Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

TOPLU ALINTI “ İnsanlar hayatlarında daha önce deneyimledikleri örüntüleri tekrar yaratmaya eğilimlidir.“ “Uslu ve iyi bir çocuk olmak, yüzünde gülümseme ile etrafta dolaşıp, gerçekte olmadığı gibi görünen küçük bir “robot” olmak anlamına gelir.” “Kurban üçgeni; eşbağımlı, işlevsel olmayan ailelerin ve bağımlılıkların temelidir. Bu üçgenin en üstünde kurban yer alır. Kurban kendini çaresiz hisseden ve kendine acıyan kimsedir. Kendi sorunları için başkalarını suçlar. Herkesi ve her şeyi suçlamaya devam ederek aslında kendi gücünden vazgeçer. İşte kurbanı çaresiz ve güçsüz hissettiren de budur. Kurban üçgeni, kişisel güç eksikliği ile ilgilidir.” “ Kurtarıcının içinde de kurban bilinci vardır. kurtarıcı, aynı işlevsel olmayan ailede büyümüş ve ailenin sorunlarını çözmenin kendi sorumluluğu olduğunu düşünen çocuk gibi etrafındaki herkese bakan kişidir.“ “Dışarıdan görülen “yardımseverin” altında kurtarıcılar kendini kurban hisseder.” “ Kurban üçgeni bağımlılık yaratır. Kurban pozisyonundaki kişiler, her zaman kurtarıcıları ve zorbaları kendilerine çekerler. Henüz bu oyunu oynayacak kimseniz yoksa en yakın zamanda birini bulacaksınız, merak etmeyin. Hayatınıza çektiğiniz eş, arkadaş veya komşunuz mutlaka bu oyunu sizinle oynamaya uygun kişi olacaktır. Mıknatıs gibi olmamız ne kadar da inanılmaz! Kurbansanız, kalabalık bir odaya girdiğinizde aniden karşınıza bir kurtarıcı çıkacak ve o anda güçlü “manyetik çekimi” hissedeceksiniz. Bu hiçbir zaman şaşmaz. hayatınıza çektiğiniz insanlara bakarak bilincinizde neler gerçekleştiğini anlayabilirsiniz. Hayatınızda çok fazla kurban varsa kurtarıcı olduğunuzdan emin olabilirsiniz.“ “Kurbanlar temelde kendileri için üzülen insanlardır!” Bu neden hep benim başıma geliyor?” ya da “Zavallı ben! Hiçbir şey yolunda gitmiyor.“ Çoğunlukla herkesin ya da en azından belli kişilerin size karşı olduğu hissi vardır. Çaresiz hissedersiniz ve hayatımızın kontrolü sizde değilmiş gibi gelir.” “ Psişe, kurban kişiliğin kolaylıkla bahane olarak kullanabileceği bir sürü hastalık yaratabilme gücüne sahiptir.“ “ Kurban kişilerin bağımlılık kişilikleri taşıdığı görülür. Kendilerini, içlerinde başkalarına bağımlı ve “koltuk değneği“ arayan zayıf kişiler olarak hissederler. Kurban ailesindekiler genellikle sevgi ile acıma duygusunu birbirine karıştırır. Kendilerini kurtaracak (yani acıyıp hayatını kurtaracak ) kimseyi kendilerine çekmek için zayıf görünerek hayatlarını geçirirler. Bu, kurban bir kişi için sevgidir.“ “Kurbanlar, başkalarını suçlu ve kötü hissettirmek için, dahası kendilerine acımaları için suçluluk duygusunu kullanarak onları manipüle ederler. Suçluluk duygusu, kontrol altına almak için kullanılır.” “Kurtarıcı, “yardım ediyormuş gibi görünen“ ama aslında bağımlılık oluşturarak kişi ve olayları kontrol eden kişidir. Kurtarmaya son vermek bağımlılık yaratmaya son vermek anlamına gelecektir.” “ Kurtarıcı kişilik kurban ailesinde çocuğa küçük yaşta çok fazla sorumluluk verildiğinde gelişir; çocuk bunu duygusal sorumluluk olarak algılar veya gücü tükenmiş hisseder.