Gönderi

626 syf.
9/10 puan verdi
·
12 günde okudu
“Ben kuş değilim; ve hiçbir ağ beni tuzağa düşüremez..."
Babası bir papaz olan ve 1816 yılında dünyaya gözlerini açan Charlotte Brontë, 3 kız kardeşin en büyüğü. Annesini küçük yaşta hastalıktan kaybediyor. Beş kardeşin bakımını teyzeleri üstleniyor. Ardından 3 kız kardeşiyle aynı okula başlayan Charlotte okulun sağlıksız koşulları yüzünden Elizabeth ve Maria'yi kaybediyor. Daha sonra bu okuldan ayrılıp başka bir okula başlıyor ve buradan mezun oluyor. Yine aynı okulda 2 yıl öğretmenlik yapıyor. Ardından Brüksel'de Constantin Heger ve karısının işlettikleri okulda kardeşi Emily İle beraber çalışmaya başlıyor.Onca kayba ve acıya rağmen sürdürdükleri hayatın düzeldiğini düşündükleri bir anda teyzeleri ölüyor bu sefer. Daha sonra tekrar Brüksel'e dönen Charlotte okulun sahibi Constantin Heger'e aşık oluyor. Ölüm nedeni tam olarak bilinmese de 39 yaşında 1855'te hayata veda ediyor. Jane Eyre papaz babasını ve annesini küçük yaşta kaybediyor ve dayısı onun bakımını üstlenmek üzerine yanına alıyor. Ancak dayısı öldükten sonra yengesiyle beraber sığıntı olarak yaşamaya başlıyor. 10 yıl kötü muameleye maruz kaldığı bu evden en sonunda Lowood yatılı okuluna başlayarak kurtulmuş oluyor. 6 yıl bu okulda öğrenim gördükten sonra 2 yılda öğretmen olarak çalışıyor bu okulda. Ardından mürebbiye olarak Thornfield'de çalışmaya başlıyor. Evin sahibi olun Mr. Rochester'a aşık oluyor ve başına asla hayal edemeyeceği olaylar geliyor. Jane Eyre aslında Charlotte'ın düşüncelerini yansıtan ve kendi hayatının izlerini yoğun şekilde taşıyan bir eser. Erkek egemen dönemin bunaltıcılığı karşısında Jane'in yani Charlotte'ın tavrını oldukça net anlayabiliyorsunuz. Asla bitmesini istemediğim bir kitaptı. Bir serüven. En yakın zamanda da filmlerini izleyeceğim 'Hayır, sen kendin çekip gideceksin, kimse sana yardım etmeyecek. Kendin oyacaksın sağ gözünü. Kendin keseceksin sağ elini. Kalbin kurban edilecek, sen kendin geçireceksin kendi kalbini.'' Kitap hakkında en beğendiğim şey Jane'in kararlılığı kendine olan inancı ve hoşuna gitmeyen konularda fikrini açıkça belietebilmesiydi. Özellikle kalbi ve mantığı iki farklı şeyi umarken aklını dinleyip mantıklı kararlar alabilmesi Jane'de en sevdiğim özelliklerden biri oldu. Kimseye muhtaç olmayan bağımsız ve özgür bir kadın. " Özgürlük istiyordum, soluğum kesilircesine" "Özgür doğmuş hiçbir yaratık boyun eğmez" Jane'in Mr. Rochester'a olan aşkı öyle saf ve masum hissettirdi ki… Henüz yeni yeni birbirleriyle tanışmaya başladıkları sırada benim çok hoşuma giden bir kısmı paylaşmak istiyorum. " Demek o çit kapısında oturmuş gelmelerini bekliyordunuz." "Kimi, efendim?" "Yeşiller giymiş perileri... Ay aydınlığı, tam onların gönlüne göre bir geceydi. Sizin toplantınızın içine mi girdim ki yolumun üzerine o Tanrı'nın belası buzu serdiniz?" "Yeşil periler, Ingiltere'den ayrılalı belki yüz yıl var," dedim. "Ne Hay Yolu'nda ne de başka kır yollarinda onların izine rastlanıyor artık. Ne yazın, ne güzün, ne de kışın, ay ne denli parlarsa parlasın, onların toplantılarını hiç aydınlatamayacak artık!" Bu paragrafı okuduğumda yüzümde bir gülümseme oluştu. Aynı ruha denk oldukları için belki de birbirlerine garipsemeden bu dili konuştukları için hoşuma gitmişti. Bu büyülü, kelimelerle bile ifade edemediğim efsunlu havayı yarattıkları için hoşuma gitmişti. Fantezi öğelerinin gerçek hayatla iç içe geçirip bunu ciddiye alarak muhabbetlerine eklemeleri hoşuma gitmişti belki de. Yine de her şeye rağmen beğenmediğim şeyler de oldu. Örneğin Edward Rochester ve Jane arasındaki 20 yıl yaş farkı. Jane daha 18 yaşındayken, daha küçücük bir çocukken Edward'ın Jane'e karşı bir şeyler hissetmesi pedofilik. Yaşlı adamların genç kızlara içinin gittiği yeni bir şey değil, eski zamanlardan beri hangi kültür olursa olsun erkek egemen dünyada hem genç kızların güzelliği, tazeliği ve çömezliğinden yararlanmak istemeleri hem de boyunduruğu altına alınabilecek bir av gibi görmeleri gerçekten iğrenç ve kabul edilebilir şey değil. Aslında Charlotte'ın da bu kavramı Jane Eyre karakteriyle çürütmeye çalıştığını çok net bir biçimde anlayabiliyoruz. Bugün olduğu gibi bundan asırlar önceki dönemde de erkek bireyler kadınların üzerinde bir etki alanı, bir baskı alanı kurma ve her dediklerini yaptırma eğilimindeydirler. Evlilik onlar için limitsiz sex ve rahat yaşam demekti. Zira kendilerine eş seçmiyor, köle alıyorlardı. Jane ise yaşının genç olmasına rağmen kendisinden her istenileni yapmayacağını, aksi olduğunu, ve kimsenin onu boyunduruğu altına alamayacağı fikrine göre yaşayan bir karakter. Ve hikayemizin ilerleyen kısımlarında da Mr. Rochester'a bunu gösterdi ve kararından dönmeyerek sonsuza dek kanıtlamış oldu. Bu kitap hakkında saatlerce konuşabilirim. Farklı yönlerden ele alabilirim. Ancak bu platformda bunu çok fazla uzatmak istemiyorum. Hayatınızda kesinlikle okumalısınız diyemem. Benim aldığım hazzı, anlamı almayabilirsiniz. Yetim bir kız çocuğunun drama dolu hikayesinden ibaret sanabilirsiniz. Size bunu kesin okuyun hayatınızı değiştirecek diyemesem bile bir şans vermeniz gerektiğini düşünüyorum. Bu eser benim için bir kitaptan fazlası oldu. En yakın zamanda da filmlerini izleyeceğim Umarım aynı duyguları sizlerde tadabilirsiniz
Jane Eyre
Jane EyreCharlotte Brontë · Can Yayınları · 201831,5bin okunma
·
277 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.