Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
·
Puan vermedi
Evrensel Yalanlar Dünyasında Varoluş Krizleri
Evrensel Yalanlar Dünyasında Varoluş Krizleri ❅ ❅ ❅ Var olmak, özgür bir iradenin bilinçlenmesiyle öz benliğini yaşatma serüvenidir. Tarihin uzak geçmişlerinde hâkim güçler içimize korku hissi vermeye çalışarak öz benliğimizi etkilemeye/zarar vermeye çalışırlardı. Modern çağın ilk üç yüzyılına geldiğimizde konforlu bir ortamda duyusal/işitsel organlara hitap eden simgelerle öz benliğini etkilemek/zarar vermeye çalışmaktadır. Meydanlarda cenk edilerek yok olmak, bu gün irademizi kaybedip popülizmin etkisiyle benzemeye çalışmak öz benliğine karşı düşman olmaktır. Firak, Vakti Kuşanmak, Furkan Günleri, Tevhidi Gerçekliğin Işığında gibi otuzdan fazla kitabın yazarı olan Atasoy Müftüoğlu, Avrupa ve Ortadoğu’da bir çok ülkede muhatabını bulduğu konuşmalar yaptı. Bu konuşmalar ve yazı serüveninde kendine hâs bir üslup geliştirerek evrensel bir genişlikte fikirler geliştirdi. Hâkim ideolojik söylem ve yorum tekeli, batı dışı halkları entelektüel/kültürel ve siyasi anlamda nasıl sessizleştirildi, edilgenleştirildi gerçeğini “Evrensel Yalanlarla Yüzleşmek” kitabında ele alıyor. Bilinç mücadelesi, anlam ve amaç ufukları, eleştirel bilincin sesi, hamaset ideolojisi gibi konu başlıklarıyla “Evrensel Yalanlarla Yüzleşmek” kitabı, sunuş ve bitirirken başlıklarıyla on üç başlık mevcuttur. Evrensel zihin vurgusu kitabın ilk temas ettiği mesajdır. Bu bağlamda evrensel zihnin oluşmasına etnik/yerli/milli sınırlara kapatılan düşünce ve kültürler bir işe yaramamaktadır. Başka bir hususta fark etmediğimiz İslâmî varoluşun, bilincin, hayatın; İslâmî ilkeleri uygulama ve tecrübe etmekle başlayabileceğidir. Atasoy Müftüoğlu, imkânlar dahilinde bir ufuk sahibi olabilmenin gerekli şartlar üzerinde durmaktadır. İmkânların İslâmî tahayyül ve tasavvurlar kazana bilmesi için İslâm’ın ontolojik ve epistemolojik özgürlük, bağımsızlık otoritesini ve meşruiyetini gerçekleştirmesi gerekmektedir. Müftüoğlu, Fransız Devrimini örnek göstererek İslâm’la alakası olmayan bu devrimin ürettiği siyasal kavram ve kurumların doğasına uygun olmadığı fikrindedir. Kitabın siyasal İslâm kavramı hakkındaki anlatılanlar İslâm'ın kendi ontolojik ve epistemolojik imkânlar çerçevesinde şekillenmesi gerekliliği fikrini anlatmaktadır. Fikir ve eylem yeryüzünde onurlu bir hayatın yegane enerji kaynağıdır. Hayatın yapısında olan değişim ve dönüşümün doğru bir istikamette yol alması için varoluşumuzun fikir ve eylemine sahip olmalıyız. Varoluşsal öncelikler ve yükümlüklere sahip olmak için fikir ve eylemlerin olması elzemdir. Müftüoğlu’nun üzerinde durduğu bir takım kuşatmalardan şöyledir: popülist kuşatma, seküler kuşatma. Bu kuşatmalarla varoluşun ufkunu kapatan bir teslimiyetçilik ortaya çıktığını söyler. Teslimiyetçilik ile hakikat ve varoluştan uzaklaşması, var olmak otoritesini kaybetmesiyle sonuçlanır. Kitapta bu durumun nasıl yaşandığına dair şöyle bir tespit vardır: Teslimiyetçilik, bir geleneğe dönüşerek normalleşmesiyle birlikte, İslâmî söz, bilgi ve bilinç kontrol altına alındı, sınırlandırıldı. Peki! Bu durum karşısında ne yapılmalı? Müftüoğlu, eleştirel okuma ve eleştirel duruşla sözün, bilgi ve bilincin