“ “Genellikle kurban ve kurtarıcı, “dayanıksız kişilik” yani sonunda stres ilişkili hastalıklara sahip olan kişiler grubuna girer. Sebebi çok basittir; kurtarıcı kendi derdinin üzerine başkalarından da yükünü alır. Bu sorunları üzerine aldığı yetmezmiş gibi sanki onları çözmek gerçekten kendi sorumluluğuymuş gibi acı çeker. Kurtarıcının burada ödediği bedel acı çekmektir. Kurbanın üç farklı biçimde ortaya çıktığını unutmayın: Kurban, kurtarıcı ve zorba. Bunlar kurban üçgenin temel bileşenleridir.” “ Gerçek sorumluluk, bireyin kendi sorunlarını çözmede kendini güçlü hissedebilme yetisini yansıtır.“ “ Zorba, kurbanın kendini diğerlerinden aşağıda, çaresiz ve kontrolden çıkmış hissettiği için sağa sola saldıran yönüdür. Zorba, bu korkuyu öfkeye çevirir, kendi sorunları yüzünden herkesi ve her şeyi suçlar…Çoğunlukla zorba, çocukken kurban rolünde olan ve ailede bir yetişkin veya daha büyük bir kardeş tarafından zorbalığa maruz kalmış kişidir.” “Kendini sevmek bencil olmanın tam tersidir. Kendi içimizde iyi hissetmek sevgiyle dolu bir kuyumuzun olması gibidir: başkalarına verecek bir sürü sevgimiz vardır. Boş bir kuyudan su çekemezsiniz; içimizde kendimize karşı nefret ve güvensizlik olduğunda, başkalarına sadece onları verebiliriz.“ “ Alışkanlıklar plaktaki çizikler gibidir; plağı çaldıkça çiziği de derinleşir.“ “Bir çok insan, hayatlarında aksi halde sıkıcı görünebilecek boşlukları dram ve kaosla doldurmaya çalışır. Drama bağımlı olduklarından onu yakınlıkla karıştırırlar. Aslında, gerçek yakınlığı engelleyen de bu bitmeyen dramdır.” “ duyguların için başkasına suçladığın sürece hayatında o kişilere güç vermiş oluyorsun.“ “ Bir çok insan neden pembe dizilere bağımlı oluyorsa, aynı sebepten “psikolojik oyunlara“ da bağımlı olur. Normalde sıkıcı gelen hayatlarındaki boşluğu bunlar doldurur. Bu kişiler drama bağımlıdır. Dramı yakınlıkla karıştırırlar. Özünde, süregelen dram gerçek yakınlığın gelişmesini önler.“ “ Her kurban ailesinde var olan savaşın altında yatan sebep, kendilerini çaresiz ve yetersiz hissettiği için birbirini suçlayan iki kurbandır. Savaş tamamen, “bu kimin suçu?“ yani suçlama ile alakalıdır..” “ Biz “kurban gibi hissetmeyi“ bırakınca insanlar artık bize kurban gibi davranmaz.“ “ Bir çok durumda kurbanlar hastalık veya kaza yoluyla duygusal acısını fiziksel acıya çevirir.“ “ Kurtarıcı olmakla yardım etmek arasında fark vardır. Fark, sorun ve çözümün sorumluluğunu kimin aldığında yatar. Sorunun çözümü sorunun sahibinden başka birinden geliyorsa, bu bir kurtarmadır ve kesinlikle kurtarıcıda geri tepecektir.… Başkalarını kurtarmaya ya da sorunlarını çözmeye çalıştığınızda onları kurban rolüne koymuş oluyorsunuz ve ellerinden gücü aldığınız için kendilerini yine çaresiz hissediyorlar. İşler yolunda gitmeyince size zorbalık yapacaklarından veya sizi suçlayacaklarından emin olabilirsiniz.