Gönderi
Dağhan Sivas’lı Yaman ailesinin tek erkek evladıdır. Anası Huriş ona kendi tabiri ile “sarı dana” demektedir. Anası oğlunu everip çoluk çocuğa karışmasını ister. Lakin Dağhan’ın o taraklarda bezi yoktur. Mardin’de polislik mesleğini icra eden bu sarı danamız, bir akşam melemene banmalık ekmek almak için fırına gider. Aksilik bu ya fırının önünde bir araca çarpar. Hasar var mı diye bakacakken arkasında çalan ben bende değilim bugün şarkısı ile Bahar’ı görür. Bahar ile arasında gelişen diyalogların zerresini size anlatamam çünkü okuyarak hissetmenizi istiyorum.
Bahar Mardin’in en zengin iş adamlarından Basri Beyin kızıdır. Ve çocukluğu zor geçmiştir. Annesi o çocukken vefat etmiştir. Babam dediği Basri ise öz babası değildir. Gerçek bir baba kız ilişkisi kuramasalarda her şeye rağmen Basri Bey ona sahip çıkmıştır. Basri’nin yeni eşi Yeliz yellozu ise Bahar’a hiç huzur vermemiştir.
Bahar ve Dağhan evlendikten sonra harika bir aileleri olur. Aşklarının meyvesi olan kızlarına Yeşil adını verirler. Ama hayat işte her güzel şeyin ardından illaki ama illaki bir cehennem yaşanır ya onlar o cehenneme, o kor alevlerin içine düştüler. Ve her vazgeçişleri canlarını yaktı, her kayıpları nefeslerini kesti. Hayat bu kadar acımasız olamazdı…
Nerden başlasam nasıl anlatsam bilmiyorum. Yiğenbaşlardan Behlül’ü , baskın basanındır diye dolanan Bedriye’yi ve etkisiz elaman Hayrullah beyi çok sevdim. Hurişimi ise hiç unutamam. Ahh nasıl anlatılır kelam yeter mi bu hatunu anlatmaya bilemiyorum. Onlarla birlikte her duyguyu yaşadım; güldüm, hüzünlendim ve yeri geldi gözlerim doldu. Ben çoook sevdim be, ahh bu yazar varya bu yazar bende hissedilmedik duygu bırakmadı. Devamını merakla beklerken diğer kitabını da okumak için sabırsızlanıyorum
·
82 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.