçbir zaman kadın bedeni değildi; sorun, toplumun o bedene yüklediği anlam ve yine toplumun bu bedeni dikkate almadaki başarısızlığı. ) Simone de Beauvoir “İnsanlık erkektir, erkek de kadını kendi içinde bir varlık olarak değil, onunla ilişkisinde tanımlar; kadın otonom bir varlık olarak görülmez…Özne, mutlak olan erkektir kadın “ÖTEKİ”dir.” derken haksız değildi. Cinsiyet ayrımlı dillerde standart olan erkektir. Eril olan dilde bile güçlü hale getirilir: İspanyolca’da 100 kadın öğretmenden oluşan bir grup “Las Profesoras” diye adlandırılırken, gruba sadece 1 erkek öğretmenin dahil edilmesiyle “Los Profesoras” olur.(kitaptan bir örnek) Erkek varsayımı böylesine güçlüdür. Bir de dilin dünya algımızı oluşturmadaki başrol olduğunu hatırlayın ve bu gerçek olmaktan uzak algıların çocuklara da öğretildiğini. Pakistan’da 2008 yılında 8-9 yaşlarındaki çocuklara “biz” konulu bir resim yapmalarının söylendiği araştırmada oğlanların hiçbirinin resminde kadın olmadığı gibi kız çocuklarının neredeyse hiçbirinin resminde de kadın yoktu. Bir tane bile! Dünyanın yarısını oluşturan grup nasıl bu kadar görünmez hale getirilebilir? Bu durum Pakistan’a özgü değil. Peki bu örnekte de olduğu gibi bu beyaz erkek egemen kültür ile yetiştirilen çocukların olduğu bir dünya nasıl bir yer olur: Erkek deneyiminin, bakış açısının ortak akıl, mutlak gerçek ya da evrensel olan olarak adlandırıldığı, dahilik derken kastedilenin penise sahip olma olduğu ve kadına dair her şeyin sistematik olarak göz ardı edildiği bir dünya. Kitap da bu sistematik göz ardı edilmenin getirdiği cinsiyet veri boşluğunun tıp dünyasında, iş yerlerinde, göçmen kamplarında, ulaşımda, afet ve savaş sırasında (ve sonralarında), hükümet politikalarında yani neredeyse her yerde ölümle , tecavüzle, şiddetle ve çeşitli ayrımcılıklarla nasıl sonuçlandığını anlatan oldukça başarılı bir kitap. (Her küçük detayın, farklı savların üzerinde durulmuş olması etkisini daha da artırıyor.) Kitabın özellikle vurgulamak istediği bir nokta var: CİNSİYET KÖRLÜĞÜ EŞİTLİK DEĞİLDİR! Tam tersine eşitlik olabilmesi için farklı temsiliyetler olmalıdır.Temsiliyet önemlidir. Azınlıkların ve kadınların yeteri kadar temsil edilmediği yerlerde cinsiyet veri boşluğunun oluşturacağı (ve beraberinde ölümü, tacizi,şiddeti ve her türlü eşitsizliği getiren) sorunlardan kaçmak mümkün değildir.Kadınların ve azınlıkların temsiliyetini artırmaya çalışıldığı zamanlar halkın ve politikacıların çoğunun verdiği tepkiler bile bu varsayılan beyaz erkek durumunun ne kadar güçlü olduğunu kanıtlar. Bu konuları gündeme getirenleri kimlik siyaseti yapmakla suçlarlar ama unuttukları şey beyaz ve erkek olmanın da bir kimlik olduğudur. Ama onların zihniyeti bu durumu öyle normal hale getirmiş ki bunun farkında bile değiller. Kadınların üzerinde denenmediği için faydalı olmak bir yana nötr etki de göstermeyip vücuda ciddi zarar veren ilaçlar, sadece erkek anatomisi göz önünde bulundurulduğu için ve kalp yetmezliği gibi bazı hastalıkların semptomları kadınlar da farklılık gösterebildiği için teşhisi konamayan kadınlar (regl gibi sadece kadınlara özel durumların hiç dikkate alınmadığını söylemeye bile gerek yok, hatta ped gibi ürünlerin kansere sebebiyet verdiği bilinen maddeler ile üretilmesi, bunların denetlenmemesi durumu söz konusu) kadın körü araba, iş yeri tasarımları ve ataerkil sistemin en alt basamağında olan siyahi kadınların karşılaştığı çok daha zor sorunlar ve yüzlercesi. Burada değinmek istediğim nokta en kötüsü, yani eğer bu cinsiyet veri boşlukları doldurulmazsa gelecekte hayatımızın kaçınılmaz bir parçası olacak olan ve tamamen veri tabanlı çalışan yapay zeka ile de bu eşitsizliklerin, sorunların daha da güçlendirilmesi. Kitap neredeyse hayatın her alanına değinmiş, politika ile ilgili olan son iki bölümü ise özellikle beğendim. Kadın temsiline yönelik politikalar ve kadın politikacıların maruz kaldıkları zorluklar.. Kısacası kitabın üzüntü,öfke ve sonunda harekete geçme isteği uyandırmaması mümkün değil! Emin olun aklınıza hayatta gelmeyecek, günlük hayatta o kadar kanıksadığımız ve farkında olmadığımız detaylar var.( Şu an ülke olarak daha kadın cinayetlerinin yargılanması aşamasında bile oldukça geride olduğumuz için bizim kat etmemiz gereken yolu düşünemiyorum zaten.) Özellikle kadınlar ya da özellikle erkekler demeden herkesin bazı şeyleri daha iyi fark edebilmesi için okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. (Merak edenler için kitabın 55 sayfa kaynakçası ve bahsedilen kaynaklara ulaşabilmeniz için karekodları mevcut.) Vakit ayırıp okuyan ve daha adil ve iyi bir gelecek için çalışan herkese teşekkür ederim.
Görünmez Kadınlar
Görünmez KadınlarCaroline Criado Perez · Epsilon Yayınevi · 202142 okunma
··
1.153 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.