Gönderi

Din varoluşa çocukça bir yaklaşımdır: Dünya bir anne ya da baba olur. Doğaya karşı değilsin, doğayla savaşmıyorsun. kavga yok, büyük bir işbirliği var. Kavga aptalca ve saçma görünür. Şüphe dini deneyimlerde işe yaramaz, tıpkı bilimsel keşifte güvenin işe yaramadığı gibi. Bilim dışarının keşfi ve din de içerinin keşfi demektir. Bilim nesnelerin dinidir. Ve din ise varlığın bilimidir. Nesnelere açılan kapı şüphedir. Güven ise varlığa açılan kapıdır. Tanrısallık sadece güven aracılığıyla bilinir. Ve yanlış olanı iki şekilde yapabileceğini unutma. Sözde dindar insanlar bilimle mücadele etmekteler, kilise bilimle mücadele halinde. Bu çok aptalca bir kavgaydı çünkü kilise bilimden güvene yaslanmasını istedi. Ve şimdi de bilim intikam alıyor; artık bilim de dinin şüpheye, belirsizliğe, mantığa dayanmasını istiyor. İnsanoğlu aynı hatayı tekrar tekrar yapmaya devam edip duracak kadar aptaldır. Orta çağlardaki Kilise aptaldı; şimdi kendisini bilim adamı zanneden insanlar aynı aptallığı yeniden yapıyorlar. Anlayış sahibi bir insan şüphenin ve güvenin kendi dünyası vardır ama onunda sınırları vardır. Nesneleri bilmek için güveni kullanmaya gerek yoktur ve içsel olana ilişkin olarak şüphe gerekmez; o zaman her şeyi allak bullak edersin. Bilimsel keşifler için güven kullanılmış olsaydı bilim hiç doğmamış olabilirdi. Her ikisinide kullanmak zorundasın ve ben her ikisine de kullanabilen kişiye anlayış sahibi insan derim. Bilimsel veriler bir laboratuvarda çalışırken şüpheyi, belirsizliği, mantığı kullanır; ibadethane de dua ederken, meditasyon yaparken güveni kullanır. Ve o özgürdür; ne güven tarafından, ne de şüphe tarafından bağlanmıştır.
Sayfa 185 - ganj yayıneviKitabı okudu
·
69 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.