“ “ Hayat boyu sürecek, derinlere kazınacak örüntülerdeki gerekli değişiklikleri yapmak için en etkili yolun hipnoterapi olduğunu düşünüyorum.“ “ Anne babadan gelen sevgi koşuluysa, yani ebeveynin çocuğu için yarattığı kalıba uyumasına bağlıysa çocuğun öz saygısının azalmasıyla sonuçlanır. Çünkü çocuk hiçbir zaman kendini yeterli hissetmez. Çocuk, ebeveynin gerçekten sevdiği şeyin kendisi değilde yaratmak zorunda olduğu bir imaj olduğunu hissedebildiğinden dolayı kendini sürekli tehlikede hisseder. Bir çok anne baba koşulsuz sevmeyi bilmez sevgileri performansa bağlıdır. Başka bir deyişle, çocuk ebeveynlerin standartlarına göre davranırsa sevgi görür. Çocuk, anne babanın beklentilerine göre davranmazsa, eleştiri ve reddedilmeyle karşılaşır. Bu koşullu sevgi, mükemmeliyetçilikle birleştiğinde çok yıkıcı bir hal alır. Mükemmeliyetçilik, ebeveyni sürekli çocuğunun ne yapmadığına odaklanmaya, onların eksiklerini ve hatalarını parmakla göstermeye götürür.“ “En az bir mükemmeliyetçi ebeveynin yaşadığı bir evde büyüyen çocukların öz saygısı çok düşüktür; fazlasıyla içsel gerilim ve kaygı taşırlar.“ “ İnsanları hayatımıza bir çok farklı sebeple çekeriz.… Sebeplerden biri geçmiş yaşamla yüzleşmektir. Benim inandığım bir başka sebepse, ilişkilerin bize geçmişimizdeki eski, sağlıksız örüntüleri iyileştirmek veya değiştirmek için bir fırsat vermesi durumudur.… İlişkilerimiz aracılığıyla kendimizi ve diğerlerini sevmeyi öğrenmek zorundayız… İlişkilerin savaş meydanlarımız olması yerine üniversitelerimiz olması gerekir.“ “ Kendi içinde iyi hissetmek, içi sevgiyle dolu bir kuyuya sahip olmaya benzer: başkalarına verecek çok şeyimiz olur. İçimizde kendimize karşı nefret ve güvensizlik varsa, başkalarına da sadece bunları verebiliriz.“ “ Beynimizin bilinç ve bilinçaltı olmak üzere iki parçası vardır. Düşünen ve analiz eden birinci kısma zihnin toplamının sadece yüzde onunu oluşturur. Konuşma terapisinin her çeşidi, sorunu analiz etmek, anlamlandırmak ve ona mantık çerçevesinden bakmak için bilinçli zihni kullanır…Çalışmanın yapılması gereken yer aslında bilinçaltı zihindir…Bilinçaltı zihin bütün anıları evsahipliği yapar. Deneyimlediğiniz, hissettiğiniz, duyduğunuz, kokladığımız, tattığınız veya hayalini kurduğunuz her şey beyninizin Bu parçasına değişmeyecek şekilde kaydedilir. Kurban dinamiklerinin köklerini bulup çıkarmaya başladığınızda, bahsettiğimiz bu en eski dönemlerden anılar ve deneyimler çok önemli hale gelir. Bilinçaltı zihin aynı zamanda bütün hisleri ve duyguları evsahipliği yapar.” “ Bilinçaltı zihin beynin bütün alışkanlıkları kontrol eden merkeze de ev sahipliği yapar. Çoğu insan alışkanlıklarını değiştirmeye çalıştığında bunu irade gücüyle gerçekleştirmeye çalışır. Bilinçli zihni kullanarak alışkanlıkları değiştirmeye çalışmak, elektrik sorununuzu çözmesi için su tesisatçısını çağırmaya benzer; işe yaramaz. Alışkanlıkları değiştirme de benim kullandığım en etkili araç hipnozdur.