Gönderi

256 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Peyami Safa, edebiyatına hayran olduğum; ideolojik duruşunu beğenmediğim bir yazar. Buna karşın "Canan" isimli bu eser, Peyami Safa'nın okuduğum tam 8. kitabı oldu. Anlatmak istediğim şudur ki, bir okur olarak benim için en önemli konu, yazarların edebi kişiliğidir. Onun dışında bir yazarın özel hayatında neler yaşayıp yaşamadığı veya benimkine uygun görüşlere sahip olup olmadığı, nazarımda önemli değildir. Umarım sizler de bu görüştesinizdir. Çünkü bizi burada bir arada tutan tek şey, edebiyatın ta kendisidir. Kısaca Peyami Safa'dan bahsetmek gerekirse, okuduğum romanlarında olaylardan çok psikolojik tahlillere önem veren, toplumdaki ahlaki çöküntüyü ele alan, zıt kavramları iç içe işlemeyi seven, Türkiye'nin doğu-batı çatışmasını işlemeyi seven bir yazardır... Safa'nın eserlerinde, insanın ruh halinin, psikolojik tasvirlerinin derinlemesine bir şekilde önümüze sunulduğunu, bununla birlikte birçok sosyolojik tespitin de yer aldığını görürüz. Canan isimli bu eserde de Peyami Safa'nın yukarıda saydığım her zamanki konularından olan derin psikolojik tahlillerine, toplumdaki ahlaki çöküntülere değinmesine ve Türkiye'nin doğu-batı çatışmasını işlemesine şahitlik ediyoruz. Tabii ki tüm şahitliklerimiz Peyami Safa'nın bakış açısı çerçevesinde gerçekleşiyor... Kitabın konusu ise karakterler üzerinden anlatıldığında daha iyi anlaşılabilecek olup şu şekildedir: Kitaba ismini veren Canan, mevki, makam ve para için her şeyi yapabilen, isteklerini elde edebilmek için hırslı, bencil, ahlaksız, namussuz biri olmayı göze alabilen, sevgi, aile gibi değerleri hiçe sayan, iyi giyimli, kıyafetine dikkat eden, maddiyata önem veren, Avrupai tarzda konuşan ve erkeklerle istediği gibi oynayan alımlı bir kadındır. Üzülerek ifade etmek isterim ki, kitapta Canan için kullanılan birçok kelime, kadınlara karşı kullanılmaması gereken aşağılayıcı ve hakaretvari kelimelerdir. Bu yönüyle Peyami Safa'yı eleştirmemek olmaz... Lami ise, beş yıllık evliliği olan, genç ve geleceği parlak bir erkektir. Canan ile tanıştıktan sonra, karısı Bedia'yı aldatmaya başlar ve karısı ile sevgilisi arasında kalır. Bedia ise, Peyami Safa'ya göre bir ahlak timsalidir ve her kadının sahip olması gereken gelenekçi, maneviyatı yüksek, dindar bir kadın modelidir. Peyami Safa’nın hemen her kitabında olduğu gibi bu kitabında da karakterlerin isimlerini "tesadüf" eseri koymadığı açıktır. Canan, gönülden sevilen, gönülden sevmiş, sevgili anlamına gelir. Bedia, yeni ve görülmedik en güzel şey, sanat eseri, beğenilen ve takdir edilen şey demektir. Lami ise parlak, parlayan demektir. Kitapta işlenen konular ise, ahlak, aşk, haz, ihanet, evlilik ve aile gibi konulardır. Tüm bu konular elbette Peyami Safa'nın görüşleri çerçevesinde işlenmiştir. Bu noktada, Safa'nın görüşlerinin büyük bir kısmına katılmadığımı, insanların nasıl yaşaması gerektiğine karışılmaması gerektiğini, "toplum mühendisliği"nin her zaman daha kötü sonuçlar ortaya çıkardığını da ifade etmek isterim. Bırakın insanlar istediği gibi yaşasın. Herkes sizin kafanızdaki sınırlara göre, tanımlara göre veya "ahlak" kavramınıza göre yaşamak zorunda değil. Oscar Wilde der ki: "Tanımlamak, sınırlamaktır." Ne insanları tanımlayın, ne sınırlayın ne de ayıplayın. Sadece gölge etmeyin, başka ihsan istemeyiz... Ahkam kesmeyi bırakıp kitaba dönecek olursak, Canan, okuduğum diğer Peyami Safa kitaplarına nazaran edebi yönü daha zayıf olan bir eserdi. Öyle vurucu edebi cümlelere ve etkileyici psikolojik analizlere rastlamadım. Tüm bunlarla birlikte, eserin akıcı, zorlamayan ve okuru hep canlı tutan bir yapısı vardı. Zaten Peyami Safa cümlelerini okumak benim için her zaman bir zevk olmuştur. Keyifli okumalar dilerim.
