Durum öyküsü nedir? Bilgi ölçmek için sormuyorum bu soruyu.
Bazen içimde bir iki cümle ile ifade etmeye çalıştığım samimi bir his, itiraf veya ikrar...Tekrarlayan bu derûnî devinimi nasıl ifade edebilirim...
Bir mezar taşının gölgesine uzanmış kedi... Serviler arasında tebessümün en vakurunu teşhir eden ihtiyar bir minare...Mihrimah Camiinin gökyüzünü tamamlayan mevzun köşe ve kavisleri... Üsküdar vapurunun ıslanmış etekleri... Kara Davud Paşa Camii'nin çınarlar altındaki sükutu..Valide-i Atik'in avlusunda baharın itikâfı...Valide-i Cedit'te şimdiki zamanın bozulan ayarı... Selimiye avlusunda bir çınara öykünen iri güller...
Renklerin, seslerin, kokuların, köşelerin, kavislerin... ruhuma düştüğü açıya tutunuyorum... bir şairin yalnızlığına sahip olsam...yazılı lügatlerin aczinden kurtulsam...
Bir kelimenin aczini ve yalnızlığını, başka bir kelime mânâ itikâfına sokabilir...Mesela "menabir-i ilham"...Abdülhakhamid'in bir terkibidir bu...ve bence çok kısa bir durum hikâyesidir... ilham minberlerinin sessizliği...
Cemal Şakar'ın durum hikayelerinden oluşan bir kitap Mürekkep. Kitap hakkındaki yorumlarda genelde bir şey anlaşılmadığı ifade edilmiş okuyucular tarafından. Zweig hikayelerine alışkın halkımız için durum hikayesi sanırım sıkıcı geliyor. Dinlediğim her rast ikindi ezanında aynı hikayeye yeni bir girizgâh cümlesi hayal eden ben için durum biraz farklı oldu.
Kitapta ne anlatmış Cemal Şakar? Hiç desem kusurlu bir ifade olur. Ne anladım? Hiç! Doğru yolda olduğumu hissettirdi bana bu kitap...Güzel bir resim gördüğümde derkenar olarak düştüğüm birkaç kelime neden durum hikayesi olmasın?
Yazılabilecek en kısa hikaye nedir diye sormuştum bir keresinde kendime. Stephan King'in bir kitabına verdiği isim gelmişti aklıma.
"O"
Evet "o" zamiri hepimizin kısa ama derin bir durum hikayesi olabilir.
"Summ u ebkem menabir-i ilham"