Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

143 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
"Erkekler, olmazsa olmazlarımızdı. Fakat işte burada, onlarsız hareket eden, bilimde ve sanatta insan aklının ve becerilerinin çok ötesinde ilerleyen, adil bir toplum, hem de fazlasıyla adil kadınlardan oluşan bir toplum vardı." Bilim ve eğitimle yükselen bir ütopya.. Mizora, Mary E. Bradley Lane tarafından kaleme alınmış ilk feminist ütopya. Kadınlar Ülkesini okuyan herkes gibi ben de ilk feminist ütopya kitabı olarak Charlotte Perkins Gilman tarafından yazıldığını düşünüyordum. Oysa ki Mizora, Kadınlar Ülkesin'den yıllar önce yazılmış. Ancak yazar hakkında yeteri kadar bilgi kaynağı olmaması ve yeterince ün kazanamamış olması gibi sebeplerle geri planda kalmış. İdeal yaşam nedir ve nasıl olmalıdır? Herkesin gerçekten hemfikir olabileceği tek bir ideal yaşam gerçekleştirilebilir bir düşünce midir? Peki, erkekler ve kadınların ideal hayat anlayışı aynı olabilir mi? Anlatıcımız Vera, Mizora adlı diyarı kendi deneyimleri üzerinden anlatmaya ve tanıtmaya çalışıyor. Vera; hayatından olumsuzluklar eksik olmayan, kendi ülkesinden kovulmuş ve başka bir yere sürgün edilmiş biri. Eğitimli ve soylu olan Vera'nın zenginlik dolu bir geçmişi vardı. Ancak yaşadığı ve yaptığı şeylerden sonra bunların hiçbir önemi de kalmamıştı.. Vera bir gemi kazası sonucunda tahammül edebileceğinden daha fazla bir süre Eskimolarla yaşamak zorunda kalıyor. Güneyi, sıcağı ve kendi gibi olmayı özleyen Vera, bir gün Eskimolarla yaptığı gezintide tarif edemediği bir çekim hissediyor. Denizin karşısında onu bekleyen daha iyi bir yaşam alanı olduğu düşüncesi Vera'yı rahat bırakmıyor. Ve "karşısı" hakkında söylenenlere aldırmayan Vera bir kayıkla bilinmezliğe doğru yol alıyor.. Bilinmezliğe adım atan Vera'nın ayak bastığı yer hakkındaki ilk düşüncesi rüya gibi bir yer olduğuydu.. Her şey ve her yer muhteşem güzellikte ve zenginlikteydi. Dikkatini çeken şey ise bu güzel diyarda hiç erkek görünmüyor olmasıydı. Baştan sona farklılık ve güzellik dolu olan bu yerde sanki her şey bilimin sihirli dokunuşuna sahip olmuştu. Yapay etler üretiyorlar, yapay bir yolla yağmur yağdırabiliyorlardı. Üretim her anlamda çok iyiydi. Hiçbir şeyin sıkıntısını ve yokluğunu çekmiyorlardı. Mizora; havasıyla, suyuyla ve toprağıyla her şey mükemmel hissi veriyordu.. Mizora'da eğitim ise her şeyden önceydi. İsteyen herkes rahatlıkla eğitime ve ihtiyaç duyduğu materyallere ulaşabiliyordu. Tabi ki bunun sonucu olarak öğretmenler toplumun en saygın kişileri olarak görülüyordu. Fakirlik ve açlık ise Mizora insanlarına yabancıydı. Her besin elementlerle üretiliyordu. Ve üretilen tek bir şey bile ücretli değildi. Mizora hakkında duyulan her şey düşünüldüğünde onların çok sağlıklı ve yaşam sürelerinin ortalamanın üstünde olması da kimseye şaşırtıcı gelmeyecektir. Daha önceleri erkek olmadığını fark eden Vera daha sonra burada sadece kadınların var olduğunu görecekti. Sadece sarışın, mavi gözlü ve çok güzel kadınlar.. Bu kadınlar arasında sınıfsal farklılıklar da yoktu. Yaş, zengilik, soy gibi şeylerin bir değeri yoktu. Önemli olan akıldı ve bununla kişilerin topluma olan katkılarıydı. Vera çok şey öğreniyor ve sindirmeye çalışıyordu. Ancak neden hala bir erkeğe rastlamadığına da anlam veremiyordu.  Çünkü Vera için erkeksiz bir dünya hayal etmek çok zordu. Evi, ülkeyi ve dünyayı onlar yönetirdi ve onlar ayakta tutardı.. Vera'nın bu düşüncesine yabancı olan birini bulmak günümüzde bile çok zor ne yazık ki. Böyle gördük ve böyle öğrendik. Böyle gösterildi ve böyle öğretildi.. Değişim ve gelişim her zaman vardı. Ancak hiçbir zaman kadınların lehine olabilecek bir hızda değildi.. Vera'nın o kadar güzel bir diyarda gözlerinin sürekli bir erkeği araması üzücü bir gerçeği gün yüzüne çıkarıyor. Kadınların böyle bir yer, böyle bir toplum inşa etmekten aciz olduğu düşüncesi.. Böyle bir yer erkeksiz var olabilir mi? Ya da bu kadar güzel kadınlarla dolu muhteşem bir diyarı erkeklerin keşfetmemesi imkansız değil mi? Erkekler ve onların kontrolü olmadan herhangi bir şey gerçekleşebilir mi? Erkeklersiz dünyanın dönmeyeceği dikte edilmiş her kadının aklındaki o sorular.. Vera o dönemin şartlarında yetişmiş, bir kadın için izin verilen ölçüde eğitimli ve görgülüydü. Ancak görünüyordu ki Mizora kadınlarının yanında Vera kaba, geri kafalı ve eğitimsiz kalıyordu.. Karşı cins hakkındaki sorularına tatminkar bir cevap bulamayan Vera, bu gizemi çözmek için çabalayacaktı. Ve Mizora, gizem ortadan kalktığında da hala olabilecek en güzel diyar olarak kalabilecek miydi? Mizora; eğitim, bilim, hak, hukuk, toplum, dinler, cinsiyet hakkında çok şey söylüyor. Birçok açıdan da örnek alınası bir yaşamı gösteriyor. Özellikle eğitime verilmesi gereken önemi gözler önüne seriyor. Mizora bir ütopya mı? Okumalı ve kararınızı kendiniz vermelisiniz. Kadınlar Ülkesi ve Mizora karşılaştırmasını her iki kitabı da okuyanlar istemeden de olsa yapacaktır. İkisini de okurken keyif aldım. Kadınlar Ülkesin'de oradaki yaşamı erkek bakış açısıyla görmüştük. Mizora'da ise bir kadın anlatıcımız var. Kitaplarda ortak ve benzer birkaç şey olsa da özellikle anlatıcıların cinsiyet farklılığı benim için önemliydi. Çünkü farklı bakış açıları sunmuş oldu. Vera'nın yaşadığı maceraya tanık olmak, erkeksiz bir dünya hayal edemeyen bir kadının, sadece kadınlardan oluşan dünyaya adapte olma çabasını okumak keyifliydi. Şaşırtıcı, gizemli ve ufuk açıcı bir macera. Keyifli okumalar.
Mizora
MizoraMary E. Bradley Lane · Bison Books · 199924 okunma
··
2.644 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.