Cânân
CânânPeyami Safa · Ötüken Yayınları · 20163,977 okunma
··
6,3bin görüntüleme
Kaan okurunun profil resmi
Edebiyatın işlevlerinden birinin politik olduğu yadsınamaz bir gerçek, öyle ki 'roman' türünün ortaya çıkmasını burjuvanın yükselişine bağlayan pek çok yazar veya düşünür bulunur. Daha sonra sosyalist gerçekçilik türüyle birlikte bu durum bence hat safhaya çıkmış. Şu an aklımda yok birebir ancak okuduğum bir makalede Lenin ve diğer Sovyet düşünürlerinin edebiyatı tamamen politikaya endekslediklerini hatta Lenin'in bu ideoloji dışında yazanlara karşı nahoş ifadelerinin bulunduğunu görmüştüm. Bunun bizim topluma yansıması toplumcu gerçekçilik olarak tezahür etmiş. Bu türde yazan pek çok yazara getirilen eleştirilerden bir tanesi, kendi ideolojik doğrultularında yazmayanlar hakkındaki nahoş tutumlarına yöneliktir. Maalesef toplumcu gerçekçilik türünde yazmış yazarların sürekli başı belada olup haksız yere pek çok sorun yaşadıkları için onlara ekstra sempati duyduğumuz için bu noktayı görmezden geliriz. Ancak bence görmezden gelinmemeli, evet eğer istiyorlarsa edebiyatı kitleleri harekete geçirmek veya onları aydınlatmak amacıyla kullanabilir bir yazar ancak bu, onlara başka tür yazanlara karşı tekfir edici vs. bir üslup kullanmalarını gerektirmez. Nihayetinde genelde bu damarın uçlarında gezen okurlar gördüğüm kadarıyla aşırı politik bir hayat görüşü çerçevesinde "... okunacak yazar değil müstakbel eşini arıyorlar." Eşten kastım evlenilecek insandan ziyade kendisinin yazına tezahür etmiş şeklidir. Bana kalırsa şu anki fikrim, "Edebiyat ne sanat içindir ne de halk için. Edebiyat "ben"im içindir." Son olarak ahlak hususunda ise şunu diyebilirim: "En ahlaklı insan, en çok düşünen insandır; zira sürekli öldürür, tecavüz eder, hırsızlık yapar zihninde." Parantez içindeki sözleri, bir ara okuduğum bir aforizma kitabına yaptığım incelemede kaleme aldığım aforizmalardan alıntıladım, kendi kendimi alıntıladım yani. O sıra çok bu türde okumuş ve "gaza" gelip ben de aforizma karalamak istemiştim :))) Eline sağlık, güzel bir inceleme olmuş Semih.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Sen de güzel şeyler yazmışsın Kaan. Katkın için teşekkür ederim :)
1 sonraki yanıtı göster
Yeşim okurunun profil resmi
Semih, eline sağlık öncelikle🌿 Rica ederim ancak kitabı sana hediye eden ben değilim 😀 Sadece çok sevdiğimi sık sık söyledim ondan aklında öyle kalmış olmalı ;)
Semih Doğan okurunun profil resmi
Olamaz, rezalet :) Senin gönderdiğin kitaplardan biri diye hatırlıyorum :)) Şimdi hatırladım. Tavsiye etmiştin; ama ben almıştım...
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.