Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

296 syf.
8/10 puan verdi
Erdal EREN
Bazı kitaplar vardır ki, bir beklenti içine girmeden, içinde ne olduğunu bilip, onu yadetmek için okunmalıdır. İşte Sevgili Birol Öztürk'ün bu eseri de onlardan biri. İç ürpertici, can yakıcı, göz doldurucu ! Kitabın en sevdiğim yönü tarafsız olarak kaleme alınması oldu. Şöyle ki Erdal Eren başlığı altında, darbe döneminde fütursuzca katledilmiş onlarca cana yer verilmiş eserde, üstelik de kenan evrenin dediği gibi,bir sağdan,bir soldan... " Erdal ; • 2 Şubat 1980 tarihinde gözaltına alındı. • 4 Şubat 1980 tarihinde tutuklandı. • 5 Şubat 1980 tarihinde askeri savcılık tahkikatını tamamlamış olarak, iddianameyle birlikte dava açtı. Savcılık, Erdal Eren için Türk Ceza Kanunu'nun 450/9.maddesi gereğince idam talep etti. • 8 Şubat 1980 tarihinde Sıkıyönetim Mahkemesi, duruşmanın 13 Şubat 1980 tarihinde yapılmasına karar verdi. • 13 Şubat 1980 tarihinde duruşma yapıldı. Mahkeme hemen karar verdi: İDAM! ... "12 Eylül 1980 askeri darbesi kesinlikle bir oldubitti değildir. Bu günlerimizi ipotek altına almak isteyen emperyalist bir tezgahtır. Bu ülkenin insanlarına acıyı reva gören,geçmişi bir kabus gibi hatırlatıp da anıdan dahi saydırmayanlara binlerce kere lanet olsun! 12 Eylül faşizmi, sırf muhalif oldukları gerekçesiyle,çocuklarımızın boynuna idam ipi takıp , boylarının ölçüsünü darağacında almıştır. Dün, bugün, yarın, her zaman ve her koşulda "faşizm bir dünya görüşü değil,insanlık suçudur" diye haykırmalıdır insanlık. Adı da soyadı da kaderinin özetiymiş bir yerde.Erkenden yeşerip de devrimci mücadele içine giren bu çocuk, yine erkenden, daha on yedi yaşındayken hayata veda etti. Ya da şöyle demek lazım; henüz on yedi yaşındayken yaşam hakkı gasp edildi. Yaşasaydı, yani yaşamasına fırsat verilmiş olsaydı, şimdilerde ellili yaşlarında olacaktı. Sakallı, bıyıklı hatta saçları, sakalları, bıyıkları yer yer kırarmış bir adam olacaktı Erdal. Evlenirdi de,çocukları da olurdu, belki torun sahibi bile olurdu. On yedi yaşının deli fişekliğini masum bir macera olarak anımsar ve anlatırdı çocuklarına. Ama olmadı, onun en kutsal hakkı olan yaşam hakkını elinden aldı caniler. Geridekilere, onun kısacık ömründen kalan hatıralarla yetinmeyi bırakarak. Erdal'ı henüz on yedi yaşında, körpecik bir fidanken asanlar, bu cinayetlerinden dolayı hâlâ yargılanmadılar, sorgulanmadılar. Onlar, mutlu mesut ve uzun bir ömür sürüp, emekliliklerinde hobilerinin peşine koşup nü resimler çizerek, ne kadar hassas ve duyarlı olduklarını sözüm ona göstererek, ömürlerine ömür kattılar. Onlar, işledikleri cinayetlerin vebaliyle, bu halkın gıyabında her gün binlerce kez yargılanıp idam edildiler. Tarih,bu kara günlerin hesabını elbette soracaktır. Erdal'ın hikayesi, bu ülkenin yaşadığı o travmanın da özetidir. Çocukları korkutulan, öldürülen bir ülkenin huzurlu ve mutlu sabahlara uyanmasını beklemek ahmaklıktır. ERDAL EREN katlinin her yıldönümünde önce halkının gönlünde sonra da her yerde direnç ve sevgiyle anılmaya devam ediyor... Ahmed Arif'in muazzam dizeleri ile bir virgül koymak isterim. Virgül diyorum çünkü yaşanılan ve yaşatılan bu acılar asla noktalanmayacak. Erdal Öz'ün dediği gibi; direnelim, yılmayalım, verilmiş haklarımız bizimdir, hiçbir gücün bunu yok saymasına, ezip çiğnemesine müsaade etmeyelim. Emperyalist ve kapitalist mihraklara boyun eğerek, onların bizi kul köle edip, kuklaya çevirmesine seyirci kalmayalım... Haberin var mı taş duvar? Demir kapı, kör pencere, Yastığım, ranzam, zincirim, Uğrunda ölümlere gidip geldiğim Zulamdaki mahzun resim. Görüşmecim yeşil soğan göndermiş Karanfil kokuyor cigaram Dağlarına bahar gelmiş memleketimin...
Erdal Eren
Erdal ErenBirol Öztürk · Gece Kitaplığı · 2018113 okunma
··
1.509 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Rodeon okurunun profil resmi
Prensip olarak idam cezasına karşı olmakla birlikte konunun muhataplarının melek/şeytan dualizmi içinde ele alınmasını da doğru bulmuyorum. Erdal Eren, askerlik ödevini Ankara'da yerine getirmekte olan Giresun'lu bir er olan Zekeriya Önge'yi, 02.02.1980 günü kasten öldürmek suçundan yargılanmış ve yargılama sonucunda suçu sabit görülerek o tarihte yürürlükte bulunan idam cezasına göre cezası infaz edilmiş Halkın Kurtuluş Örgüt'ne mensup biriydi. Resmi nüfus kaydına göre doğum tarihi 25.09.1961 olan Erdal Eren suç tarihinde 18 yaşından büyük olmasına rağmen hakkında 12 Eylül darbesinden "önce" verilen idam cezasının temyizi sırasında resmi doğum tarihinin doğru olmadığı avukatlarınca ileri sürülmüştü. Kendisini ölüme götüren tutanak şu: “8 numaralı Ayyıldız apartmanının bahçesinde, sanık, elindeki tabancayla inzibat erlerine 3 veya 4 el ateş etti. İnzibat eri Zekeriya Önge yaralanıp yere düştü. Kalaslar arasında gizlenen sanık Erdal Eren, etrafının çevrilmesi üzerine ellerini havaya kaldırarak teslim oldu. Kalaslar arasında yapılan aramada tabanca bulundu. Er Zekeriya Önge, hastaneye kaldırılırken yolda vefat etti. Yapılan otopsisinde, sırtından mermi giriş deliği tespit edildi. Merminin, sanık Erdal Eren'in tabancadan atıldığına dair tereddüde yer verecek hiçbir durum bulunmadığı kanaatine varıldı.” İdam cezasının alelacele yerine getirilmesindeki hoyratlık/vicdansızlık bahsi diğer olmakla birlikte hadisenin bir de ana kuzusu; ismi hiçbir yerde anılmayan er zekeriya önge yönünün de bulunduğuna dikkatinizi çekmek isterim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.