Gönderi

158 syf.
·
Puan vermedi
Hercule Poirot'nun 8. Macerası
Hercule Poirot’nun sekizinci macerası olan roman ilk olarak Şubat 1932’de yayımlanmış. Benim okuduğum ise Altın Kitaplar’ın 1984 tarihli basımıydı. Güneş, Ağustos ayında İngiltere'de pek sık rastlanmayan bir heves ve ateşle parlıyordu. Hercule Poirot ve Arthur Hastings İngiltere'nin güneyindeki Cornwall kıyılarında bulunan St. Loo'ya gidip bu küçük kasabadaki Majestic Otel’e yerleştiler. Hercule Poirot emekliye ayrılmış, katilsiz, cinayetsiz bir tatil hayali kuruyordu. Otelin terasında oturuyorlardı. Burası Denize doğru uzanan bir burunda, geniş bahçelerin ortasında yapılmıştı. Aşağıda otelin palmiyelerin süslediği bahçeleri uzanıyordu. Deniz güzel, koyu bir mavi, gökyüzü açıktı ancak… … Hercule Poirot ile Arthur Hastings, ‘Son Ev’in sahibi Magdala 'Nick' Buckley ile tanıştılar… ... Genç kız son günlerde başına gelen kazalardan dolayı üç dört kez ölüm tehlikesi atlattığın söyledi… ... Sohbet esnasında bir eşek arısı genç kızın kulağının dibinden hızla geçti… ... Sakin bir tatil geçirmeye çalışan Hercule Poirot’nun gri hücreleri tehlike kokusu aldı… ... Hercule Poirot ile Arthur Hastings akşam saat altıda ‘Son Evi’ ziyaret etti… ... Karşılarında eski bir bahçe kapısı vardı… ... Çoktandır boyanmamış olduğu belliydi bunun… ... İçeride, sağ tarafta küçük bir kapıcı kulübesi gözüküyordu… ... Bu küçük ev bahçe kapısı ve otlar bürümüş yollar hoş bir tezat teşkil ediyordu... ... Etraftaki ufak bahçe derli topluydu… ... Pencerelerin çerçeveleri yeni boyanmıştı… ... Parlak renkli temiz perdeler dalgalanıyordu camlarda…. … Freni bozulmuş bir araba… … Yatağın başucunda ipi kopmuş bir tablo… … Tepeden yuvarlanan bir kaya… … Kitap klasikleşmiş Agatha Christie kurgusuyla yazılmış; bir seyahat, İngiltere kırsalı, zeki bir düşman, adım adım planlanmış bir cinayet planı... Emeklilik hayali kuran Hercule Poirot yaşlandığını kabul etse de kendini beğenmişliği ve merakı hâlâ gencecik duruyor: “Yıllar geçtikçe küfleniyor insan. Ama en çok oyun bilenler de yaşlı köpeklerdir. Onlar çok kurnaz olurlar ve kokunun da peşini bırakmazlar. Dostum, ben her şeyi öğrenmeyi isterim. Hercule Poirot iyi bir av köpeğidir. İyi bir köpek kokuyu izler. Eğer hiçbir koku yoksa, burnunu oraya buraya sokar. Pek de hoş olmayan bir şeyler arar. Hercule Poirot da öyle. Ve ekseri... Ekseri bunları da bulur.” Bu kez Poirot bir cinayeti işlenmeden engellemeye çalışıyor ve kendi ağzından şöyle diyor: “Bir katili cinayet işlendikten sonra yakalamaya çalışmak... Bu çok kolaydır! Daha doğrusu benim gibi güçlü biri için kolaydır. Neticede katil, o cinayeti işleyerek olaya imzasını atmış sayılır. Ama şimdi, burada işlenmiş bir cinayet yok. Bir katili, o cinayet işlemeden önce ortaya çıkarmak... İşte hakikaten zor bir şey bu.” Aslında yaşadığı macera tam anlamıyla gözü kapalı yolunu bulmaya benziyor. Ancak onu aydınlığa çıkaran yine o dizginleyemediği şüpheciliği oluyor. Hastings: “Şen şüpheci bir iblissin!” dediğinde Poirot: “Çok haklısın, dostum. Ben herkesten ve her şeyden şüpheleniyorum.” cevabını veriyor ve o keskin zekasına yakışır bir sonla bitiriyor macerayı. Hiçbir polisiye severin bitirdikten sonra pişman olmayacağı bir kitap.
Cesetler Ağlamaz
Cesetler AğlamazAgatha Christie · Altın Kitaplar · 1984847 okunma
·
305 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.