“ “Filozof ve yazar Gurdjieff, İnsanların bırakmaya istekli olduğu son şeyin acı çekmek olduğunu, insanların acı çekmeye sıkı sıkı tutunduğunu söyler. Yani kurbanların kendine acımanın onlara iyi gelmediğini görene kadar o hislerin içinde debelenmeleri gerekebilir. Kendine acımanın kendine güvenmenin tam tersi olduğunu fark ettiklerinde, acımanın hiç de üretken olmadığının ayırdına varmaya başlarlar.“ “ aslında insanlar kendileri için ne kadar sevgi hissederlerse, başkalarına da o kadar çok sevgi verebilir, o kadar az bencil olurlar. Bencil olmak, bir şeyin eksikliğinden ya da kıtlığından kaynaklanır. Çok az sevgiye sahip olanlar, onu kaybetmekten korktukları için veremezler. İçinizde sevgi hissetmezseniz onu başkalarına vermeniz de imkansızdır. Bütün sevgi, içinizde kendinizi severek başlar. Bu kendinize ‘takılıp kalmak’ ya da ben-merkezci olmak anlamına gelmez; sadece kendi içinizde derin, sessiz ve kabul edici sevgiye sahip olmayı ifade eder.“ “ Kendinizi affetmenin yanı sıra hayatınızda sizi incittiğini düşündüğünüz kişileri de affetmeniz gerekir. Bu akılcı bir kararla sağlamaktan çok içinizde daha duygusal bir yerden yapılacak bir şeydir. Oraya da ancak bütün suçluluk, suçlama ve öfkeyle yüzleştikten sonra gelebilirsiniz. Nihayetinde, kalbinizde ulaştığınız o yerde, sizi incitmiş olan anne babanızın o zaman sadece bildiği kadarını yaptığını bilirsiniz. Kalbinizdeki bu bağışlama yerini gerçekten bulunca, bütün o suçluluk ve suçlama kendiliğinden sizden çıkacaktır!“ “ Öfkeyi boşaltmak için; Yastığa bağırmak, plastik bir sopayla yere vurmak ya da kumaştan veya deri bir yastığı yumruklamak” “ Kurtarıcılar, diğer insanların kendi hayatlarının sorumluluğunu almasına izin vermelidirler. Başka bir deyişle, bu işi onlara bırakmalıdırlar! Kurtarıcı için bunu başarmak genellikle çok zordur, çünkü öz değerini çoğunlukla başkalarına verdiği ilgiden almıştır. Hatta çoğunlukla, kurtarıcı bunu benden başka kimse yapamaz; yapılacaksa ben yapmalıyım inancını geliştirmiştir. Sorun, kurtarıcıların başkalarına bakmaktan fazlasını yapmalarıdır; başkalarının sorunlarını üstlenmeleridir. İlk başlarda, kurtarıcı diğerlerinin kendi hayatından sorumlu bir şekilde yaşamasına İzin vermeye başladığında kendini gereksiz ve boş hissedebilir. O zamana kadar hep kendilerine bağımlı olacak birilerine ihtiyaç duymuşlardır. Buna eş bağımlılık denir. İhtiyaç duyma duygusunu bırakmak çok korkutucu gelir. Ancak buradaki asıl amaç, başkalarıyla ilgilenmeyi bırakıp kendinle ilgilenmeye başlamaktır. Kendisiyle ilgilenmek, kurtarıcı için tamamen yeni bir öğrenme sürecidir.” “ Utanç, suçluluktan çok daha derin bir seviyede varlık gösterir ve ondan çok daha zarar vericidir…Utancın kullanılması çocuklar için çok tahrip edicidir ve tedavi edilmezse hayatları boyunca devam edecektir. İyi haber şu noktada, utanç söndürülebilir ve serbest bırakılabilir.