Yıllar önce okuduğum kitabı tekrar okumama sebep olan şey, içerisinde otobiyografik unsurlar da taşıdığını öğrenmem oldu.
Sabahattin Ali'nin hayatına dair malumata sahip olanların bağlantıları kolaylıkla kuracağını düşünerek devam etmek istiyorum.
Peyami Safa'nın küçükken geçirdiği hastalıktan ötürü vücudunun bir uzvunu kullanmaktan mahrum kaldığını çoğunuz biliyordur. Otobiyografik romanı olan "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu"nda da kendisini anlatmıştır. Peki bunları neden anlatıyorum?
İçimizdeki Şeytan'da adı geçen İsmet Şerif Peyami Safa'nın ta kendisi de ondan. Nereden mi çıkarıyorum? İsmet Şerif karakterinin boynunda bir yara var ve yazdığı "Yara" isimli kitapta kendinden bahsetmiş. Ne tesadüf!
Yine, Emin Kâmil karakterinin Necip Fazıl Kısakürek'ten başkası olmadığını görüyoruz. Sabahattin Ali, karakterin mistisizmle ilgilendiğini okura sunması ve bir dizesini NFK'nin şiirinden alıp birkaç yerini değiştirerek eleştirmesi ile kafamızdaki "acaba"yı da ortadan kaldırmış.
Ömer...
Kendi iradesinin dışında bir güç tarafından yönlendirildiğini söyleyen bu adam da Sabahattin Ali oluyor.
Hüseyin Nihal ATSIZ'ın kim olduğuna gelirsek...
Kimileri Nihat'ın kimileri de Ömer'in içindeki şeytanın Hüseyin Nihal ATSIZ olduğunu söylüyor. Nihal ATSIZ da Nihat karakterinin kendi olduğu iddiasında bulunmuştur. Bana göre de Nihat. Ömer ile olan dostluğu ve bu dostluğun olumsuz neticelenmesi beni bu kanıya götürüyor. Sabahattin Ali ve Hüseyin Nihal ATSIZ'ın bir zamanlar aynı safta olup da sonradan yollarının ayrılması bunu destekler nitelikte. Evet, Sabahattin Ali bir zamanlar ülkücüymüş. Almanya'ya gidip geldikten sonra fikirleri büsbütün değişmiş.
Aziz Nesin ile çıkardığı dergiler malumunuz...
Ali, bu dergilerde yazdıkları yazılar yüzünden birçok kez tutuklanmıştır. Dergi kapatılmasına rağmen her seferinde isim değiştirerek yeniden yayın hayatına devam etmiştir (Markopaşa, Malumpaşa, Merhumpaşa...).
Gelgelelim ATSIZ ile olan davasına...
Nihal ATSIZ'ın, Sabahattin Ali’ye “vatan haini” dediği için ceza kanunun 480. maddesine göre cezalandırılması öngörülüyor. Sabahattin Ali ise ATSIZ’ın bu hakaretine karşılık hapis cezası ve zamane parası ile 1000 TL tazminat ödemesi gerektiğini mahkemeye sunuyor.
Mahkemenin ikinci duruşmasında ATSIZ haksız bulanarak 6 ay hapse mahkum ediyor fakat daha sonra af çıkıp bu ceza 4 aya indiriliyor.
Sabahattin Ali'nin bir cinayete kurban gitmesinin bu davayla alakası olduğunu ileri sürenler de olmuştur.
Bugün, kızı Filiz Ali tarafından, cesedi bulunamayan ve bir şiirinde "Benim meskenim dağlardır" diyen Sabahattin Ali'ye bir dağ başındaki taşa bu dizeleri yazılı sembolik bir mezar yaptırılmıştır.
İkinci kez okuduğum bu kitabın yıllar sonra (esas âleme gitmediğim sürece) tekrar okunacağının garantisini kendime veriyor (belki o zaman başka sırlarını bulurum) ve sizlere de okumadıysanız okumanızı, okumuş iseniz tekrar okumanızı tavsiye ediyor ve bir sonraki kitabımı okumaya gidiyorum.