Gönderi

İspanyolcadaki orijinal ismi Cronica de una muerte anunciada (Duyurulmuş Bir Ölümün Tarihi) olan ve ilk olarak 1981 yılında yayımlanan bu roman dilimize 1982 yılında Faik Baysal tarafından çevrilip Kırmızı Pazartesi ismiyle Can Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Daha sonra İnci Kut tarafından yeniden çevrilen bu romanda aynı ismin kullanımına devam edilmiştir. Bu romanda anlatılan temel hikaye, hepimizin çok iyi bildiği bir olayın anlatımıdır aslında. Evlendiği gece bakire olmadığı için baba evine gönderilen Angela, onun verdiği ismi öldürmeye karar veren ikiz abileri Pedro'yla Pablo ve son olarak bütün bunlardan haberi olmayan ana karakterimiz Santiago Nasar. Kasap olan ikiz kardeşlerin işleyeceği cinayeti o kasabada yaşayan herkes bilmesine rağmen hiçbiri engellemek için kılını bile kıpırdatmaz. Göz göre göre Santiago Nasar öldürülür. Kitabın ilk cümlesiyle bize Nasar'ın öldürüleceğini anlatan yazar, bizleri daha çok yaşanılacak cinayetin toplum tarafından engellenmeyişine dikkat çeker. Daha önce bilindiği halde herkesin üç maymunu oynadığı bir durumla karşı karşıyayız bu romanda. Metinde geçen ilk cümle şu şekildedir: "Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, piskoposun geleceği gemiyi karşılamak için sabah saat 5.30'da kalkmıştı." Öleceğini bildiğimiz Nasar'ın cinayetine giden yolda bizleri de tanık eder Marquez. Romanda olayın gerçek tanıklarının da anlatımı metni daha da güçlendirmiştir. En baştan yaşanılacak olayı bildiğimiz halde yazar bizi beklenen sona çok başarılı bir şekilde götürür. Ayrıca metinde Albay Aureliano Buendia'yı da kullanarak yazar Yüzyıllık Yalnızlık romanına gönderme yapmıştır. Kırmızı Pazartesi kitabını detaylıca anlattığım videoyu izlemek için: youtu.be/aCvEMUunbug
·
630 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.