“ “ Kurban örüntüleri ortadan kalktığında gerçek benliğinize kavuşmanız için tüm kapılar açılacaktır. Çok daha derin bir seviyede ne hissettiğinizi, ne istediğinizi ve hayatınızda bunu tam olarak nasıl yapacağınızı bileceksiniz.“ “Öfke genellikle diğer bütün duyguların üzerini örten ıslak, büyük bir battaniye gibi deneyimlenir. Kişinin yıllarca içinde tuttuğu öfke ise daha şiddetlidir. İnsanlar öfkelerini sağlıklı bir biçimde ifade etmeyi öğrendiklerinde diğer duygulara da daha kolay erişilir. Öfkeyi serbest bıraktıkça genellikle keder, acı ve üzüntüyü fark ederiz. Sevgi, neşe ve coşku ise çizimin en altında, çünkü çoğunlukla bastırılmış öfkenin ağırlığının altında kalır. Öfke, acı ve üzüntüyü serbest bırakınca hayatınızda çok daha fazla sevgi, neşe ve manevi bağ deneyimleyeceksiniz.” “ Hipnoterapi, psiko drama, nefes çalışması, meditasyon ve duygulara erişip onları doğrudan ifade edebilmek“ “ Tanık olduğum binlerce yaş geriletme de her yaştan çocuğun kendileriyle ilgili sonuçlara vardığını, daha sonra bu sonuçlara göre nasıl davranacaklarını karar verdiklerini keşfettim. Bu herkes için geçerli bir durum gibi görünüyor ve ben bunu, davranışlarımızın çoğunu yöneten bilinçaltı programlama olarak adlandırıyorum. Çocuklukta varılan sonuçlar ve alınan kararlar hayat boyu çok büyük etkiye sahip oluyorlar. Çünkü bunlar her şeyden önce bireyin kendine verdiği değeri ve kimliğini tanımlıyorlar. Ayrıca erken travmatik deneyim anında ortaya çıktıkları için bireyin dünya görüşünün derinliklerinde hayatın tartışmasız gerçekleri olarak köksalıyorlar. Kalp merkezli hipnoterapi ve nefes çalışması gibi yaş geriletme araçları yardımıyla geri giderek, kendimizle ilgili hangi sonuçları çıkardığımızı ve aldığımız hangi kararların hala davranışlarımızı etkilediğini keşfedebiliriz. Bu sonuçlar ve kararlar bilinçli farkındalığımızın yüzeyine çıkarılıp açık ve net bir şekilde değiştirilmedikçe hayatımızı yönetmeye devam ederler; her ne kadar onlara altı yaşındayken karar vermiş olsak da! Deneyimlerime göre bu erken dönem sonuçların ve kararların çoğu aslında daha küçük yaşta, bebekken, öyle ki doğmadan önce rahimde ortaya çıkıyorlar.” “ Suçluluk kelimesini dağarcığınızdan çıkarın ve onun yerine sorumluluk kelimesini koyun.“ “ Travmatik olaylar yaşandıktan sonra detayları canlıdır. Zaman geçtikçe belirsizleşir, hatta neredeyse unutulur. Bunun sebebi, kişinin zihni ve bedeni normale dönünce travmatik anıları şifreleyen özel stres-salınımlı bilgi maddelerinin değişmesidir. Normal bilinç artık bu anılara erişemez. Bu olguya travmatik amnezi denir. Travmatik anılar hala orada ve etkindir. Bunlar, travma yaşayan kurbanın rüyalarını etkileyebilir ve/veya kendilerini psikosomatik semptomlar olarak gösterebilir. Bu anılar, normal bilinçten dissosiye olmuştur.”
·
724 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.