özgürlüğü sağlana bileceğini söyler. Travmatik yenilgiler, İslâmî idraki taşlaştırdı ve zihin dünyamızı mumyalaştırdı. Bağımsız/özgün epistemolojik tasavvur/tahayyül ve inşalar üzerinde çalışılamıyor. Evrensel anlamda yankısı olabilecek İslâmî içerik üretmediğimiz zamanların kayıp zamanlar olduğunu fark etmiyoruz. Bu kayıp zamanların bir halkasını Müftüoğlu, tarih bilinci ve felsefesi yerine aile/kabile/hanedan iktidarlarının tarihlerinin yükseliş ve düşüşlerini okuduğumuz olduğunu söyler. Kabinde bu durum İslâmî evrensellik bilinci, evrensel dikkat ve zihin direncini sınırladığını söyler. Kitabın teslimiyetçiliğin ele aldığı başka bir konu da İslâmî bilincin özgürleştirilmesidir. Dinî ve politik yapıların popülizm/hamaset dili ve söylemiyle, peşinen kurtuluş vadeden, bu nedenle de her tür çabayı erteleyen ölçüsüz umutlar ve iyimserlikler üreterek, tarihsel yüzleşmeleri, hesaplaşmaları yapamıyor. Müftüoğlu bu durumu teslimiyetçi romantizm diye adlandırır. Bu durum sonucunda yüzleşmeler/hesaplaşmalar yapılmadığı için yeni bir kurucu düşünce/bilinç/vizyon/felsefe/stratejik akıl oluşmadığını belirtir. Entelektüel haçlı seferlerine maruz kalan İslâmî zihin, Batı rasyonalitesinin otoriter karakteri ve mutlakiyetçiliği altında ne yazık ki ezilmektedir. İşin başka bir yerinde ise ütopyacı kehanetler ve teslimiyetçi romantizmlerden dolayı İslâm toplumlarında büyük zihinler yetiştirilemiyor. Kitap, İslâmî geleceğin gündeme gelmesi için şu şartların bazılarını sıralar: - İslâmî bilincin tamamlanması - Eleştirel düşüncenin özgürleşmesi - Eleştirel düşüncenin yoğunluk kazanması Atasoy Müftüoğlu’na göre “Evrensel Yalanlar” modern tarihin son üç yüz yılını kapsamaktadır. Evrensel yalanların temellerinde araçsal akılcılık, araçsal rasyonalite ile gerçekleştirilen sömürgeci-ırkçı bir uygarlıkla hegemonya güç ideolojilerini aktararak kendilerini meşrulaştırdılar. Evrensel yalanlar, Batı dışı halkları entelektüel/kültürel ve siyasal anlamda sessizleştirildi, edilgenleştirdi. Bu durum sömürülen düşünsel/entelektüel/kültürel yoksulluğun ve yoksunluğun ne farkına ne de bilincine bile varılmadı. Atasoy Müftüoğlu, “Evrensel Yalanlarla Yüzleşmek” kitabında bireyin/toplumun kendine ait entelektüel/kültürel bir bilinç kazanması ve kendi gündemini oluşturup sahip çıkması, mesajını vermektedir. Geçmiş/şimdi/gelecek hakkında bir bütün bakma ufkuna sahip olup, büyük resmi parçalara ayırmadan göre bilme iradesi kazanmayı hedefliyor. Kitabın Künyesi: Atasoy Müftüoğlu, Evrensel Yalanlarla Yüzleşmek, Mahya Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Ekim 2020, 222 sayfa. Yunus Özdemir
Evrensel Yalanlarla Yüzleşmek
Evrensel Yalanlarla YüzleşmekAtasoy Müftüoğlu · Mahya Yayıncılık · 202013 okunma
··
1.755 görüntüleme
kitap editörüyüm okurunun profil resmi
Atasoy Müftüoğlu, “Evrensel Yalanlarla Yüzleşmek” kitabında bireyin/toplumun kendine ait entelektüel/kültürel bir bilinç kazanması ve kendi gündemini oluşturup sahip çıkması, mesajını vermektedir. Geçmiş/şimdi/gelecek hakkında bir bütün bakma ufkuna sahip olup, büyük resmi parçalara ayırmadan göre bilme iradesi kazanmayı hedefliyor. verilmek-alınmak-anlaşılmak istenen mesaj-gaye budur. teşekkür ederim
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.