Gönderi

312 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 8 days
Mağara sanatı neden ve nasıl ortaya çıktı? Neden Üst Paleolitik dönemde yaşayan atalarımız duvarlara çizerek bir şeyler ifade etme ihtiyacı hissetti? Kitap temel olarak bu soruların peşinden giderek nörolojinin ve arkeolojinin ışığında cevaplar arıyor. Buna cevap olarak; milyonlarca yıl önce bile insanların maddi olmayan bir aleme inandıklarını, bu inancın bugün hala kaybolmadığını, modern düşüncedeki devam eden bu rahatsızlığın insan beyninin derinlerinde yattığını ileri sürüyor. Bu durumun Üst Paleolitik çağ insanlarının içinde yaşadıkları toplumsal ve düşünsel bağlamla da ilgili olduğunu öne sürüyor. Zihinsel etkinliğin toplumsal bağlam ile etkileşim içinde olduğunu, bir topluluk tarafından paylaşılan insani deneyim hakkındaki kavramların bireylerin zihnini etkilediğini, bazı zihinsel durumlara toplumsal kontrol altında ulaşmanın toplumsal ayrımcılığın temeli olduğunu, ve bunun milyonlarca yıl önce bile geçerli olduğunu gösteriyor. Üst Paleolitik dönem insanlarının değişen bilinç durumundan toplumlarını değiştirmek için yararlandıklarını, imgelerin toplumsal ilişkileri belirlediğini ve tarif ettiğini iddia ediyor. Süslenmiş mağaraların üst Paleolitik dönem toplumunun ve düşünce yapısının basit birer yansıması olmadığını, aksine bu mağaraların o dönem yaşamının biçimlendirilmesi için kullanıldığını gösteriyor. (Bir nevi sosyal medya ) Ve son olarak mağara sanatı üzerinden toplumun anlaşmazlığa düşmeden, var olan düzene karşı çıkan bireyler olmadan gelişemeyeceğini, evrilemeyeceğini öne sürüyor. İnsan toplumunun kökeninde de gerilimlerin, adaletsizliğin, ayrımcılığın olduğunu iddia ediyor. Mağara sanatının beyindeki bölümler arasındaki karşılıklı bağlantıların otomatik olarak yarattığı tanrıların, ruhların yansıması olduğunu, bunun dinin ve tanrı kavramının özü olduğunu gösteriyor. Mutlak biricik varlık(aşkınlık) duygusunun, beyindeki sinirsel devrelerin taşmasından kaynaklandığını iddia ediyor. Dolayısıyla dinin ve sanatın temel kaynağının beyin donanımımız olduğunu ve tanrının ortadan kalkmama nedeninin de beynimizdeki bu girift bağlantı olduğunu gösteriyor. Nörobiyolojinin ışığında milyonlarca yıl önceki inançlar, eylemler ve sanatın yok olmayacağını ancak kafamızın içindekinin sadece bizim zihnimizde olduğunu ve dışımızda bir yerde bulunmadığını gösteriyor. Bunun sanatın değerini azaltmayacağını, bu yücelik duygusunun mistik bir geriye gidiş olmaması gerektiğini anlatıyor. Yücelik duygusunun Avcı toplayıcı topluluklarda işe yaradığı ve muhteşem sanat yapıtları ortaya çıkarmış olabileceği, ancak bugün bu tanrılara, ruhlara, dinsel inançlara ihtiyaç duymadan’da sanattan heyecan duyabileceğimizi, yaratıcı ve doyuma ulaşmış bir yaşam yaşayabileceğimizi anlatıyor.
Mağaradaki Zihin
Mağaradaki ZihinDavid Lewis-Williams · Yapı Kredi Yayınları · 201928 okunma
·
348 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.