Papalagi benim, sensin ve odur. Bu kitabı satın alan herkestir hatta. Samoa adalarındaki deneyimleri sonrasında Avrupa’yı -özelde Almanya- güzelce eleştiriyor. Homo sapiensler olarak nerelere gelmişiz dedirtiyor. Yediklerimizden, tapındıklarımızdan, düşüncelerimizden ve hatta her şeyi kaplara sığdırmak isteyişimizden bahsediyor. Sinir oluyorsunuz okurken. Yani ben öyle oldum. Çünkü doğru söylüyor. Her şeyin maddede olduğunu görüyorum. Tanrı’yı düşlerken, daha basiti güneşi düşlerken sadece aklımı kullandığımı; derimin, belki organlarımın onu gerçek manada düşünmesine izin vermediğimi görüyorum. Bu adalı bireye katılmadığımı hissettiğim zamanlarda oldu ama belki de modern zaman yetilerim bana engel olmuştur diye düşündüm sonradan. Silkelenmek için genç arkadaşlarımın mutlaka okumasını dilerim açıkcası.